Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '17

 
Kategori
Güncel
 

Her padişahın bir veziriazamı vardır...

Hani bir niyet de vaziyeti Osmanlı’ya benzetmek ona benzer yapılar meydana getirmek değil miydi?
 
Niye birden caydık da, Güney Amerika Başkanlıklarına benzemeye çalışıyoruz?
 
Bir de üstelik , değiştirerek, Başkanlığı  Cumhurbaşkanlığına çevirerek.
 
Ben şimdi düşünüyorum. Yarın Recep Tayyip Erdoğan Başkan olsa, Sayın Başbakan’ımız Binali Yıldırım’ın görevi ne olacaktır.
 
Denilebilir ki, her Başkan’ın bir iki tane (bazen daha da çok…) Başkan yardımcısı olur.. Başkan işleri o Başkan Yardımcılarıyla yürütecektir.
 
Ama işin asıl önemli sorumluluğu Başkan’da olacak; her yere o koşturacak; her yere o laf yetiştirecektir.
 
Peki, Binali Yıldırım ne olacaktır?
 
Acaba RTE ona bir Başkan yardımcılığı görevini verir mi? Veya Binali Yıldırım böyle bir görevi ister mi?
 
Bence , Başbakanlıktan düştükten sonra artık Sayın Binali Yıldırım gider bahçesinde ceviz yetiştirir.. Adam yapacağını yaptı; daha ne yapsın…?
 
Başbakan Binali Yıldırım Meclis’te buyurmuşlar ki:
 
Başbakan Yıldırım: İki kaptan gemiyi batırır! Tek olması lazım.” Dedi. Başbakan Binali Yıldırım, TBMM'de anayasa değişikliği teklifi görüşmelerinde önemli açıklamalarda bulundu. Yıldırım: “Yönetimde iradenin tek olması lazım. Çatal kazık toprağa girmez. Ben denizciyim, iki kaptan gemiyi batırır. Kaptanın tek olması lazım. İcraatta kaptanın tek olması lazım" diye konuştu.”(milliyet.com.tr.)
 
Bu ne demek? Gelecek Başkan’ımız , muhtemelen , devlet düzeninde yanında bir Başbakan istemiyor, bütün yürütmeyi kendi çekip çevirmek istiyor… Doğru mu acaba? Bilemiyoruz..
 
Ama belli ki Cumhurbaşkanımızın Başbakan’larla iyi geçinmek gibi bir huyu yoktur. Bir Başbakan onun doğrultusundan saptı mı, onu hemen halletmek gibi bir alışkanlığı vardır.
 
Ama Osmanlı’dan söz ediyoruz; ona özeniyoruz ya… Öyleyse…
 
Her Osmanlı Padişahı her zaman kendisine güçlü bir Sadrazam veya diğer adıyla Veziriazam bulmak yoluna gitmiştir. Sadrazam ne zaman güçlü, kuvvetli, akıllı bir kişi olmuştur; Osmanlı yükselmiştir. Ne zaman Sadrazam çalıp, çırpmaya başlamış, o zaman hem kendisinin kellesi gitmiş; hem de Osmanlı Devleti çöküşe girmiştir.
 
Ama her zaman bir Padişahın, bir Sadrazamı vardı… Bu inkar edilemez.
 
Şimdi kör , topal; bağıra çağıra yeni bir Devlet düzeni oluşturuyoruz; yeni bir sistem yaratmaya çalışıyoruz. 
 
Gerçi bu yaratılmaya çalışılan “Başkanlık” sistemi  “Yönetim Bilimi”nin son aşaması değildir, En baştaki aşamalardan biridir. Eski zamanlarda aşiretlerin başında çeşitli adlarla bir “Başkan” vardı. Ama Demokrasi’de Başkanlıktan sözetmek abes kaçar.
 
İnsan ister istemez kendi kendine soruyor: Atatürk kendisine neden “Başkan” denilmesini istemedi. Ve en kısa zamanda kendisine akıllı bir Başbakan buldu… Adam isterse Padişah bile olurdu. Niye olmadı…?? Bu soruları sormak gerekir.
 
Çünkü bazen bazı oluşumlardan geri dönmek çok zor olur.
 
Ama belli ki biz daha çok uzun yıllar boyunca bu Anayasa sistemini ve Başkanlığı , yönetim şekillerini tartışacağız.
 
Sonuçta eğer , elde edilen semere herkesin uygun  bulacağı, memnun olacağı bir sonuç değilse, bu ülke insanları elbette tartışır… Ama çok yol kaybeder… Biz yanlış yapmışız, diyebilirler.
 
Bir şey yaptık ama iyi halt ettik mi? Diye sorabilirler…
 
Valla bilmem… Kendi düşen ağlamaz…
 
Gerçi bizim memlekette bazılarının kendisi  ağlıyor; bazılarının ise anası…
 
Nasıl olsa memlekette tas kayıp… Anayasa’mı..? Ne olacak canım beğenmezsek yine yaparız…!
 
 
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..