Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '07

 
Kategori
Tiyatro
 

Herşeyden önce başarılı oyunculuklar: Inishmoreu'nun Yüzbaşısı (kedi)

İntikam ve acı hiç bu kadar komik olmamıştı

Van devlet tiyatrosu her geçen gün çıtasını yükseltiyor. Gerek repertuar seçimi, gerek dışarıdan gelen yönetmenlerin başarılı sunumlarıyla adından sıkça söz ettiren bir kurum haline geldi. Devlet tiyatroları genelinde ilk kez sergilenen, ınıshmoreu’nun yüzbaşısı (kedi) ödüllü yazar martin mcdonagh tarafından yazılmış olup, bugüne kadar iki tane kara komedi üçlemesi geliştirmiştir. Bunlardan bir tanesi galway üçlemesi, bir diğer ise aran adaları üçlemesidir. Inıshmoreu’nun yüzbaşısı (kedi) aran adaları üçlemelerinden biridir. Ayrılıkçı ıra gruplarından bir tanesinin çılgın lideri en iyi arkadaşını ölmüş olarak bulur. Buradaki en iyi arkadaş ise bir kedidir aslında.Sinema ve televizyonlarda sıkça karşılaştığımız ünlü oyuncu, Ankara devlet tiyatrosunun ödüllü yönetmenlerinden Hakan Boysav’ın yönettiği, Mehmet Ergen’in dilimize kazandırdığı oyun; şiddetin ve terörün giderek tırmandığı günümüzde, terör ve terörizmin altında yatan nedenlerin bazen de çok basit ve sıradan olduğunu aynı zamanda topluma şiddet yoluyla korku salan bu hastalıklı kişilerin, silahı en sonunda yine kendilerine döndürdüğünü izlettiriyor.

Oyunun başından sonuna kadar çok titiz çalışıldığı her halinden belli olan oyunculukların tavan yaptığı, ekip ruhunun ve rahatlığın bu derece başarılı bir sunumunu belki de ilk defa izleyeceksiniz. Hakan Boysav oyunu yönetirken, materyallerle uğraşmamış, oyunculuğu ön planda tutup, gerek bireysel, gerek ekip ruhunu tam oturtmuş.

İşe dekorla başlayalım.
Sol köşedeki dolabın üstündeki futbol oyuncularının tablosu (sanıyorum Sicilya milli takımı) arkasındaki bayrak, altında tetikçi oğlu ve toldonun resimleri. Hemen arkasında tahta bir askı, pencereler, yan kapı (sonradan ölülerin kesildiği yer olarak kullanılıyor) tam ortada masa ve sandalye, hemen yanında tekli koltuk.en sağda bayrak, duvara asılı duran silah ve dolaptaki, bardaklar, kitaplar çiçek vs. Pencere arkasına yerleştirilmiş olan doğa manzarası ve tavana asılmış portakal lifi olayı gerçekçi kılmakta zorlanmamış. Zira diğer yandan tetikçi fabrizyonun ilk sahnesinde izlediğimiz düşmanı don Carlioane adına uyuşturucu satıcısı fiyorenin yukarıdan aşağıya zincirle indirilmesi ve ev sahneleri dışındaki sahneler için perde çekerek yapılan dekor değişimleri , oyunun vurucu noktalarındaki en aktif rol alan, Zeki Sarayoğlu’yu kutlarım

Oyuncuların başarısı.
Ev sahnesinden sonraki en acımasız sahnede burada başlıyor. Tetikçi fabrizyonun, uyuşturucu sattığı için fiyore’yi ayaklarından yukarı asmış ve arkasındaki perdeye de kan bulaşmış bir şekilde ışık açılıyor. Az önce evdeki mistik konuşmaların yerini şiddet ve kan almış durumda. Bugüne kadar izlediğim en kanlı sahne diyebilirim. Asılı duran fiyorenin tırnakları çekilmiş ve vücudunun bazı yerleri kesilmiştir. Bu sahnedeki feryat figan insanın kanını donduracak nitelikte. Sadece bu sahnede izlediğimiz fiyorenin bu baş aşağı sahnesi, takdire şayan bir oyunculuktu. Diğer yandan işkence yapan fabrizyonun acımasız bir adam olması beklenirken, daha komik unsurlar içinde olduğu su götürmez bir gerçek. Bu işkence sahnelerinde fabrizyonun, o sert ve acımasız karakterini, komik unsurlar içerisinde oynaması kara komedi olarak düşünürsek başarılı. Diğer taraftan 17 yaşındaki fabrizyoya aşık olan sofi (Ebru Aytürk) sahnedeki rahatlığı, karakterinin yaşından dolayı oturmadığı psikolojisini çok iyi yansıtıyor. Finalde yedi yıldır beklediği sevgilisi fabrizyonun bilmeden kedisini öldürmesiyle, onca ölümden kurtulan tetikçiyi, sevgilisi sofi öldürmesiyle oyunu özetler gibi. Kedinin fendi, aşkı yendiğini görüyoruz.

İşlerin karıştığı an.
Kediyi öldüren don carlionenin adamları, öldürdüğünü zanneden adriano, ona yardımcı olmaya çalışan babası toldo, yedi yıldır bekleyen aşkı, oyunun sonunda sahneden fırlayan canlı kara kedi bir anda hem sahneyi, hem de salonu karıştırdı. Don carlionenin tek gözlü başı ve iki adamıyla dağ başındaki sahneleri, oyunu tam anlamıyla dinlendiren sahneler olmuş. Bilindik salak adam halleri, satılan espriler esnaflıktan çok nitelik kazandırıyor. Sicilya’ya kedisini görmeye babasının evine gelen, kedisinin öldüğünü başka kedinin yutturulduğunu anlayan Fabrizyonun bu sahnedeki başarısı tek kişilik şova dönüşüyor. Don Carlionenin adamlarının elinden kurtaran sofi dahi, kedisini öldüren adamı sahnede gözünün yaşına bakmadan öldürür. Kedi sevgisinin her şeyin üstünde tutulduğu, Sicilya aşkında önüne geçmiştir.

Tolga Evren’in Fabrizyo karakterindeki başarısı
Ödüllü oyuncu (2004-2005 sezonu tiyatro ödüllerinde Övgüye Değer Erkek Oyuncu) Tolga Evren bu oyunda çok özel bir yeri var. Oyunun başından sonuna kadar görebildiğimiz bu önemli oyuncu, karakterini iyi benimsemiş, karakter oyunculuğun tahlilini ve analizini çok iyi çıkarmış. En şiddetli sahnedeki acımasızlığı, insanı ürperten gülüşü, mizansenleri, kıyafeti, bıyığı, iki silahı, bıçağıyla başlı başına bir karakteristik oyunculuk sergiliyor. İşkence sahnesinde, Fiyoreye her yaklaştığında bir şeyler yapacağı izlenimi uyandıran, bir yandan korkulması gereken bir adam yaratırken, diğer yandan esprilerini çok iyi satan, sahnedeki rahatlığı, bakışları ve başarılı oyunculuğuyla seyirciyi gülümsetebiliyor. Diğer yandan, bu korkutan adam en can alıcı sahnesini oynarken, gelen telefonla kedisine olan sevgisini, sofi ile aşk sahnesindeki oyunculuğu, ses tonu ve mizanseniyle , devamlı değişen ruh haliyle öyle yansıtıyor ki, bir anda beş farklı oyuncuya bürünebiliyor. Beni benden alan bu oyuncuyu özellikle kutluyorum.

Tam anlamıyla seçkin bir ekip.
Oyunun yazarı; Martin McDonagh’ın üçlemesini, Mehmet Ergen gibi bir usta, tiyatral birikimini kullanarak dilimize çevirirken, oyunla haşır neşir olmuş. Sahnelenecek halini de düşünmüş, yorumu çok başarılı. Diğer taraftan oyunun ödüllü yönetmeni Hakan Boysav, karakterleri dağıtırken oyuncuları çok iyi tanımış. Oyuncular karakterleri çok iyi benimsemiş. Oyun boyunca reji hissettiren sunum sağlamış. Oyuncular karakterlerini çok iyi çözmüş, gerek ses tonu, gerek mizansenleri, gerek ruh halleriyle çok iyi bir ekip işi çıkardılar. Hepsini canı gönülden kutlarım.

Karakteri ortaya çıkaran kıyafetler…
Giysi Tasarımında;Berna Cömert, adrianonun çocukluğunu, toldonun baba hallerini, sofinin önce askeri kıyafetlerini, sonra hanım hanımcık kıyafetini, işkence gören fiyorenin şortunu, tetikçi fabrizyonun beyaz takımını, don carlionenin adamlarının siyah takımı ve kravat üstündeki takılarıyla, çok iyi bir iş çıkarmış. Üzerine düşenden fazlasını yaparak, mücadelesi, hırsıyla takdire şayan !

Işığın önemine dikkat çekiyor.
Burhanettin yazar , sahne değişimlerinde perdeye yansıttığı renkli yazı ve logolarıyla, oyunu anlatmakta zorlanmamış. Gerek dekora yardımı, müziğe katkısıyla oyunun iskeleti konumunda. Dağ yolundaki reosta ışıkları, yanan odun görüntüleri, teknolojiyi de çok iyi takip ettiğini gösteriyor. Başarılı bir iş çıkarıyor.

Jenerik ve final müzik seçimleri başarılı ve oyuna uyumlu. Müziğin ritmi oyunu hareketlendirmiş. Bu müzikleri nerden bulmuş vallahi pes! Can Atilla bu oyunla zirvede.

Oyunun tahlilini, karakter analizini bilen yönetmen ve yardımcı ekibi, sahne üzerindeki (Süleyman Atanısev, Eren Oray, Tolga Evren, Ebru Aytürk, Cem Zeynel Kılıç, Caner Gezener, Mustafa Çolak, Nedim Salman) oyuncular, seyirciye 2.30 saatlik bitmek bilmeyen bir performans sergilediler.

Dekoru, ışığı, müzikleri, oyunculuklarıyla çok başarılı bir iş çıkaran Hakan Boysav’ın yorumunu, ekibin ruh halini, bireysel yeteneklerinde gün yüzüne çıktığı oyunu izleyin derim. Ama özellikle Tolga Evrene dikkat edin derim.

Benden söylemesi…

 
Toplam blog
: 73
: 10115
Kayıt tarihi
: 24.02.07
 
 

Tiyatro eğitimi için 3 bölgede yaklaşık 35'e yakın şehirde bulundum. 1999 yılından itibaren Tiyatro ..