Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Henüz doğmamış çocuğuma-2

Henüz doğmamış çocuğuma-2
 

Hafızanın kuvvetine güvenerek yazıyorum bu yazıları. Bir önceki yazımda senden öte benim geçmişimden bahsetmiştim. Hatta benim bile doğmamış olduğum zamanlardan. O zamanların zorluklarından.

Senin doğduğun zamanlarda belki göremeyeceğin tüpleri insanlar evlerine getirebilmek için kuyruklarda beklerdi. Yağ için, tüp için. Bizim zamanımızda bir dönem telefon açtık tüpçülere. Adresimizi verdik tüpler ayağımıza geldi. Gazımız ayağımıza gelirdi tüp içinde. Bir dönem geçti böyle. Şimdilerde gazımız doğallaştı. Artık doğalgazımız var telefon açmamız gerekmiyor. Çünkü bitmiyor gazımız. Yaktığımız kadarını ödüyoruz. Hem ısınabiliyoruz, hem yemeğimizi pişirebiliyor suyumuzu ısıtabiliyoruz. Gelişmek buna deniyor sanırım. Tabi bu gazın bitmeyeceği meçhul şimdilik diyorum ya, işte şimdilik bitmiyor gazımız...

Geçmişte konuşulan dil herzaman Türkçe oldu. Bir cümle içinde Türkçe ile karışık farklı diller kullanılmadı. Şimdilerde aynı cümlede birden fazla dili kullanır olduk. Kendimi tenzi etmeye çalışıyorum ama topluma uyum sağlamasanda kanına giriyor bazı zamanlar. Türkçe'yi herzaman olduğu gibi kullabilirsin umarım. Bugünlerde böyle bir dilek biraz ütopik olsa da. En azından bilmen de benim için bir mutluluk sebebidir. Bilde söyleme gerekirse en azından duyduğunda şaşırmazsın günümüzde bazı gençlerin olduğu gibi. Dilini tanı yeter ki, kullanmak senin seçimin, kullanmanı istemekte benim...

Geçmişimizle bugünkü hayatın bir yazısı bu senin için, aradaki farkı görmen amaçlı ve bunları okuduğunda bulunduğun dönem ile geçmişin farkını anlşayabilmen umudu ile yazıyorum. Umutlarım senin üzerine hep. Beni anlamayanlara sen anlatabil diye beni. Sevgiyi anlaman için. Seni şimdiden daha ne kadar sevdiğimi bil diye bu yazılar. Varlığının daha var olmadan ne kadar önemli olduğunu bil diye. Annelik içgüdüsünün ne kadar yüce bir duygu olduğunu anla diye, ve bil diye tüm annelerin böyle olduğunu. Bunları sen doğmadan önce yazmamın sebebi asla sana nasihat vermek amaçlı değil. Belkide bunları sana söylemeden ölür gidersem yalnız kalmanı istemediğimdendir. Bilki anneler hep yanlarındadır çocuklarının onlar görmeseler bile...

Geçmişimizde ne yaşamış olursak olalım geri dönüp baktığımızda "keşke" dediğimiz bir çok şey yaşamışızdır. Sen de yaşayacaksın. Keşke kelimesi insanın lugatına insan tarafından girmiştir nitekim. Ne kadar kelime varsa insan içindir herzaman. Benim bugünlerde en büyük keşkem 50 yıl önce doğmamış olmak. Çok isterdim 50 yıl önce doğmuş olmayı ve geçmişte genç olmak isterdim, bugündense. Tabi ki bu benim yaptığım bir yanlış sonucu söylenen bir keşke değil. Sadece keşke işte... Ama insan herzaman yaşadığı dönemin kıymetini bilmeli ne olursa olsun. Sende bil.

Benim bu isteğim tamamen kişiliğimin getirdiği birşey. Sadece daha saf olmasını isterdim yaşanılanların. Riyasız yaşamak isterdim açıkcası. Okuduğunda öğrendiğinde şaşıracaksın belkide geçmişte yaşanmış olaylara. Belki gülecek belki üzüleceksin. Ama senden tek ricam düşünmen. Tabi ki gül, üzül yada... Ama düşünmeyen biri olma asla. Kararınca düşünmeyi bil, öğren yeterli düşünmeyi. Sadece düşünerek geçirme ömrünü.

İsteklerin herzaman ilk planda olsun. Hiçbir istek senin isteğinden önemli değildir bunu unutma. Sen ne istiyorsan önemli olan odur. Yanlış veya doğru olduğu kimseyi ilgilendirmez senden başka. Çünkü cefasınıda , sefasınıda sen çekeceksin yaptıklarının. Yapmak istediğinin hata olduğunu ben sana ne kadar söylersem söyleyeyim yapın dolayısıyla ya yapacaksın, yada yapmadığın içine dert olacak ve bu yapamadığın isteğin senin karakterini gelecekte olumsuz etkileyecek. Dolayısıyla ben sana sadece fikrimi söyleyebilirim saygı duyman için zorlayamam seni. Saygı duymak senin elinde olacak ve sonuçlarınada sen katlanacaksın.

Bize kimse ne istiyorsun diye sormadı. Yaptıklarımızın cefasını çektik çekmesine ama üstüne birde nasıl izinsiz yaparsın diye azar işittik. İzin de almıştık oysa. Bizim neslimiz çok unutkandır çocuğum umarım senin ki hatırlar verdiği sözleri. Biz konuşurken çok az kişi dinledi bizi. Genelde televizyonun söyledikleri bizimkilerden önemliydi çünkü. Seni dinleyeceğime şimdiden söz veriyorum. Eğer birgün dinlemezsem de sana bu yazıları benim yüzüme fırlatma hakkını veriyorum. Bunu yapmakta özgürsün. Eğer sözümü tutamazsam...

Sana vereceğim tüm sözleri tutabilmek herzaman ilk isteğim olacak. Tabi ki tutamayacağım sözleri vermemekte buna dahil. Sende verme. Düşün taşın kararını herşeyi düşünerek ver söz vermeden önce. Beni hiç üzmeyeceğinin sözünü verme mesela. Çünkü seni üzmeyecek ama beni üzecek şeyler yapabilirsin. Kızmam sana belki ama belli etmeden üzülürüm. O yüzden bana sadece iyi olacağının sözünü ver ki en azından sözlerini tutmanda bende sana yardım edebileyim...

Geçmişte herzaman anlatılacak şeyler vardır çocuğum. Daha göreceğin duyacağın çok şey olacak. Herzaman anlatılacak, seninde birgün anlatacağın şeyler belkide. Öğrenmek için ne kadar istekli olursan o kadar çok şey öğrenirsin, sen unutma bunu hiçbirzaman...

 
Toplam blog
: 34
: 984
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Yoktur hakkımızda söylenecek söz... Hakkımız da yoktur, hakkımızda birşey söylemeye zaten... Bir eli..