Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '16

 
Kategori
Öykü
 

Hıdrellez

Hıdrellez
 

5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan geceydi. Demet, balkonda sandalyesine oturmuş, tepedeki evlerinden kuşbakışı Kuşadası’nın şahane manzarasını seyrediyordu. Dalgın dalgın uzaklara bakarken birdenbire Pilav Dağı’nın üzerinde bir ışığın parladığını ve ışık topunun hızla ilerleyip birkaç saniye içersinde denize düşüverdiğini gördü. O anda her yer sanki şimşek çakıp yıldırım düşmüş gibi aydınlanıvermişti. Hızır’la İlyas mı birleşti acaba diye düşündü, aklına ne kadar iyi şey geldiyse dilekte bulundu.
 
Demet, gerek ailesiyle gerekse arkadaşlarıyla her yıl Hıdrellezi kutlardı. Mahallece yakılan ateşin üzerinden atlarlar; deniz kıyısına, dağlara, ağaçlık yerlere gidip taşlardan, tahtalardan ev, araba yapıp açıkta bırakırlardı. Dedelere bez bağladıkları da olurdu.
 
Hızır kimdi? Veli mi, melek mi, nebi mi, insan mı? Gerçek mi, hayal mi?
 
Hızır Kur-an’da iyi bir insan olarak anılıyor, gerçek adının ne olduğu ise yazılmamış.
 
Hızır, Hz. İbrahim zamanında yaşamış. Hz. İlyas ise Hz. İbrahim’den 1200 yıl sonra dünyaya gelmiş.
 
Hızır’la İlyas yılda bir defa buluşurlar. Buna Hızır İlyas günü denir. Kullanıla kullanıla Hıdrellez adını almış.
 
Hızır, insanlara bereket getirir, servet getirir, şans getirir. Darda kalanların yardımına koşar. Sık sık fakir kılığına girip sadaka ister, insanları dener.
 
Demet, aynı şey acaba bir daha olur mu diye dakikalarca bekledi. Dikkatlice bir Pilav Dağı’nın üzerlerine, gökyüzüne, bir denize doğru baktı durdu. Ancak bu muhteşem ışıklanma bir daha gerçekleşmedi. Bir an için hayal gördüm galiba diye düşündü ama yok yok gördüğü kesinlikle bir hayal, bir düş değildi. Hemen dualara, dileklere tekrar başladı:
 
 “Allahım benim kısmetimi aç, iyi bir insanla karşılaştır beni. Şansım açık olsun. Artık talihim yüzüme gülsün.”
 
“İşlerimi kolaylaştır. Beni zenginleştir. Maddi sıkıntılardan beni kurtar.”
 
“Allahım hastalıklardan beni uzak tut. Beni her zaman sağlıklı kıl.”
 
“Evimize bereket getir, bolluk ver. İnşallah bu Hıdrellez bize uğur getirsin.”
 
O gece Demet her yılki çıktığı gibi dışarıya çıkmamış, evde oturmuştu. Belki de geçmiş yılların dileklerinin gerçekleşmemesi onu çok yormuştu.
 
Ama işte bu gece o muhteşem görüntüyü yakalamıştı. Bu görkemli olay büyük bir mucize idi. Neden diğer gecelerde olmamıştı da bu gece olmuştu? Neden bir kez olmuştu da başka olmamıştı? Bu oydu. Evet, Hızır ile İlyas birleşmiş, buluşmuştu. Demet de buna şahit olmuştu. O halde aklına ne gelirse dilemeliydi.
 
Demet, Hıdrellezle ilgili fazla bilgiye sahip değildi. Yaşar Kemal’in “Binboğalar Efsanesi”ni okumuş, romanda bu tür şeylerin olduğunu öğrenmişti. Bu inancın eski Orta Asya Türk tarihine kadar gittiğine dair bilgilere birkaç kitapta rastlamıştı. Bu olayların eski Türk şamanlığı ile bağlantıları olduğuna dair yazılar okumuştu.
 
Türk edebiyatında Hızır kötülere ceza veren bir atlı idi. Ya da derviş bir dilenciydi. İyilerin ve kahramanların koruyucusu. Darda kalan insanlara yardım edip zor durumdan kurtaran varlık.
 
Okuyucularım bu öykünün sonunda ne oldu diye merak ediyorlardır.
 
Demet’in her türlü işi rast gitti. Sıkıntılarından kurtuldu. Hem maddi, hem de manevi dertlerinden. Çok iyi bir insanla karşılaştı, evlendi. Çocukları, evleri, arabaları oldu. Mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürdü. Hızır’la İlyas buluşurlarken Tanrı Demet’e o muhteşem ışıklanmayı gösterdi. O andan itibaren de talih kendisine güldü. Masallardaki gibi.
 
 
 
            Ey Hızır, sen bizlere de yetiş…
 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..