Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ocak '07

 
Kategori
Heykel / Seramik
 

Heykellerle tarihsel yolculuk

Heykellerle tarihsel yolculuk
 

Sözlüksel manada Heykel, sanatsal bakış açısıyla meydana getirilmiş üç boyutlu formlara denir. Genellikle insan, hayvan ya da nesnelerin heykelleri yapılır. Taş ve ahşap gibi malzemelerden yontularak yapılabileceği gibi; kil, balmumu gibi ara malzemelerden modellenerek, bronz ve tunç gibi metallerden dökülebilir. Büst, rölyef ve tors gibi heykel türleri vardır.

Heykel sanatını seven ve anlayan biri olarak, mermerin yontulmasıyla yapılmış bir insan figürü karşısında çok etkilenirim. Hele bu heykel, eski Yunan tarihinden kalmaysa ve tarihsel bir değer, mitolojik bir anlam taşıyorsa, etkilenmemek mümkün değil. Ülke halkı olarak pek de öyle müze dolaşma, gezme alışkanlığımız pek yoktur ama, az da olsa ören yerlerine gitmişliğimiz, gezmişliğimiz vardır. Benim de fırsat buldukça tarihi ören yerleri gibi mekanlara gitmişliğim var. Mesela bana yakın olan bir yer : Efes. Gitmediyseniz, görmediyseniz kesinlikle tavsiye ederim. Oradaki heykellerin hemen hemen hepsi ayrı bir dünyanın simgelenmesi. Hepsi ayrı bir şaheser. Onlara dokunarak tarihsel bir yolculuğa çıkmış gibi hissederim kendimi. Başka malzemelerden yapılmış diğer heykelleri de izlemekten keyif alırım ama mermer heykellerin cazibesi, hele ki eski yunan heykelleri bir başka heyecan duygusu yaratıyor bende.

Heykel ve heykelciliğin tarihi eski zamanlara kadar uzanır. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan kazılarda çok eski çağlara ait mermer, ağaç, taş, pişmiş toprak, maden vs. gibi çok çeşitli malzemeden yapılmış heykel ve heykelciklere rastlanmaktadır. Bunlar ve diğer heykeller üzerinde yapılan incelemelerden, heykellerin büyük bir kısmının, özellikle çok tanrılı dönemlerde, çeşitli kavimlerin ilah olarak tanıdıkları varlıkları tasvir ettikleri, bazılarının koruyucu olarak yapıldığı, bazılarının kral-kraliçe gibi hükümdar ailelerini, kahramanları ve kahramanlık olaylarını, bilim, sanat ve sporda meşhur olmuş kimseleri, bir kısmının da çeşitli insan ve hayvanları tasvir ettikleri anlaşılmıştır. Tarihler öncesine ait heykeller bulunmuş olmasına rağmen, tarihi araştırmalar, ilk heykelin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı hakkında herhangi bir bilgi günümüze ulaşmamıştır. Böyle bir bilgi yoktur, fakat heykelciliğin, heykel yapmanın sanat olduğu dönemlerden çok çok daha önceleri bilindiği gerçeği tarih ve sanat kitaplarına not olarak düşülmüştür. Tarihsel anlamda çok dönemlerde heykel yapımını bu derece yaygın hale gelmesinin sebebinin ne oldu tam olarak bilinmemekle beraber, insanın gelişimi ile birlikte oluşan inanç ve tapınma gereksinimi olduğu sanılmaktadır. Zira, tarihin çok çeşitli dönemlerinde yaşadığı bilinen insanların tapındıkları ve kendilerine ilah yaptıkları şeylerin doğadan esinlenerek, yine doğadaki materyaller üzerine (ağaç, mağara duvarları, taş, maden vs.) bazı figürlere zamanla ibadet ettikleri anlaşılmaktadır. Daha sonra yaygınlaşan bu koruyuculuk ve ilahlaştırma daha somut materyaller üzerine, daha belirgin halde işlenmiş ve daha boyutsal olarak şekillendirilmiştir.

Günümüzde, çok çok eski tarihlerden kalan heykel ve heykelcikler yapılan kazılarda, önceden birilerinin eline geçirilmediyse bulunup, analizi yapılıyor ve müzelerde hem koruma altına alınıyor, hem de sergileniyor. Tarihsel eserlerden fazlaca nasibini almış olan ülkemizde neredeyse, her metrekarede bir tarihi eser gün yüzüne çıkarılmakta. Günümüze kazılardan çıkarılan en önemli eserler ortaçağ ve eski yunan tarihlerine ilişkin eserler. Hepsi bir sanat şaheseri. Büyük bir kısmı müzelerde ama müzecilik de ülkemizde pek gelişmediği için ve de bu iş için kaynak ayrılmadığı için birçok eser, açık alanlarda bırakılıyor. Ülkemiz tabir-i caizse tam bir Açıkhava müzesi durumunda ama gelin görün ki, bu eserler birçok tehlike ile karşı karşıya.

Eski yunan heykelciliği bize çok yabancı değil. Mitolojik hikayeleri ve efsaneleri tam olarak benimsemesek de, bir çok mitolojik tarihi olan kişilikler, ilahlar, imparatorlar, filozoflar, bilim adamları, şairler bu topraklar üzerinde var olmuş, yaşamış yada yaşatılmış yada simgelenmiştir. Bunların tamamını biz kendi tarihimizden değil de, yunan tarihinden öğreniyoruz. Bizim zamanımızda sanat tarihi dersi diye bir ders vardı, şimdi bu ders yok sanırım. Sanat tarihi derslerinde, ilk zamanlar çok sıkılırdım ama daha sonra hem tarihi, hem sanatı keşfedince daha bir başka sevdim heykelleri. Bugün heykellere, hele ki eski yunan heykellerine bir başka gözle bakıyorsam, dokunduğumda tarihe yolculuk yapıyorsam, benim sanata ilgimin ötesinde o derslerin etkisi büyüktür. O zamanlarda benimle birlikte aynı dersi alan arkadaşlarımdan kaç tanesi sanattan, heykelden anlar ya da zevk alır bugün bilmem ama ben sanat tarihi hocama bir kez daha teşekkür ediyorum. Eğer hayatta değilse, Allah rahmet eylesin, yaşıyorsa sağlıklı bir ömür dilerim kendisine.

Günümüzde heykel ve heykelciliğin geldiği nokta ne?

Eski çağlarda insanların heykellere tapmaya başlamasından sonra, heykelcilik bir sanat ve ticaret malzemesi olmuştur. Geçen yüzyıllarca insanlar, her çeşit malzeme ve maddelerden heykeller yapmışlar ve hatta bunları başkalarına satarak geçimlerini temin etmek yolunu tutmuşlardır. Arkeolojik kazılarda, çeşitli yörelerde bol miktarda bulunup müzelere konan heykeller bunu ispatlamaktadır. Bilhassa mermerden yapılan heykeller, günümüze kadar sanat özelliklerini korumuşlardır. Eski yunan heykelciliğini överken, Rönesans heykelciliğini de yabana atmamak gerekiyor. Bu da ayrı bir yazı konusu olsun.

Tarihi sevmek, onu bilmek, tanımak ve algılamaktan geçer. Tarihle ne kadar barışık olursak, içinde barındırdığı her türlü malzemeden de o kadar keyif ve bilgi alırız. Sanat gibi. Tarihsel sanatı irdelerken tarihsel yolculuğa çıkışın da sebebi budur. Ben helkelerle tarihsel yolculuktan keyif alıyorum. Darısı sizin başınıza..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..