Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '13

 
Kategori
Siyaset
 

Helmut Kohl'ün sonu ve Recep Tayyip Erdoğan

Helmut Kohl'ün sonu ve Recep Tayyip Erdoğan
 

Bundan 15 yıl önce, 1998 yılı Haziran ayında Almanya'ya gelişimin üzerinden 2 yıldan fazla bir süre geçmişti ve 1983'ten beri koyu katolik bir aileden gelen Helmut Kohl başbakanlığında aralıksız iktidarda bulunan Almanya'nın merkez sağ partileri Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) / Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) ve liberal Özgür Demokrat Parti (FDP) iktidarının son demlerindeydi. 1983 seçimlerinde sağ merkez partiler yüzde 48,8 küçük koalisyon ortağı da yüzde 7 oy oranıyla toplam yüzde 55 oy oranını tutturmuş olsalar da halkta iktidara ve bilhassa Helmut Kohl'e karşı hoşnutsuzluk had safhadaydı. Gerek üniversitelerde öğrenciler öğretim üyeleri, işçiler, memurlar sendikalar bu sağ iktidar gitsin istiyordu. O zaman için Almanya çapında Başkent Berlin'de büyük bir protesto yürüyüşü düzenlendi, Almanya'nın her yanından otobüsler ve trenlerle insanlar Berlin'e taşındı. Protestoya hükümetin yabancı ama özellikle de Türk düşmanı politikalarına tepki duyan çok sayıda yabancı ve Türk de iştirak etti. O zaman çaylak öğrenci olarak Almanya'da neler olup bittiğini çok iyi kavramamış olsam da tandıklarla birlikte bir trenle Berlin'e gittik ve diğer binlerce insanla istediğimiz pankartları açarak, istediğimiz sloganları bağırarak Berlin tren garından parlemento binasına çok uzak olmayan Alexander Meydanı'na kadar yürüdük. Her tarafta atlı, araçlı ve yaya polisler vardı. En ufak müdahaleyle karşılaşmadan sloganımızı attık yürüyüşümüzü yaptık. Yürüyüşün ana sloganı da "Kohl defol!' anlamında "Kohl muss weg!"di.

Kohl Doğu ve Batı Almanya'nın birliğinden Avrupa Merkez Bankası'na, Avro'ya kadar bir çok önemli işe imza atan bir politikacı olmasına karşılık kendine açıktan defol diyen, içinde çok sayıda yabancı yabancı kökenli olan protestoculara ne bir kez hain dediği, ne "arkamda yüzde 50 var salarsam görürsünüz!" ima ettiği duyulmadı. Her hangi bir yabancının bu vb. gösterilere katıldığı için ajanlıkla suçlandığını hatırlamıyorum. Kohl müteakkip seçimlerde o yıl başkanlığı kaybetti, iktidara Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) ve küçük koalisyon ortağı Yeşiller Birliği (BG) geldi.

Almaya'nın Recep Tayyip Erdoğan'ı diyebileceğimiz Kohl, 16 yıl iktidar sefasından başkanlığı kaybettikten sonra daha önceki seçimlerde Fransız firmasından onun bilgisi dahilinde hileyle partiye bağış sağlandığı ve yargı sürecinde bu konuda yalan konuştuğu ortaya çıktı... Politik kariyeri hüsranla sona erdi. Taraftarları açısından karizmaysa karizma, sağcılıksa sağcılık, milliyetçilikse milliyetçilik, dindarlıklsa dindarlık, ulusal ve uluslararası başarıysa başarı, taraftarsa taraftar hepsi Kohl'de fazlasıyla vardı; ama adamın bir kez çıkıp birini hainlikle, yabancı ya da Alman kendine komplo yapmakla itham ettiğini hatırlamıyorum. Ne seçimden önce ne de sonra...

Şimdi bizim memleketin gençleri 10 yıllık bir sağ iktidara bir park projesinde itiraz ettiler diye yemedikleri damga, hakaret, hainlik ithamı, yemedikleri cop ve biber gazı kalmadı. Üstelik bunu yalnızca Erdoğan değil, kraldan çok kralcı, bakanı, bürokratı, yandaş gazetecisi ve taraftarları yapıyor. Gençlerin çadırda atom bombası yapmak istediğine inanan bir büyük şehir belediye başkanına bile rastlandı. Sorarım size şimdi bu haller akıl harcı mı?!

 
Toplam blog
: 60
: 1352
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Arkeolog olarak arkeoloji, Eski Çağ tarihi, günümüzde sit ve çevre sorunları başlıca ilgi alanlar..