Hayır diyemeyeceğimiz en güzel kahvenin yapımı

Hergün, şehit düşen askerlerimizin, acı haberleri ile karşılaşıyoruz. Bizler şehit analarına, yazabildiğimiz kadar, taziyelerde bulunup, sabır diliyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar, bizler ne kadar üzülsek de kınalı kuzuların, yiğit erlerin, ciyer pareleri şehitlerimizin anneleri kadar üzülemeyiz. Onların yandığı kadar yanamayız. Hep sabır diyoruz, nedir sabır? sabredersek sonuç ne olur? sabretmezsek isyan mı etmiş oluruz?

Sabır; "Sabır acıdır fakat meyvesi tatlıdır" demiş atalarımız. Evet sabır acıdır, çileli ve ızdıraplıdır. Ama sabır, insanı yükselten kanat, ruhu olgunlaştıran güç ve her sıkıntının zaferidir.

Bazen insan "bunca sıkıntı, ızdırap çekilir mi?" der, bazen de "bu ızdırapla yaşanmaz, geçmez bu hayat" der. Ama "sabrın sonu selamettir" demiş atalarımız. İnsan acı içinde kıvranırken, bu sözlerin hiç bir anlamı yoktur. Zaman o kadar uzundur ki geçmek bilmez, başa gelen acı olayların, derin üzüntüsüdür, zamanı uzatan.

Allah(c.c), insanı imtihan etmek için, yaratmıştır. "Benim verdiğim nimetlere şükür, sıkıntılara katlanıp, sabır gösterecek mi? Bu durumda bana sığınıp, benden yardım isteyecek mi? Yoksa beni unutup isyan mı edecek?" der. Yüce Allah(c.c) şöyle buyuruyor "Eşlerinizi, mallarınızı ve çok sevdiğiniz evlatlarınızı imtihan aracı olarak yarattım" "Kim sabrederse, mükafatı Allah katında hesapsız ödenecektir". İmtihanın en ağırı da evlat ile olanıdır, "Rab'bim evlatlarımızla imtihan etmesin". Allah (c.c) bizim sıkıntılar karşısında, nasıl olmamızı ister.

Bunu açıklamak için; elimize üç tane kahve pişirdiğimiz cezve alalım. Bunların içine biraz "SU" koyalım, cezvelerden birinciye çok sert olan PATATES, ikinciye çok hassas ve kırılgan olan YUMURTA, üçüncüye de biraz KAHVE VE ŞEKER koyalım. Cezveleri harlı ateş üzerine koyalım, bir müddet sonra kaynamakta olan PATATES, yumuşayacaktır hatta biraz daha ateş üzerinde kalırsa, dağılacak işe yaramaz hale gelecektir. İkinci cezvede olan YUMURTA katılaşıp sertleşecek, hatta lastik gibi olup o da işe yaramaz hale gelecektir. Şimdi "neden bu örnekleri verdin? biz bilmiyormuyuz bunları" dediğinizi duyar gibi oldum.

Anlatmak istediğim; PATATES, hayattaki cok sert, dediğim dedik, "herşeyi ben bilirim" diyen, asi ruhlu insanları, YUMURTA zayıf karakterli, çok çabuk kırılan, hassas ruhlu insanları temsil eder. Cezvenin içinde ki SU, içinde yaşadığımız dünyayı temsil eder. Cezvenin altında ki harlı ateş ise başimıza gelen musibetler, sıkıntılar ve olaylardır. PATATES gibi sert olanlar, bu sıkıntılara katlanamayıp, ruhi bunalıma girerek ya intihar ediyor, ya da tamamen hayattan elini eteğini çekip eriyip gidiyor. YUMURTA gibi, hassas, kırılgan olan insanlar, bu sıkıntılar karşısında, Allah'a isyan adecek kadar katılaşıyor, hatta kendisini yaratanı tanımayacak kadar asileşiyor. ALLAH (c.c) bu iki örnekte ki insanlar gibi olmamızı istemez. Nasıl olmamızı istiyor o halde?

Dikkat ederseniz, patates ve yumurta kaynarken, suyun rengi değişmedi. Su, harlı ateş karşisında, buhar olur azalır, ama kimyasal olarak değişmez. Yani yaşadığımız hayat asla değişmez, devam eder ve gün geçtikçe azalır. Üçüncü cezvede biraz kahve ve şeker vardı, KAHVE yaşadığımız acıları, ŞEKER ise tatlı, güzel olayları simgeler.
Yine dikkat edin kahve ve şeker, bir araya gelince, suyun rengi değişti ve güzel, içilmesi zevkli bir içecek haline dönüştü.

Yüce Allah insanların da, acıyı, tatlıya katıp sıkıntılara isyan etmeyen, sevinçli güzel günler de ise şükreden ve hayatı bir kahve içeceği gibi lezzetli hale getirmelerini ister.

Sabırın sonunda, bu dünyada lezzetli bir içecek gibi, güzel bir yaşantıyı, ahirette ise ebedii olarak kalınacak, cenneti vaad ediyor Yüce Allah...... "Allah vaadinden asla dönmez" (Ayet-i kerime)

Tekrar şehit annelerine Yüce Rabbimden sabırlar diliyorum. Rabbim onların YAR VE YARDIMCISI OLSUN.....

GÜZEL GÜNLER SİZLERİN OLSUN.............

GÜLAYCA