Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Hoş geldiniz tüm umut bebekleri…

Hoş geldiniz tüm umut bebekleri…
 

Bir evlilik bir çocukla kurtarılabilir miydi? Çocuk neyi değiştirirdi düzgün gitmeyen evliliklerde. Belki de alyanstan ve imzadan daha etkili bir bağ idi.
Kalabalık içerisinde hasta bakıcı seslendi.

- Bir kişi bizimle ameliyathaneye gelebilir.

Herkes bir adım geri çekildi. En önde kaldım. Birisi fotoğraf makinesini uzattı. Kendimi asansörde buldum. İniyorduk ağır ağır, saniyeler ilerliyordu.
“Ben ameliyata giremem, kan tutar beni” dedim içimden. Sesli söylemek istemiyordum. Bir yandan da merak ediyordum. Boynumda fotoğraf makinesi, elinden tutuyordum annenin.
“Korkma, sakın heyecanlanma. Her şey çok kolay olacak ” gibi anlamsız teselli cümleleri çıktı ağzımdan. Sanki bir şeyler biliyor gibi.
Ameliyathanenin önündeydik. Doktorlar hazırlık yapıyorlardı. Bana da birisi ameliyat önlüklerinden uzatacak gibi geldi. Kendimi hazır hissetmeye çalışıyordum. Anneden daha heyecanlıydım. Bayılmama an ve an kalmıştı. Bir adım daha atsam ameliyathanenin içersindeydim. İnce bir çizgi vardı sanki önümde. Nasıl da gelmiştim buraya kadar. Gözümde her şey, geçen bir- iki saniye içinde canlandı. Ben içerdeydim ve doktor makas diyordu. Başım iyice dönmeye başladı. Anlımın nemlendiğini hissettiğim o an…

- Siz burada bekleyebilirsiniz. İçeri giremezsiniz, dedi hemşirelerden biri.

Nasıl da güzel bir cümle kurmuştu. Tansiyonum yavaş yavaş 7-12 sınırlarına geri gelmeye başladığını hissettim. Hemşire konuşmasına devam ediyordu.

- Ali Bey usta oldu fotoğraf çekimlerinde. Siz fotoğraf makinesini verin biz içeride bebeğin ilk görüntülerini alalım.
Merak etmeyin 15 dakika sonra bebek yanınızda olacak.
- Peki dedim usluca. Teşekkürler.

İtiraz edecek durumda değildim. Aksine sevinmiştim.
Kapılar kapandı. Tek başıma geçen 15 dakika. Nerelere kadar gittim beklerken.
Evlilikleri bebek haberiyle nasıl da yön değiştirmişti. Annen nasıl bir mutluluğa gebe kalmıştı.
Daha ceninken omuzlarına ne yükler yüklenmişti senin. Daha doğmadan bu sorumluluğu kaldırmayı başarmıştın. Kim bilir daha seni neler bekliyordu. Dünyaya ne güzellikler katacaktın. Kim bilir neler yaşatacaktın. Kim bilir neler yaşayacaktın. Senin haberini aldıklarında, evin bütün çatlaklarını sıvanmıştı annenle baban. Bütün duvarları maviye boyamışlardı. Temeli sallanmıştı bir kere. En ufak bir sarsıntıya dayanabilir miydi, o masmavi yuvanız bilmiyorum. Sorunları göz ardı etmek yeterlimiydi. Her şeyden önce ortak bir can vardı artık. O küçücük varlığınla karanlıklara bir ışık tutabilecek miydin? Şimdilik bütün sorunlara bir sünger çekilmişti.
Geçen 15 dakikadan sonra, hastane koridorlarının sessizliğini, açılan ameliyathane kapısı bozdu.

- Müjde bir oğlunuz oldu.

Hemşireyle beraber göründün. İlk kez görüyordum seni. Yukarda ki kuvözde gördüğüm bebeklerin aksine bembeyazdın. Yumuk yumuk ellerin, çekik gözlerin, simsiyah saçların vardı.
Hoş geldin, dedim kulağına. Umut yeniden doğmaktı. Tüm umutlarınla, mutluluklarınla hoş geldin bebek. Aç gözlerini artık korkma.
Oda ya çıktığımızda odanda kırmızı güller vardı. Çiçeklerin üstünde babandan iliştirilmiş bir not gözüme çarptı.

Notta “Biricik eşime” yazıyordu…
 
Toplam blog
: 106
: 1384
Kayıt tarihi
: 21.02.07
 
 

Bir yaz gecesi hatırasıyım. Haziran doğumluyum. Bilirler haziran doğumlular. Hele ki haziranın tam..