Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '21

 
Kategori
Yolculuk
 

HİNDİSTAN GEZİ NOTLARIM

Yazan: Tugba Cosgun
 
''Her şeyi geride bırakıp, dünyayı gezmeye Hindistan'dan başladım..''
 
Hindistan Gezi Notlarım
Yıllarca tüm gezginleri takip ettim; kimi zaman onlarla birlikte heyecanlandım, kimi zaman en kötü anlarımda kendimi motive ettim ve sonunda benimde sizlere yazma vaktim geldi. 
 
 İstanbul’da çalıştığım firmadan ayrılıp, evimdeki tüm eşyalarımı satıp, tüm sevdiklerim ve ailemle vedalaşıp, biriktirdiğim küçük bir bütçeyle, kendi kurduğum hayatımı geride bırakıp Asya turuna çıkma cesaretini gösterdim. İlk ülke olarak da Hindistan’ı seçtim. Kimsenin gelmeye cesaret edemediği bu ülkede bugün 2,5 ay geride kaldı ve 8. şehrim olan Hinduların kutsal hac bölgesi Vrindavan’dayım. Gözlemlediğim kadarıyla kısa notlarımı sizinle paylaşmak istiyorum:
 
Yemek kültürü çok bambaşka, sokak lezzetlerini denemek ise çok cesaret istiyor, acı baharatlara alışmak baya zaman aldı şimdi ise bazen kendim baharatlı yiyecekleri tercih ediyorum:) Genelde kızartma, yağlı ve aşırı acı baharatlı yemekler hakim. Ülkenin çok büyük bir çoğunluğu vejeteryan olduğu için sebze yemekleri çok çeşitli. Bütçenize göre bir öğünü 5-20 TL aralığında bulabilirsiniz. Tropikal meyveler ise Türkiye’ye göre çok ucuz, elma, portakal burada yetişmediği için daha pahalı. Taze coconut suyu içmek ise en büyük keyfim.. 
 
Kast sistemi insanlar için çok normal olmakla beraber en üstteki Brahman’ların krallardan bile daha üstün olduklarını göğüslerini gererek her fırsatta dile getirdiklerine defalarca şahit oldum. Eğitimli insanlar ise bu sisteme çok aldırış etmeyip, tüm insanların eşit olduğunu ve sisteme ayak uydurmadıklarını belirtiyorlar. Bir yanda zenginler lüks hayatlar yaşarken, diğer yanda insanlar ailecek sokaklarda yaşıyor. İlk başlarda onları gördükçe vicdan azabı yaşıyor, geceleri soğuk havada nasıl uyuduklarını düşündükçe üzülüyordum; fakat sonradan öğrendimki hükümet ülkedeki tüm fakirlere maddi destek sağlıyor, onlara barınma ve yemek veriyormuş. Bu insanlar o parayı içki ve tütüne harcadıkları ve işlerine böyle geldiği için sokakta 3 çocuğu ile yol kenarında uyumayı tercih ediyor. Üst kast seviyesindeki insanlar ise ellerinden geldiğince bir çok şeyi alt kast seviyesindeki fakirler ile paylaşıyor. Sayıları akıl almayacak kadar çok, görseniz dimağınız şaşar..
 
Trafik sağdan akıyor ve deli gibi karışık bir kaosun içine cumburlop atlıyorsunuz:) Ulaşım olarak tren yolları çok gelişmiş olsa da bir yerden başka bir şehire giderken bilet bulmak bazen çok zor olabiliyor. Dünyanın 2. büyük nüfusu olan bu ülkede herkes durmaksızın bir yerden bir yere gidiyor izlenimi veriyor. TATKAL denilen bir sistemle gideceğiniz yere ait tren biletini 24 saat öncesinden alabiliyorsunuz. Otobüslerde yataklı seyahat edebiliyorsunuz. Bazen otobüs denilen şeyler demir yığınından biraz hallice, tekerlekli taşıma araçları gibi duruyor ama bunca insana bir şey olmuyorsa bende binerim diyip atlıyoruz. 
 
Trenlerle uzun yolculuklar ise başlı başına bir macera.. MakeMyTrip, RedBus, Uber gibi uygulamalar Hindistan’da ulaşım konusunda çok işe yarıyor. Şehir içinde tuktuk kullanmak için Uber sistemi şaşılacak derecede çok gelişmiş..
 
 Konaklama konusunda şu ana kadar genelde hostel olmak üzere; otel, Airbnb ve yerel Hintli ailelerle birlikte kaldım. Temizlik konusuna dikkat edildiği sürece pislikten ölmüyorsunuz. İnsanlar ise çok sıcakkanlı ve misafirperver davranıyor.. Bazen geceliği 15 TL’ye özel odada, bazen 50 TL’ye hostesle bir yatakhanede kaldım. Booking, AirBnb, Hostelworld, TripAdvisor uygulamaları çok işe yarıyor.
 
Din konusunda büyüleyici bir şekilde çeşitlilik var, tüm Tanrı’ların isimlerini öğrenmek ise mümkün değil. Beni en çok etkileyen Sikhizm ve Hinduizm dinleri oldu. Kilise, dergah, cami, tapınak gibi bir çok mimari eseri ziyaret etmemin yanı sıra neredeyse her ağacın dibinde, her evde , sokakta, dükkanda, dişçide, manavda, takside, otobüste, tuktukta, yol kenarında, çöpün yanında bir “temple” görmeniz mümkün ?? Dükkandan içecek alırken bile dükkan sahibinin dua ritüelinin bitmesini bekliyorsunuz. Bir de tütsü kokusu olmadan uyanamıyorum artık =)
 
 Hint düğünlerinin cazibesini bilmeyen yoktur sanırım, en az 5 gün süren cafcaflı düğünler oluyor. Burada damat tarafı çok daha eğleniyor ve gelinden çok daha fazla hediyeler alıyor. Evlenmeyi düşünen ve başlık parası almak isteyen erkek arkadaşlara burayı kesinlikle tavsiye edebilirim.  Türkiye’den kat be kat daha fazla harcanan paralar aileler için gurur kaynağı..
 
Doğada veya hayvanat bahçesinde görmeye alışık olduğumuz bazı hayvanları burada ansızın sokaklarda görebiliyorsunuz. Beni en çok etkileyen ise başımı kaldırdığımda her an karşıma çıkan kartal, yeşil papağan ve sincaplar oldu. Sokakta deve, eşek, maymun, domuz, fil görünce tek şaşıran ben oluyorum genelde. İnek ve bufalolar ise dokunulmaz ve kutsal birer canlı olarak ülkede en üst seviyedeki yerlerini koruyor. Trafikte, plajda, kafede, parkta, her yerde ineklerin keyfine diyecek yok. Maymunlar ile insanlar birlikte yaşamaya çok alışkınlar, atalarımıza selam olsun.. 
 
Bütün bunların yanı sıra sanki kocaman bir film sahnesindeymişim hissi yaşamaya öylesine alıştım ki bütün gördüklerimin kamera şakası olduğu inancım değişmeye başladı. Her gün, her an, her yerde bambaşka bir sahne ile karşılaşıyorsunuz. Bollywood ise benim oldum olası hayran olduğum bir sektördü, buraya geldikten sonra daha kaliteli, dopdolu, gerçek Hindistan tarihini anlatan filmler izledikçe hayranlığım daha da arttı. Bollywood filmlerini sevenler varsa film önerebilirim.. Ayrıca sanatsal açıdan da çok zenginler..
 
Kadınların tüm dünyada olduğu gibi burada da varlıklarını gösterebilmek için savaştıklarını gördüm. Ayrıca inşaat, temizlik, hamallık gibi çok zor işlerde çalışmaları çok normal karşılanıyor. Restaurantlarda ise her yaştan erkeklerin çok güzel yemekler yapmaları çok keyifli görüntülere yer veriyor.
 
Zengin ve fakirin, aç ve tok olmanın, mutluluk ve hüznün, saflık ve riyakarlığın, inanç ve dinlerin arasındaki uçurumların böylesine belirgin olduğu bu ülkede gördüklerimi hayatım boyunca süzgeçten geçirsem sonuca ulaşamam sanırım.. Hindistan kimileri için bir daha adım atılmayacak ülke olduğu gibi, kimileri için de yeniden gelinip keşfedilmeyi bekleyen bir macera..
 
 Merak eden olursa; Güney Amerika’da gezerken paylaşımlar yapan ve o sıkıcı ofis günlerinde bana ilham veren gezgin yol arkadaşım Ercan Oktay ile birlikte ilk adımı attık, sonra ben tek başıma yavaş yavaş emeklemeye ve ardından yürümeye başladım. Bir kadın olarak; Hindistan’da ölmedim, tacize veya tecavüze uğramadım, birileri tarafından gasp edilmedim; aksine öyle güzel insanlarla tanışıyorum ki gün geçtikçe çok daha sağlıklı ve enerji dolu hissediyorum kendimi.. Çünkü asıl kötü olanın bizim düşüncelerimiz olduğunu fark ettim. Kirlenen aslında bizmişiz, Hindistan değil 
 
Türkiye standartlarının bir tık üstünde olan minik ayaklarımla  (41 numara :P), kaplumbağa gibi dinlenerek, hayata başka bir açıdan bakmayı yeniden öğrenerek, daha fazla zevk alarak, minik adımlarla “minik ayaklı tosbağa” olarak seyahat ediyorum. Çünkü hayat boşa harcanmayacak kadar değerli..
Hindistan’dan selamlar.. 
 
Instagram: tugbaacosgun
 
Toplam blog
: 13
: 99
Kayıt tarihi
: 24.03.21
 
 

Fizikçi olarak başladığım hayatıma, sırt çantası ile dünyanın öbür ucunda minimal olarak kurduğum..