- Kategori
- Dil Eğitimi
Heyet-i umumiyenin durumu malumunuz vechiyle...
Geçenlerde, üniversite çağlarımdan kalma, muhtemelen o zamanlar çok beğenerek hazırladığım bir ödev geçti elime... İnceledim ve gördüm ki halen o özelliğini korumaya devam ediyor... Türk Dili dersinden büyük emek harcayarak hazırladığım bu ödevin konusu kültür dili, konuşma dili ve dilimizdeki yabancılaşma…
İlk paragrafı şöyle başlıyor;
Halk çoğunluğunun diliyle, kitapların dili arasındaki ayrılığın göze battığı yerde milli kültür gelişmiyor demektir...
Eskiden kitap dili varmış, gayet ağır-eski kelimelerle süslü... her babayiğit de okuyamazmış... okusa da anlamazmış ya neyse... sanırım bugün Bülent Hanımın kullandığı dil bu türden malumunuz vechiyle.. ;)
Bir de o dönemler düşündüğünü yazmak için bu türden blog gibi şeylerde olmadığı gibi yazarların günlük konuşma diliyle yazdıkları da ayıplanırmış...
-Aaa sebep ?
-Türk geleneğine ve kültürüne aykırıymış konuşur gibi yazmak..
Yani durum şu ;
Özellikle yazı diline çok önem vermiş ecdadımız... Yazmak öyle her yiğidin yapabileceği bir şey olmaktan çok uzak kaldığı gibi haliyle bunlara erişmek de halk için zormuş!! (ünlemin sebebi durumun vahabiyeti açısındandır)
Nerelere geldik bir de buna bakalım ;
Günümüzde herşey açık ve net... isteyen, istediği bilgiye anında ulaşıyor. Bu ona bilgi edinme özgürlüğünü sunmuş oluyor.. Halk dili , kitap dili diye bir ayrım yok.. Sadece bu sıralar gündemde, Bülent Hanım dili var.. Onu da sineye bastık malumunuz vechiyle..:)
Yabancılaşma durumuna gelince bu dilimiz için son derece tehlikeli bir durumdur arkadaşlar... Yalnız şu ayrımı iyi yapmalıdır ki; yabancı kökenli ve bizler tarafından başkalaştırılmış kelimelerin dile bir zararı olmadığı düşüncesinde olduğumuzu belirtelim (bkz_TDK sözlüğü) çünkü kelimeleri almakla kalmayıp değiştirmişiz... ne olmuş? böylelikle bu kelimeler bizim olmuş... hemen buna birkaç örnek ;
İtalyanca scala=iskele
Farsça şehr =şehir vs..
Asıl önlemi alınması gereken ve günlük dialoglarımızı zarara uğratan yabancı bir kelimeyi çok çabuk kullanıyor oluşumuzdur... Türkçe isimle Türk markası bulabilmek ne kadar zor... İşletmeniz , atölyeniz büyük yada küçük hiç farketmiyor, hangi sektörde oluşunuzda hiç farketmiyor.
Tasalanışımın sebebi şu; bu gidişle öyle bir gün gelecek ki Türk Dili diye bişey kalmayacak... Etkileşime uğraya uğraya dil itibari ile yok olup gideceğiz...
Sanırım yalın Türkçe' yi özler olduk... Fazla birşey istemiyoruz sade, yalın, katışıksız...