Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '10

 
Kategori
Sinema
 

Hikayesi olmayan film; Veda

Hikayesi olmayan film; Veda
 

Kimse kızmasın başlığa; Çok büyük “Atatürk Hayranlığı ve Merakı” ile gittiğim film; tam bir İlköğretim öğrencilerine yönelik ders niteliğindeydi.

Filme gitmemdeki en büyük etken elbette Atatürk, sonrasında Livaneli. Atatürk’ü, Selanik’i, Zübeyde Hanımı, Latifeyi, Fikriye’yi, Salih’i bilmeyenimiz yok zaten.

Var mı aramızda Fikriye’nin intiharını bilmeyen?

Latife'nin buyurganlığını… Yok, yoktur zannımca. Hele ki Turgut Özakman’ın kitaplarını okuduktan sonra.

Slayt resimler canlandırılmış, oyuncular tiyatro sahnesinde o resimleri yorumlamışlar! Hatta, Sinan’ın Selanikte’ki ilk dansı çok kabacaydı.. Ata’ya yakışmayan kaba hareketler. İnanıyorum ki, o daha zarif dans ederdi.

Kesitler, kareler… Açıkcası, Zülfü Livaneli gibi Usta’dan yorum beklerdim… Hikaye beklerdim. Filmin bir hikayesi olmalı, ama yoktu. Aaaaaaa, vay be… Diyeceğimiz. Ata’ya dair bir hikaye, bir öykü, bir yorum, bir bilinmeyen yön.

Ha, Livaneli Usta vazifesini yerine getirmiş. Ata’ya olan vefasını mı desem, Ülke’ye karşı sorumluluk mu desem?

Sıkıldım, bildiklerimi görmekten. Oyuncular hakkını vermiş, Özellikle Dolunay mükemmel oynamış.. Elbette Ata’yı oynamak zor. O zorlukla Sinan replikleri ezberleyen oyuncu durumuna düşmüş, yorumsuz, ruhsuz oynamış. Sadece oynamış evet.

Filmin ilk yarısı güzeldi; Ata’nın çocukluğu, çocuklar; çocuk Mustafalar. Bir şey daha Salih Bozok’un yanında Kılıç Ali yoktu. Filmde onun olmaması bana göre eksiklikti.

Diğer yandan madem bu işe kalkıştınız. Atayı çocukluğundan bugününe kadar seri film yapılsa, 1, 2, 3, 4 serisi… İşte o zaman hah deriz. İlmek, ilmek işlenir… Vefa’da budur zaten.

Recep İvedik gibi ne dediği anlaşılmaz filme giden halkımız Ata’nın film serisine hayli hayli gider.

Livaneli usta'nın tamamen iyi niyet ve güzel duygularıyla çekilmiş bir film olmuş. Suya sabuna dokunulmadan, olması gerekeni çekmiş. Epi topu bu. Onca reklam, tanıtım, söylencelerden sonra tadı yavan kalan filmi izledik ve çıktık.

Not: Sinema eleştirmenlerimize benim de bir eleştirim var. Eğer bu filmi bir başka yönetmen çekseydi, eminim bizim eleştirilerimizin on katını yaparlardı, ama iş Livaneli’ye gelince, resmen üzmek istememişler.

Son bir not: Cansu’dan geldi, yeğenimden; “Hala, Atatürk, Fikriye’yi Senatoryuma gönderirken, bekleyeceğim dedi ama, Latifeyle evlendi, demek ki neymiş? Atatürk’te olsa, erkeklere güvenilmezmiş!”

Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..