Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '11

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Herkesin gıdığı var, ama, "gıdı gıdı'sı" yok!

Herkesin gıdığı var, ama, "gıdı gıdı'sı" yok!
 

Gıdı gıdı'da, bir Karşıyakalı güzel


 

 

Şimdi Karşıyakalıların bir “gıdı – gıdı’sı” oldu. Diyeceksiniz bu neyin gıdısı? İnsanın “gıdı’sı”, çenesinin hemen alt kısmıdır. Bir ömürsünüz valla. Basbayağı gıdı işte. Bildiğimiz golf arabasını getirip, uzun çarşının başına koymuşlar. Doluyor içine millet ”Gıdı- gıdı” diye ses çıkararaktan çarşının öbür ucuna kadar, halkı yara yara gidip, aynı yoldan da geriye dönüyor. On kişilik de yeri var. Ayakta gidilmiyor. 

 

Arada 700 metre ya var, ya yok. belediye başkanları düşünmüş taşınmış, yaşlılara, malullere, çocuklara ayırmış bu arabayı. Günde elli sefer yapıyor. Yolda giderken, inenler, binenler de cabası. Gelen geçen, tebessümle bakıyor yolcularına. Yolcular da gıdı gıdı’ya binmenin keyfiyle, tebessümle bakıyorlar geride kalanlara. 

 

Bu gıdı gıdı’ya en çok, gençler ile büyükler biniyor. Yaşlılara sıra kalmıyor. Manzara seyrede seyre turluyorsun. Hiç inmek istemeyen de var. Çünkü, biletle değil. Parasız, meccanen, ücretsiz, bedava, beleş. 

 

Gençler, gıdı gıdı’da buluşalım diyorlar. Yeni adresleri orası. 15 dakikada bir her iki baştan hareket ediyorlar. Bulması kolay. Kaçmaz bir yere. Eskiden olsaydı, neyse. Eskiden, İstanbul’un acemisi olan yeni askerler, günlük izne çıkarlarken, arkadaşlarına tembih ederlermiş. “ Birbirimizi kaybedersek, Sultanahmet Camiinin 7 nci basamağında buluşalım ha!” diye. Sanki 6 ncı basamağında buluşsalar, bir diğeri sanki bulunamazmış gibi. 

 

Bu gıdı gıdılara ben, Nazillide rastladımdı.. Dokuma fabrikasının işçilerini taşıyan bir lokomotif, arkasındaki vagonları çekerdi. Bu vagonlar, bazen raydan çıkardı. Toprakta da yürür, sonra nasıl oluyorsa, tekrar rayına dönerdi. Bu gırgıriye’den sonradır ki, bu komik hallere düştüğü için, bu “gıdı – gıdı” ismini koydulardı. Lokomotifin nefesi yetmeyince de, inip inip ittirmekler de cabası.. 

 

Bu adı da, K.Yakada ben koydum. Şoför de öğrendi. Hadi gıdı gıdı kalkıyor” diye bağırıyor şimdi. Semt bizim değil mi? İsim de takarız, isim de çıkarırız. İsim takmasaydık, bir gün sizden, bizden önce gelip, nasılsa o isimleri takacaklardı. Elimizi çabuk tuttuk, biz taktık, oldu bitti vesselam. Gıdıklamak fiilinden üretiliyor.. Hani çocukları gıdıklarken, elimizle çene altından parmaklarımızı yürüterek gıdı gıdı da diyerekten güldürmeğe çalışırız ya. İşte o hesap. Göreceksiniz. Yakında tutar bu gıdı gıdı mayası. Nasrettin Hoca boşuna göle, yoğurt mayası çalmadı. Bakarsınız, bu da tutar. 

Ört ki, ölem! 

 

Hayatta, biraz da, dinlenirken, otururken, otobüste giderken de neşeye ihtiyaç var. Hep dik otur. Yüzün kasılmasın. Gözlerin cam cam olmasın.. Değil mi ya. Dünyaya bir defa geldik. 

Canın mı sıkkın. Durdurun dünyayı. İnecek var. Ben ineyim de ne haliniz varsa görün siz! 

Ollum Murat, el freni nerde? Çeksene şu mereti, duralım yahu. 

Hoppalaaaa! 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..