Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Hiroşima, Nagazaki ve nükleer santraller

Hiroşima, Nagazaki ve nükleer santraller
 

İnsanın; insana, diğer canlılara ve doğaya verdiği zararların biri bitmeden diğeri başlıyor. İnsanlık tarihinin her sayfasında katliamlar, savaşlar, kitlesel kıyımlar gibi, “İnsanlık adına” utançlarla doluyken, yaşananlardan ders çıkarılmıyor. Dünya hızla yok oluşa doğru sürükleniyor.

Bundan tam 62 yıl önce, 6 Ağustos 1945’de Hiroşima’da, 9 Ağustos 1945’de Nagazaki’de, gerçekleştirilen vahşet belleklerden hala silinmedi. Hiroşima’da ilk anda 70 bin insan yaşamını yitirdi. İlerleyen yıllarda da radyasyonun ölümcül kanser yapıcı etkisiyle binlerce insan öldü. İnsan eliyle yaratılan bu vahşet, Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerinde en az 350 bin insanın canına mal oldu.

Aradan geçen 62 yıla karşın insanlık bu vahşetten ders almadı. Hala nükleer tehlike ile yaşıyoruz. İncirlik’te 90 tane nükleer başlıklı bomba var ve üs Hiroşima ve Nagazaki felaketinin suçlusu ABD tarafından kontrolsüz ve sınırsız kullanılıyor.

Türkiye’deki nükleer lobi de çok güçlü ve kararlı. Seçimlerden önce Cumhurbaşkanı’nca 2 maddesi yeniden görüşülmek üzere Meclis’e iade edilen “Nükleer Yasa” enerji Bakanı’nın açıklaması ile yeniden gündemde. Küresel ısınmayı frenlemek için bir adım olan “Kyoto Protokolü”nü imzalamayan Türkiye, bu soruna karşı nükleer santrallere mahkum olduğumuzu savunuyor. Aşırı sıcaklara karşı klimalar çare, artan elektrik talebine karşı nükleer santraller çözüm olarak sunuluyor. Oysa, rüzgar, jeotermal, biyokütle ve güneş gibi ‘yenilenebilir enerji’ kaynakları dururken, bunca riskine ve pahalılığına karşı nükleerde neden ısrar ediliyor?

Nükleer santrallere ilişkin itirazlara karşı ileri sürülen en önemli savunma “barışçıl” amaçlı olduğu. Çernobil Nükleer Santralı için de “barışçıl” deniyordu, ama 26 Nisan 1986 tarihinde santralde bir hafta süreyle meydana gelen ana patlama, sonra yaşanan ara patlamalar ve yangınların sonuçları bugün bile yaşamımızı etkiliyor. Çernobil faciasından sonra Greenpeace’e göre 93 bin kanser mağduru bulunuyor. Genel tahminlere göre de bu sayı, 40 bin (patlamadaki doğrudan mağdur olanlar) ila 100 bin ölüm arasında değişiyor.

Şimdi de “Nükleer Santral kurarak, Sinop’u marka yapacaklarını” söylüyorlar. Evet Çernobil bir marka, yıllar içinde yüz bin kişinin ölümüne yol açan bir facianın markası. 21 yıl önce yaşanan felaketin öldürücü etkisi halen görülüyor. Diğer yandan, “barışçıl” amaçlı nükleer santrallerden silah üretilmeyeceğinin garantisi var mı? Hiroşima ve Nagazaki’den 62 yıl ve Soğuk Savaş’ın sona ermesinden 16 yıl sonra, dünyada hala 27 bin nükleer silah olduğu biliniyor. Bunların yüzde 95’i ABD ve Rusya’nın askeri üslerinde ve 4 bini de birkaç saniye içinde ateşlenmeye hazır durumda iken, yeni meclisimizin ilk işinin nükleer santrallerin kurulması olacağı görülüyor.

İnsanlık tarihinin sayfaları utançlarla dolu demiştik. Yeni utançlar, yeni katliamlar, yeni vahşetler yaşanmaması için acaba daha ne kadar “utanç sayfası” oluşacak? Yoksa, dünya; doğadaki tek zararlı canlı eliyle birilerine daha fazla kazandırmak adına yok mu edilecek?

 
Toplam blog
: 37
: 1503
Kayıt tarihi
: 26.08.06
 
 

1958 doğumluyum, İzmir'de yaşıyorum. 17 yıl gazetecilik yaptım ve emekli oldum. Şimdi babamın kurduğ..