Hayır diyebilmenin muhteşem hafifliği

Doğduğumuz andan itibaren şahit olduğumuz, sürekli bize kodlanan durumlardan biri -yapmayı istemediklerimiz de dahil olmak üzere- çevremizde bizden bir şey talep eden herkese EVET dememiz. “Biri senden bir şey rica ederse hayır denmez ayıp olur” diye diye patlamaya hazır bomba yetiştirdiğinizin farkında mısınız?

Önce ailemiz durmadan bir şey ister hayır diyemeyiz –ayıp olur çünkü- yaparız, komşumuz ister yaparız, öğretmenimiz ister yaparız, iş hayatına girdik diyelim müdürümüz/patronumuz ister yaparız, iş arkadaşımız durmadan bir şeyler talep eder -O’nun yapması gereken bir iş olsa bile- hayır diyemediğimiz için yine yaparız. “Durduk yere aramız bozulmasın, aman yapayım bitsin” diye diye kendi işimizi yapamayacak konuma geliriz ama yine de üzerimize vazife olmayan şeyleri yapmaya devam ederiz. Evlendik diyelim bu sefer eşimiz sormadan eve misafir davet eder, bütün gün yoğun bir iş günü geçirmiş olmamıza rağmen ayıp olur diyerek yine tamam deriz kabul ederiz. Sonra bu sormadan davet etmeler, karar vermeler artarak devam eder ve bir bakmışsınızdır ki artık size sorulmaya lüzum bile kalmayacak duruma gelmişsinizdir. Bir kere hayır demeye yeltendiğinizde artık çok geçtir çünkü bu sizin göreviniz haline gelmiştir bile.

Hayır diyememek toplumun kollektif bilinçaltı kayıtlarından biridir. Çoğunluğun sorgulamadığı ve doğru olarak kabul ettiği sınırlı inançlarımızı oluşturur. Toplumun, misafirperver olmak ile ilgili kaydı atalardan bu güne kadar aktarılmış bir kodlamadır. Ama iş öyle bir noktaya ulaşmıştır ki hayatın her alanına yansımaktadır. Tüm bunlar artık sessiz birer anlaşma haline gelir ve siz hep başkalarını memnun etmek üzerine kurulu bir sisteme tabi olursunuz. Eğer hayır dersem kabul görmem, dışlanırım korkusuyla kendiniz olamayacak konuma gelirsiniz. Bu kodlama daha çocuk yaşlarınızda bilinçaltınıza kazınmış olduğu için sorgulamazsınız bile. Kısaca açıklamak gerekirse sizden bir şey istendiğinde ve siz istemediğiniz halde o işi yaptığınızda bu sessiz anlaşma olur ve bir zaman sonra bu artık sizin göreviniz haline gelir. Asırlar boyu süren bir davranış modeli olduğu için çoğu kişi günlük hayatında farkında olmadan her istenilene EVET demek zorunda hissettiğini ve bu sebeple gününü bolca gerilim yaşayarak bitirdiğini söylüyor. Çaresizliğini dile getiriyor.

İşte aslında işin en tehlikeli kısmı buradan sonra başlıyor çünkü uzunca bir süre hayır diyemeyen, her denileni yapan kişi bir an geliyor ve artık her şeye isyan ediyor. Çevresindeki herkese kin duyuyor ve gün içinde sayısız öfke patlamaları yaşıyor. Kendi sorumlulukları da dahil olmak üzere hiçbir işe elini sürmek istemiyor hatta hayattan tamamen kopacak konuma geliyor. Etrafımızda sosyal yaşamdan uzaklaşmış, çevresine boş gözlerle bakan, hayat amacını yitirmiş, yüzü gülmeyen, öylesine yaşayan insanlar var. Belki o kişilerden birisiniz. Farkındasınız yada değilsiniz.

Peki hayır demeyi bilseydik ne olurdu? Hiçbir şey ve aslında her şey. Olduğumuz her halimizle kabul görmemiz için diğer insanların isteğine göre yaşamak zorunda değiliz. Zaten olduğumuz her halimizle kabul göreniz. Hayır desek bile! Üstelik hayır dediğimizde karşımızdaki kişileri gereksiz beklentiye sokmamış oluyoruz. Bizden neyi isteyip, neyi istemeyeceklerini biliyorlar. İletişimin en önemli olan kısmı netliktir. Siz net olur ne istediğinizi bilirseniz karşınıza gelecek insanlarda sizin gibi olacağı için sağlıklı iletişim kurulur. Benzer benzeri çeker. Ortada yanlış anlamayı gerektirecek bir durumda oluşmaz böylece. Sağlıklı iletişim kurmak tamamen bizim elimizde.

Eğer hayatınızı hep başkalarının isteğine göre yaşıyor ve çıkış yolu bulamıyorsanız bir uzmana başvurun. Ne tür bilinçaltı kayıtlarınız var bunlar önemli. Uzun süre kendini dinlemeyen, kendinden uzak olan kişilerin bu tarz sessiz anlaşmalara daha fazla maruz kaldıkları ortada. Thetahealing® bilinçaltında tutulan bu ve benzer kayıtları kolaylıkla bulmamızı sağlayan harika bir teknik. Her daim hayatta çözüm var. Kendinize izin verin ve değişim sizin içinde başlasın.

Sevgiler.

Thetahealing® Sezgisel Terapist & Eğitmen

Meliha Onat