Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '12

 
Kategori
Öykü
 

Hipnoz

Hipnoz
 

mailce.com sitesinden


Hale oynadığı dizide hipnoz sahnesinin olduğunu öğrendiğinden beri çok endişeliydi. Oynadığı karakter hipnoz seansına katılacak, geçmişe dair yaşadığı bazı gerçeklerle yüzleşmesi sağlanacaktı. Çekimin ve hipnoz sırasında yaşananların gerçeğe  uygun olmasını çok önemseyen dizinin yönetmeni Şule Akdamar, çekimlerde uzman birinin olmasını istemişti. Bu yüzden uzun araştırmalar yapılmış ve pazartesi günü saat 09.30 olarak çekim saati planlanmıştı.

Hale sabah erkenden kalktı, hızla hazırlandı, her gün çok sevdiği ve özel hayatında yaşadığı problemlerden onu uzaklaştırdığı için dört elle sarıldığı işine, her zamankinin tersine, isteksizce gidiyordu. Hipnoz olayı onu endişelendiriyordu, ya gerçekten hipnotize olursa, ya uyanamazsa, ya hipnoz sırasında istemediği, hatta bilmediği bazı şeyler açığa çıkarsa. ... Gibi kuruntularla, akşamdan beri kafasını iyice karıştırmış, internetten birçok araştırmalar bile yapmıştı.

'Hipnoz, genel olarak bilinen kanıya göre, bir uyku hali gibi görünmesine rağmen, aslında bir uyanık olma halidir. Beyin fonksiyonları, hipnoz sırasında incelendiğinde, uyanık olduğumuzdaki beyin aktiviteleri kadar, bir hareketlilik gösterir. Hipnoz mutlaka uzman ellerde yapılmalıdır, yoksa beklenmeyen kötü sonuçlar oluşabilir. Günümüzde bazı korkuların, fobilerin tedavisinde ve diş hekimlerince de kullanılan hipnoz, bilinçli uygulanmadığı taktirde, yeni psikolojik problemleri de getirebilir. Hipnozdan uyanamamak diye birşey söz konusu değildir. Küçük çocuklar, Allzheimer hastaları, ağır psikiyatrik hastalığı olanlar dışında herkes hipnotize edilebilir.

Hale internetten bulduğu bu bilgileri okurken masanın üzerinde uyuyakalmıştı. Akşamdan uykusuz olduğundan, arabasını bırakıp, sete taksiyle gitti. Hemen sahne için hazırlandı, makyaj, kıyafetler, son hazırlıklar derken....... 3...2...1....Action

Şimdi elimdeki saatin, zincirin ucundaki salınımını izlemeni istiyorum. Sıcaklık normal, rahat bir koltuk oturduğun, kolların, koltuğun kollarında giderek ağırlaşıyor, kasların gevşiyor, huzur içindesin, yorgunluğun gözlerinden okunuyor, yavaş yavaş ağırlaşan göz kapaklarına engel olamıyorsun. Etrafta duyduğun sesler giderek senden uzaklaşıyor. Stop.....

Hale, derin bir uykuya dalmak üzereydi sanki, o ağırlığı üzerinde hissediyordu, ama içinde bulunduğu ruh hali onun role ve hipnozu gerçekleştirmeye çalışan uzmana konsantre olmasına engeldi. Elleri terlemişti, başının sol tarafına bir ağrı saplanmıştı, biraz ara verilse de ilaç alsam diye düşünüyordu.

Yönetmen : Hale, lütfen rahatla biraz, kendini kontrol etmeyi bırak, yakın plan kameradan anlaşılıyor, kirpiklerin, gözlerini sıkmaktan kıpır kıpır, yarım saat ara verelim.

Yarım saat sonra,........ tekrar alalım lütfen. 3...2....1 Action

Çekim 2, Sahne 5....

Yönetmen : Olmuyor olmuyor, Hale, olayın içinde ol lütfen, rol değil, kendinsin bu, haydi

Çekim 3, Sahne 5......

3...2...1. ...Action

Vücudun şimdi daha hafif, yumuşak bir esintinin kollarındasın, uykudasın şimdi, hangi yıldayız söyle bana. Suflör, arkadan söylemesi gerekenleri Hale'ye iletiyordu. 2012 yılındayız....... 2012  yılı.... Hale, suflörü duymuyordu artık.

Hale : 1958 yılındayız. Gece saat 24.00 ben yalnız başıma yürüyorum.

Uzman hipnozu sonlandırmak üzere, yönetmene baktı. Yönetmen devam etmesini istiyordu, herkes işi bırakmış, Hale'yi izliyordu. 'Yoksa bizi mi kandırıyor. ' şeklinde fısıltılar oluşmaya başlamıştı. Yönetmen, daha sonra bu görüntülerden yararlanabileceklerini düşündüğü için çekimin kesilmesine izin vermemişti. Uzman, Hale'nin yanına geçti tekrar ve sorularına devam etti.

Uzman : Bana etrafında gördüklerini anlat, nereye gidiyorsun?

Hale : Eski kocamın evine gidiyorum, Elçi sokağın köşesindeyim, etraf karanlık, sokak lambası patlamış, ilerdeki aydınlatıyor sadece sokağı. Hava hafif yağmurlu, montumun yakasını kaldırmış, ellerim ceplerimde, bir elimle cebimdeki soğuk metal silahı tutuyordum sıkı sıkı. Öldüreceğim o insafsız adamı, benden çocuğumu aldı, kaçırıyorlar annesiyle babası.

Uzman : Durduralım artık, gerçekten hipnoza girdi kız.

Yönetmen : Hayır hayır, devam edelim...

Hale, durmuyordu, heyecandan ses tonu değişip duruyor, kalp atışları hızlanıyor, terler döküyordu. Uzman endişeyliydi, ama şu durumda istese de kesemezdi zaten, önce sakinleşmesini sağlamalıydı.

Hale : İşte karşımda duruyor, 'Sen bunu hak ettin, öl.... vurdum onu, vurdum, dur sen karışma ahhhhh. İki kişiyi vurdum Allah'ım ne yaprtım ben, kaçmalıyım.....

Uzman : Ben uyandırıyorum, Hale, sakin ol, kalp atışlarını kontrol et, sakin....... sakin....... şimdi uyanıyorsun, herşey kontrol altında yavaş yavaş..... yavaşca gözlerini aç şimdi.....

Hale : Aaaaaa ne oldu, neden bu kadar terledim, çekim oldu mu, sonunda oldu mu, neden öyle bakıyorsunuz, uyanamadım mı korktunuz mu bu kadar?

Yönetmen : İyisin değil mi, arkadaşlar su getirin. Bugünlük paydos, iki gün sonra görüşürüz, Hale sen de git dinlen biraz. Ali Bey siz kalın biraz görüşelim.

Hale : Tamam mı çekim başarılımıydı, neden hatırlamıyorum?

Yönetmen : Herşey yolunda, merak etme, bir daha çekmeyeceğiz bu sahneyi.

Hale setten çıktı ve doktor randevusuna yetişmek için taksiye bindi. Yorgun hissediyordu, anlayamadığı tanımadığı bir yorgunluktu bu.

Sekreter : Hale hanım, doktor bey sizi bekliyor.

Eşiyle yeni ayrılıyordu Hale, aldatılmıştı hem de defalarca, çok kızgındı, suratını görmek istemiyordu. Evleri ayırmışlardı, o psikologdan çıkıp, eve dönene kadar kocası kalan eşyalarını alıp, gitsin, yüzünü görmesindi bütün derdi. Profesyonel yardım alıyordu bir süredir. Ağlama krizleri azalmıştı, hafif sakinleştirici de iyi geliyor, geceleri uyuyabiliyordu artık.

Görüşme bitince, Hale biran önce eve gidip, sıcak bir banyo alıp, çok sevdiği klasik müzik cd'lerinden birini dinlemeyi düşünerek ve kocasının evden gitmiş olduğunu umarak  evine doğru gitmek üzere yola çıktı. Kapıyı açtı, her zamanki gibi kocası kilitlemeyi unutmuştu. Ya da hiç istemese de kocasıyla karşılaşacaktı, içerden balkon kapısının kapandığını duydu, anlaşılan sigara içmeye çıkmıştı. Hava kararmıştı, neden hala gitmemişti ki bu adam. 'Cüneyt, Cüneyt, işini bitiremedin mi daha?' Cevap alamadı, anahtarları girişdeki aynalı, 'tırnak' dedikleri ahşap masanın üstüne bırakıp, içeri odalara bakmaya gitti. Yatak odasına geldiğinde, dolabın kapaklarının açık olduğunu gördü, yine her yeri dağıtmıştı. Hayatlarını darmadağın ettiği gibi. Yere doğru bakındı, Cüneyt yerde kan içinde yatıyordu. Korkuyla çığlık attı, geri adım atarken, eli ayağı titremeye başlamıştı, ne yapmalıydı bilemeden kapıya koşmaya başladı. Sonra telaşla geri döndü, ya yaşıyorsa, yere çömeldi, adamın sırtına saplanmış bıçağı çekerken, 'Hale neden, neden yaptın?' dedi Cüneyt son nefesinde. Hale'nin gözleri karardı ve bayıldı.

Bugün Hale'nin üçüncü duruşması, tuttuğu avukatlar işe yaramıyordu. Herşey aleyhindeydi. Çekimde çalıştığı, hipnoz olayını bilenler, uzman dahil, hipnoz olayından çıkamadığını düşünenler, sette telefon konuşmalarında eski kocasına savurduğu tehditleri duyanlar, eve hızla girdiğini gören kapıcı, psikolog ve psikiyart desteği aldığını ve ilaç kullandığını bilenler, herkes...... Bir tek delili eve girerken duyduğu balkon kapısının sesiydi, o da ancak kendini inandırabiliyordu, 'Ben yapmadım.......'    

 

     

 
Toplam blog
: 46
: 826
Kayıt tarihi
: 07.08.12
 
 

Küçük bir gülümseyiş ya da farkındalıklar yaratacak atıştırmalık öyküler yazmayı planlıyorum, bun..