Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '08

 
Kategori
Sinema
 

Hayır! durun. Kapatmayın!

Hayır! durun. Kapatmayın!
 

Kim demiş kapatmalar yeni moda diye. İşte size 40 yılık bir tarihin hüzünlü hikayesi


Kapanmak ve kapatılmak kaderimiz. Bu hikayedeki olayda da aynı senaryo var. Aktörler, figüranlar, mekan ve dönem değişse de senaryo değişmiyor. Kim demiş kapatmalar yeni moda diye. Sanal hayatta ne varsa gerçek hayattan yansıma bir unsur mutlaka taşır.

İşte size; kapatanlar, kapatılanlar ve kapananlar üzerine 40 yılık bir tarihin hüzünlü hikayesi.

Peynir kasabasından metropol'e hormonlu bir büyüme.
Ve kaybolan sanatsal değerler.
Bunun adı; Yozlaşma!

Kültür yozlaşması diyoruz. Ama tam ortasında oturduğumuz için yaşanan çöküşü ne yazık ki fark edemiyoruz. Popüler kültürün düşük seviyeli talepleri ve maddi çıkarların ön plana çıkması en önemli iki etken. Aslında bu ikili bir kısır döngünün zincirleme sebep ve sonuçlarını kendi içinde taşıyor.

Eğitimsiz ve ekonomisiz toplulukların bu vasıfsız durumları bazıları için büyük rant kapısı haline gelmiş durumda. Bu rant, tatlı karlar peşindeki birçok girişimciyi harekete geçiriyor. -Bunlara da ne kadar girişimci denirse! Tefecilik yada fırsatçılık gibi bir durum aslında bunların yaptığı.- Aylak ve parasız bir hale gelen insanların da başka bir çaresi kalmıyor. Üç kuruşa, beş kuruşa ıvır zıvır satan mağaza müsveddelerini gezmek tek sosyal faaliyetleri! (Ayrıca; “İŞ ADAMI” olarak, ülkemizi Çin malı çer-çöple doldurmayı kendilerine meslek edinen üzerine bir de para kazananları da tebrik etmek istiyorum.)

Kitapevleri, sinemalar, sanat galerileri ve tiyatro salonları sadece tabelaları ile biliniyor. Toplumun büyük bir kesimi kapılarından içeri girmiyor. Bunun için haklı sebepleri olduğunu düşünüyorlar. En acısı ise mazeretleri hep aynı: “Ekonomik sorunlar!”

Kalabalıklaşma ile şehirleşme arasındaki farkın farkında olmayan yöneticiler, yönettikleri çarpıklığa şehir deyip dursun. Her gün, gerçek bir şehirden bir adım daha uzaklaşıyoruz.

Trakya’nın küçük bir kasabası olan Çorlu; 70’li yılların sonuna kadar nüfusundaki tek etken değiştirici olarak memur atamaları ve özellikle de sınırları içinde bulunan askeri birlikleri görmüş. Bugün 30’lu yaşlarında olanlar; 9000 ve 14.100 gibi nüfus değerlerini hatırlıyor.

İşte o tarihlerde nüfusumuz birkaç köyü geçmezken!
Bir ucundan diğerine 10-15 dakika da yürünebilirken!
Herkesin birbirini tanıyacağı kadar küçük bir kasaba iken!
(Yeni Çorlu’lular pek bilmez. Çevrelerinde varsa büyüklerine bir sorsunlar.)
Çorlu’nun tam ALTI tane sineması var! (DI.!)
“DI” diyorum çünkü hepsi hikaye oldu. -Geçmiş zamanın hikayesi...-
Çünkü hepsinin yerinde yeller esiyor...
Ölümcül bir ebola salgını oldu ve tümü öldü!
Yahu bina ölür mü? Demeyin. Vallahi öldü!
Gülmeyin! Ağlanacak halimize... Bir de siz gülmeyin!
Belki gizli bir el tümünün yıkılmasını emretti. Tümü yıkıldı...
Belki de Beyoğlu, İstiklal caddesinden birileri kıskandı...

Bunlar 30-40 yıl sonra bizi sollar... Yeşilçam sokağını da Çorlu’ya taşırlar.. Böyle giderse sinemaların galaları Çorlu’da yapılır. Bunlar 60’larda 70’lerde böyleyse 2000’lerde Hollywood’u da geçerler. Vakit erkenken şu Çorlu’luları durdurun! Diye emretti herhalde!

Nereden nereye...
Çorlu 10 kat, 100 kat büyüdü diyenlere ithaf olunur.
İnanmayanlar için sayalım:

Cumhuriyet Meydanında, KILIÇOĞLU iş merkezinin olduğu yerde SİNEMA VAR! (DI)
MEGALİT pasajının olduğu yerde SİNEMA VAR! (DI)
Cumhuriyet Meydanında, VAKIF pasajının olduğu yerde SİNEMA VAR! (DI)
ERSÖZLER pasajının olduğu yerde SİNEMA VAR! (DI)
Atatürk Meydanında -bazı pratik(!)* zekalıların dediği şekliyle heykel meydanında- günümüzde apartmanların işgal ettiği bir alanda SİNEMA VAR! (DI)
Fatih Camisinin bulunduğu meydanda TONGUÇLAR binasında SİNEMA VAR! (DI)
Böyle sıralanmış sinemaları sayınca; bunlar Beyoğlu’nda, İstiklal caddesinde değil!
Çorlu’da Omurtak Caddesinde!
Hey gidi günler. Hey!

(Burada bahsedilen salonlar 20-30 kişilik ufak-tefek salonlar değil. Sakın ha!, öyle sanmayın! 500-600 kişilik büyük mekanlar bunlar... Şimdi 20 koltuklu salonlara da sinema diyorlar ya. Bunu belirtmek istedim. Zamane sinemaları ile karıştırmayalım diye...)


Bunların dışında beş adet tiyatro sahnesi de cabası...
Benim aklım almıyor.
Alan varsa söylesin.
10-15 bin kişiyken bunlar var.
Sonra ne oldu da!?
Dilim varmıyor..

Hep sevgi ile kalın.

Murat Sevgi - 07/04/2005 / Çorlu

______
* Pratik dememiştim tabiki, ama oto-sansür işlettim. :)

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..