Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '07

 
Kategori
Tiyatro
 

Tarihin en çarpıcı diliyle: Siyah Çoraplılar..

Futbol ve tarihin hesaplaşmasına titreten bir sunum!

Tarihin yazdığına göre Türklerin ilk futbol takımı, ilk Fenerbahçelilerin hikâyesidir. Bu takım, Osmanlı İmparatorluğu'nun çözülen ve dağılan yapısı içinde yaşayan Türkler için özgürlük, varlık ve kimlik arayışı olmuş aynı zamanda. İlk futbolcuların, Milli Mücadele'ye olan bağlılıklarını ve katkılarını anlatan oyun, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, O'nu var edenlere yapılan saldırılara ibret verici bir yanıt niteliğindedir…Günümüzde milyarlarca insanı peşinden sürükleyen, hele ülkemizde çok ciddi gündemi bile bir anda değiştirebilen futbol kültürünün, masa, sandalye atmakla silahlı saldırılarla vs. nahoş olayları ile yüz yüze kalıp, yaşanan fanatizm ve holiganizmle yer yerde olsa karşı karşıyayız… Spor, futbol, oyun derken bambaşka bir sanayi gibi yükselip gitmekte… Bütün insani değerlerin önüne geçebilmekte. Yine günümüzde bunları yaşarken, Siyah Çoraplılar oyunu bize geçmişten çok önemli ve de değerli mesajlar veriyor.

Bu tür oyunlar bıçak sırtıdır.
Günümüz Türkiye'sinin (bağımsız) oluşumundaki en temel noktada, geçmişimizin iskeletini anlatan bu tür oyunlar, Türklük ve insani yaşamın irdelenmesi bakımından sahneye yansıtmak zor olduğu kadar, bıçak sırtı bir konudur. Tarihi bilmeyenlerin, bilenler içinse farklı bir konuyla ele alışını seyirciye karşı karşıya getiren, özellikle gençlere rehber niteliğindeki bu oyun, bir yandan öğretirken, diğer yandan ibret alınması gereken, taşıdığımız değerlerimizi (günümüzde bazılarının hiçe saydığı) hangi noktalardan bugünlere geldiğine de bizi şahit ediyor.

Anlatımda yanlış söylemlerin, araştırma eksikliğinin, objektif yaklaşmamaların kötü sonuçlar doğuracağı su götürmez bir gerçek. Tüm yönleri ve çıplaklığıyla geçmişimizden bugüne (Cumhuriyetin kurulmasına) oyunculukların da başarılı performansları ve tüm yürekleriyle yürek sızlatan, sonunda gülümseten bir başarı öyküsü. Azimle yola çıkanların karamsarlığa hiç düşmeden, her türlü zorluğa göğüs geren, şanlı Türk ordusunun/halkın zaferidir bu.

Sarsıcı metin, göz yaşlarıyla izlendi.
Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını kazandığı bölümlerin anlatıldığı, Türklerin işgal kuvvetleri esaretindeyken mücadelesini anlatan, futbolunda tanıklık ettiği bu eşsiz eser, insanın kanını donduran nitelikte. Vatan- Millet -Sakarya konularının konuşulduğu kahvehanelerin yerini futbol almış durumdaydı. İşgal altındaki Türklerin ikinci sınıf insan muamelesi görmesi o kadar çarpıcı bir dille anlatılıyordu ki, kilitlenmemek mümkün değil.

Tarihi, en çarpıcı diliyle bizlere anlatan Coşkun Irmak, ele avuca sığmaz bir iş çıkarmış. En derin bilgilerini seyirciye yansıtırken, en ince ayrıntılarına kadar irdelemiş. Konuyu enine boyuna araştıran Rejide Halil Balkanlar'da unutulmaz bir reji anlayışıyla bütünleşerek, tarih kitaplarını canlı canlı sunumuyla bizleri o ana götürmeye yetmiş, o anı yaşatmakta zorlanmamış.

Oyunculuklarıyla değil yürekleriyle oynayan oyuncular.
Bu eleştirimde; sahnedeki performanstan çok, anlatılan konun üzerinden yazmak istedim. Hoş performansın düşük olduğu oyunculuğun, konu anlatımındaki başarısından söz edilmesi saçma olurdu. Sırıtmayan oyunculuğun, gerek İngiliz aksanıyla Türkçe konuşmalarındaki başarıları, Türklüğün başarısını ve azmini anlatan bu oyunda, Türkçe ye dikkat edildiği, diksiyonun başarılı olduğunu söyleyebilirim.

En uç noktadaki vahdettin karakterinin titrek oyunculuğu, diğer en uç noktadaki hüsnü beyin sağlam ve umut aşılayan, her zaman bir alternatif olabileceğini yansıtan karakteristik oyunculuğuyla yan rollerinde katkıları, öne çıkan başarılı oyunculuklardı. Bunun yanı sıra anlatıcının diksiyonu ve zaman zaman oyun içerisinde aldığı aktif rollerdeki başarısı, göz ardı edilemez nitelikte. Epik tiyatronun örneklerinden biri olan siyah çoraplılar, oyunun açılış sahnesindeki sporun bugününü anlatırken, tarihte sporun ne amaçlarla ve neye hizmet ettiğine işaret ederek bugünkü sporu yargılıyor. Sporun bu amaçlarla kurulmadığına seyircinin dikkatini çekiyor.

Çok önemli olarak gördüğüm noktalardan biri ise, Mustafa Kemal Atatürk'ün konuşma bölümlerinde suretinin ya da canlandırma oyunculuğu yerine, sesinin verilmesi güzel düşünülmüş. Bu yorum, M.K. Atatürk'e saygı olarak gösterilebilir. Kimse ona benzetilemezin altı bir kez daha çizilmiştir. Televizyonlardaki dizi ya da sinemalarda M.K. Atatürk'ün suretine benzetilerek oynatılması, günümüz Türkiye'sindeki saygının sorgulanmasını bir kere daha gündeme getirmiştir.

Rejideki Halil balkanların oyun içerisine yerleştirmiş olduğu, tarihte de bugün güldüren bazı konulardaki sunumu başarılı. Eski yıllarda futbol takımlarının devre aralarında limonata ve sigara verildiği sahnelerin işlenmesi, diğer yandan aşk sahnesindeki kiproko anlayışının getirdiği kahkaha, oyunu dinlendiren noktalar olmuş.

Fenerbahçe'nin tarihteki yeri.
Kuvayi milliye ye yaptığı yardım, kadrosunda bulunan oyuncuların, askeriye için görev alması, tarihe damgasını vurmuştur. Diğer yandan cephaneyi soyunma odasında gizleyerek birinci dünya savaşın kazanılmasında, en büyük rolü oynamıştır. İlk kurulan takımın kadıköydeki arsası, Fenerbahçe'nin bugünkü stadının orda olması, tarihine verdiği saygı ve özveriye örnek olarak gösterilebilir. İşgalci devletler tarafından kapatılmaya çalışılsa da bir türlü kapatılamamış, ama yardım ve yataklık edenler mimlendiğinden sürgüne gönderilmiştir. Hatta Fenerbahçe'nin galibiyetiyle gelen başarı ve cephedeki başarılarla 1923te Lozan barış antlaşması imzalanmıştır. Savaş artık sahadaydı. Hakemlerin bile işgalci devletlerden olmasına rağmen, halk sokağa dökülmüş ve bu akımlarla başarı kaçınılmaz olmuştur.

Oyunda görev alan, kadrolu ve sözleşmeleri oyuncular; Hafize Gün, Emine Sitare Tuna, Kazım Güçlü, Tansu Taşanlar, Levent Aras, H.Barış Özkan, Yunus Emre Kılınç, Ece Kılınç, Erem Nalcı, Yasemin Yalçınkaya, Adnan Tunalı bu tarihi oyunda üzerine düşen görevleri layıkıyla yerine getirdiler. Oyunculuklarına yüreklerini katarak başarılı bir iş çıkardılar.

Nerden geldiğini unutanlara.
Coşkun ırmak bu konuyu ele alırken; bilgi birikimini, yazımdaki kıvrak zekasıyla birleştirerek, Türk halkına unutulmaz bir eser bırakmış. Nerden geldiğimizi merak edenlere ya da unutanlara rehber niteliğindeki bu eser, ibret verici öyküler içermektedir. Tarihin bu en tozlu sayfalarından derlenen ve sahneye uyarlanan bu metin, karanlıkta kalan bir çok soruyu da gün yüzüne çıkarmıştır. Tiyatral birikiminin, tarihle yoğrulmasına en güzel örnek diyebilirim. Eline ve yüreğine sağlık.

Halil Balkanlar'ın rejideki farklı yorumu.
Tarih içerikli oyunların gerek metin, gerek sahneleniş bakımında zorluğunu bilmemek mümkün değildir. Oyunu sahneye koyarken epik tiyatro anlayışından yararlandığı, yer yer içine mizah katarak oyunu dinlendirmesiyle, tarihin sıkıcı olduğu tabusunu yıkan bir sunum sergilemiş. Tarih dersi verirken eğlendirmiş, sıkıcılıktan kurtularak, sevdirmesini bilmiş. Nitelikli oyuncu kadrosuyla başarılı işler çıkararak çok önemli bir misyonu yerine getirmiş. Kutlarım…

Dekor tasarımında Burhan Yılmaz'ın oyuna katkısı.
Bu tip tarihi oyunlarda gerek kostüm, gerek dekor çok zor bir görev. Çünkü eski yılların oyununu yansıtırken, tüm ayrıntılara dikkat etmek gerekir. Padişahların şaşalı konaklarını, koltuk takımlarını vs. tasarlamak zordur. Burhan Yılmaz bu oyunda dekor kurmak yerine, arkadaki perdeye yansıttığı resimlerle oyunu canlandırmadaki en aktif rolü üstlenmiş. Sahneleniş bakımından epik olan bu oyunu, dekor kurmak yerine, küçük aksesuarlar koyarak göstermiş. Oyuncuların dekor içerisinde hem konudan kopmayarak kaybolmamasını sağlamış, hem de işin altından daha kolay sıyrılmayı bilmiş. Anlatıcı anlatırken, dekorların değişmesi gözü yormamış. Yer yer Mustafa Kemal Atatürk'ünde arkada gösterilmesi güzel düşünmüş. Bizi o yıllara götürmekte zorlanmamış. Başarılı bir işle el üstünde tutulmalı.

Kostümden kaçış yok.
Dekorda bu işler yapılabilirken, kostümde bu işten kaçış yok. Oyuncunun karakteri yansıtabilmesi için bu şart olmasa da aktif rol olarak algılanmalıdır. Vahdetinden, beylere, kahvecisinden, kadınlara kadar geniş bir yelpazeye kostüm tasarlayan Şirin Dağtekin başarılıydı.

Işık Tasarımında Rahmi Özcan'ın dikkati.
Bir bütünlük içerisinde parça parça sahnelenen oyunun dekor değişimleri için, anlatıcının girmesi güzel düşünülmesiyle beraber, yerli yerinde girdiği ışık karartmalarıyla arka planda başarılı işler çıkardı. Zamanında kararttığı sahneyi, yine dekor değiştikten sonra yerinde ve zamanında açarak dikkatli bir iş üstlendi. Müzikte Fenerbahçe marşının çalınması güzel düşünülmüş. Oyunun ritmine uygun düşmüş.

Tarihini unutanların, azmin ve başarının zaferine tanık olacakları, bireysel oyunculuklar kadar, ekip ruhuyla beraber yürekleriyle sahneye koyan bu sarsıcı oyunu kaçırmamanız dileğiyle.

Tarihle yüzleşmeye hazır mısınız?

 
Toplam blog
: 73
: 10115
Kayıt tarihi
: 24.02.07
 
 

Tiyatro eğitimi için 3 bölgede yaklaşık 35'e yakın şehirde bulundum. 1999 yılından itibaren Tiyatro ..