Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '16

 
Kategori
İlişkiler
 

Herkesin bir emsalsizi vardır...

Herkesin bir emsalsizi vardır...
 

Sen kaçıncı doğru sandığım yanlış bedendeki aşksın? Sen benim kaçıncı pişmanlığım olacaksın kim bilir? Senden öncesinde de yanılmış ve sonrasında da  yanılacağına emin olduğum zihnimle kaçıncı kez “yanılmışım” kelimesi ile başlayan cümlelerimin öznesi olacaksın? Sen kaçıncı kişisin güven ağacımın yapraklarından birini hunharca kopartıp giden? Gittiğini sandığın yerde, kalan birikmişlerinle, zihnimin en tıka basa dolu hatıra çukuruna istifleyeceğim kaçıncı kişisin acaba?
 
Hep “Bu son artık” diye bitirilenlerden biri oldun. “Bir daha asla” yeminlerimin sebebisin. Şarkılar ile kulaklarımdan zihnime sızdığın anlar çoğalacak bu aralar biliyorum. Kahretsinlerime de sebep olacaksın. Giden gittiği yere gelirken arkasındaki enkazı göremeyecek kadar geçmiş körlüğü yaşar. Kalan gideni gönderemediği sürece gelen hiç bir ışığı göremeyecek kadar etkili gelecek körü olur her zaman. Geçmiş ve gelecek körlüğü içinde yürek denilen ruhun organlaşmış enkazında sızılar, kırıklar, insanın ağrı eşiği limitine göre yakar canını.
 
Alev içinde yanar kalan, gidenin dumana karışmasını izlerken. dumanın içinde kopan parçasının peşindedir ama sükunetle kendi içinde bitirir kendini. Sarsıyorum kendimi. Zihnin duvarlarına çarpıp sersemletip, uyuşturuyorum bir süreliğine senden kalan sızılarımın etkisini hissetmemek için kendimi. Öyle çivi çiviyi de sökmüyor. Çivi çiviye eşlik edip gideni daha çok getiriyor gözünün önüne. Saklandığı yerden çıkartıyor hatırlanmak istenmeyenleri.
 
Yüz kemiklerinin bir kaç parçasında kalmış zihnim, gülüşünde, saçlarının kıvrımlarında, ellerinin bir zamanlar sıradışı gelen hareketlerinde, yürüyüşünde, omuzunda, göğsünde, nefesinde kalmış aklım. Bakışların ise o beni içine çeken senden zerreciklerle dolu şarkıların görünen yüzü gibi şimdi. Acıyla gülümsemeyi öğrendim. Seni andığım her an için acıyla gülümseyişlerim var artık. Acıdan gülüyorum.
 
Oysa sen sadece gittin ve benim olmadığım bir hayatın içindesin. Oysa benim hayatımı da bıraktığın yerden alıp götürdün sen. Senden sonra ben ile başladığım günlerimde eski benden kalan pek bir duygu yok. Her ayrılık arkası, yeni bir hayat başlar hepimiz için. Yeni bir hikaye için rollerimizi ezberler, kostümlerimizi, maskelerimizi giyer, makyajlarımızla içimizin dışarıya sızmasını engelleriz. Kafese alırız insan için güzel olan ne kadar his varsa ve kanadı kırık kuş gibi esir tutarız her birini. 504df853-726e-49f2-abad-c1962aee6752
 
Bu gitmeler ile gelene kapalı kapıların ardında saklanıyoruz her birimiz. sonra da aşk küsüyor işte sevgilim. Aşk kendince isyan halinde. Aşk kızıyor bana yine. Sen de herkes gibisin diyor bana. Beni acıya bulaştırıyorsun acımadan diyor. Sen kederi, hüznü, acıyı, aşktan daha çok seviyorsun diyor bana. Bencilsin. Sen bedenine aşk dediğin her kimse onu hayatında tutamıyorsun diye beni suçluyor bana küsüyorsun diyor aşk. Kısaca senin yüzünden aşkla da aram bozuldu. Bir daha başka bedene yakışır mı bilmem. Yeniden hayatıma eşlik eder mi aşk? Barışır mıyız yeniden?
 
Sen gittiğinden de giderken bu sözlerimi bir düşün sevgili. Sevgili, sevdiğine söylenince manalı bilirsin. Ulu orta kuşa, kediye, köpeğe ve insan siluetinde müsvettelerden her hangi birine telaffuz edilenlerden de değildi benim senin için bahşettiğim bu tanım. Sevgilimdin benim. Benzersizce söylediğim kelimemin öznesiydin sen. Emsalsiz sevildin be adam ve emsalsiz oldu gidişin.
 
Canımı yaktıkça içime dolduğun her anın için teşekkür ederim. Aşkın varlığını hissettirdiğin her an için de teşekkür ederim. Yaşadığımı hatırlattığın her an için de emsalsiz sevgilim.
 
Gittiğin yerde kaldın ve ebediyen sana tahsis edilmiş bir imparatorluğun tek varisisin. Hoşçakal. Gidenlerin sana acı vermediği bir ömrün olmasını dilerim.
 
Sevgilim…
 
Toplam blog
: 158
: 253
Kayıt tarihi
: 22.08.15
 
 

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş bir ailenin İstanbul'daki bolca edebiyat kokan evinde ..