Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '15

 
Kategori
Bilim
 

Hommage for Nash

Hommage for Nash
 

google


İşbirliğisiz Oyun Kuramı

Bu konuda, Nash’in düşüncelerinden ayrılıyorum:

http://www.ewp.rpi.edu/hartford/~stoddj/BE/IntroGameT.htm

Bir:

Oyunlarda genelde simetri yoktur.

Yani:

Sıfır toplamlı oyunlarda bile, bir kişinin kazancı, iki kişinin kaybının toplamına eşit olabilir ve bu iki kişinin kayıpları birbirine eşit olmayabilir.

Artı:

Oyunlarda kazancın veya kaybın tek bir noktası yoktur, kimi olasılık dağılımlı, kimi olasılık dağılımsız, kimi artı veya ekside gezinebilen, birden çok süreksiz dağılımlı sonuçları vardır.

Tüm bunlar, oyunun sonuçlarını hesaplayabileceğimiz varsayımına dayanıyor. Şimdilik, o şık üzerinde irdeleme yapacağız.

Bu bakış açsıının sıfır noktasıyla:

Bir oyuncu:

Oyuncuların sayısını değiştirerek, işbirliğisiz davranabilir.

Kazancı veya kaybı değiştirerek, işbirliğisiz davranabilir.

Kendi % 100 kaybedecek olsa bile, kimsenin kazanmasına izin vermeyebilir, oyunu batırabilir yani. Bu, kamikaze ve çok inatçı işbirliğisizliktir.

Oyunun kurallarını değiştirerek, sonucu değiştirebilir.

Sanıldığının tersine, bunlar gerçek yaşamda çoğul olarak mevcuttur ve gerçek yaşamda kuralları belli oyun sayısı çok azdır.

İşbirliğisiz oyuncu, oyuna oyunun dengesini bozcak fitne fücurlar da sokabilir.

Gelelim işbirliğisiz oyuncunun, oyunun sonunda kazanmayı hedeflediği nicelik / nitelik için, geçeceği patikayı belirlemesine ki asıl oyun budur işte:

Yani, işbirliğisiz oyuncu, oyunun sonucunu etkilemeyecek birçok boş hamle yapabilir. Bunlar, şaşırtmacadan çok, diğer oyuncuları bloke etmek içindir.

İşbirliğisiz oyun türü, en çok ekonomide ve savaşta görülür. Siyasette ve dinde, pek o kadar görülmez.

Konumuz dışında kalan futboldan bir örnek:

(Futbolun konu-dışı bırakılmasının nedeni, Türkiye’de futbolun, ne futbolcular, ne federasyon, ne de takım yöneticileri tarafından herhangi bir kuralın varlığı kabul edilmeden oynanması, gibi bir oyun kuramı-dışılığın sözkonusu olmasıdır. Yani, saçmalamanın bile bir kuralı vardır genelde.)

Bir de küme düşen takımın, yanından olmadık takımı da götürmesi gibi, işbirliğisiz oyuncu, oldukça absürd startejiler de seçebilir. Öznel açıdan ve anlık olarak bakılırsa bu, pek o kadar da absürd görülmeyebilir. Örneğin, Bursaspor’un Beşiktaş düşmanlığını, kendisini küme düşürdüğü için, 10 yıl sonra bile sürdürüp, Beşiktaş’tan kovulan Ertuğrul Sağlam’ı gıcıklığına antrenör olarak alıp, şampiyon ve bir kereliğine beşinci büyük olması gibi, oldukça absürd bir senaryo yaşanabilir pekala. Ayrıca, ondan önceki futbolsal pozisyonda, Beşiktaş’lı futbolcuların, bir Avrupa kupa maçında, Sağlam’ı kovdurmak için, ellerini bellerine koyup, gol yemeleri de bir acaiptir.

2 alanda, ekonomide ve savaşta 2 örnek vererek, konumuza es koyalım:

Bir: Savaş:

1917-1922 Rusya’sında, beyaz ordu, siyah ordu ve kızıl ordu, hiçbir işbirliği yapmadı ve hiçbir oyun / savaş kuralına uymadı. Oyunu / savaşı Kızıl Ordu kazandı ama 1940’ta da, onun başı Troçki öldürüldü. Eh, kılıçla gelen kılıçla gitti, netekim.

İki: Ekonomi:

Bunun tersi önesürülse de, aslında ekonomi, işbirliğine çok çok az izin veren bir oyunlar toplamıdır / ağıdır.

Burada kastedilen, karellerin oluşamıyacağı değil, kartellerin birbirlerine verdikleri zararın, kartel-dışılara verdiği zararın aşabilmesidir.

Tersine zaten saf kapitalist rekabet, demokratik işbirliğisizliği öngörür. Yani, işiniz çalım atmaktır zaten.

Şerh:

Semt pazarında, kurayla ve değişen yer konumu, işbirliği değildir. Demokratik rekabeti sağlar yalnızca.

Ayırca, ekonomide ‘Monopoli’ oyununda olan son ve tek oyuncu hiç gerçekleşmez. Bunun için, sürekli değişen dolar milyarderi listesine bakmak yeterlidir.

Oysa, fedoal-aristokratlar hiyerarşisi / konumu, bin yıl falan aynı / sabit kalabilmişti.

Burada es. Nokta.

Çıkış Dipnotları:

Bir:

Dahi ve konunun peygamberi sayılan Nash söylüyor diye, onun dogmaları kutsal değildir. Bilimde hiçbir dogma kutsal değildir. Olmasa gerekir yani. Olur, ayrı konu.

İki:

Çok basit, sezgi veya sağduyu ile görülebilecek gerçekler, bilimciler tarafından bile görülmez. O zaman da Freud gibi, vakaların verileriyle, onlar sizin kuramınızı desteklemiyor diye oynarsınız.

Üç:

Yeni ve geçerli bir paradigma, çok yavaş kabul edilir. Söyeldiklerimin değil kabulünü, dinlenmesini bile ummuyorum açıkçası. Malımı tanıyorum çünkü.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..