Hukuk devletinin bedeli

Hükümeti eleştirdiğiniz zaman, “darbeye zemin hazırlamış oluyorsunuz…”

Böyle bir mantığın Hukuk Devleti’nde yeri olamaz.

Dün akşamki haber bültenini okuyan sunucu son Ergenekon tutuklamalarının gerekçesini böyle açıklıyordu…

Cumhuriyet Mitingleri düzenlenmiştir…

Peki, niçin düzenlenmiştir?..

Darbeye zemin hazırlamak için…

Öyleyse geliniz Prof Türkan hanım…

Peki siz ne yapmışsınız?..

Bir üniversite rektörü olarak, sorumlu bir Türk aydını olarak Hükümet’i eleştirmişsiniz?..

Buyurun hapishaneye…

Siz Prof Erol Manisalı, siz ne yapmışsınız?..

Sizin suçunuz herkesten büyük… Siz, bu ülkenin gerçek düşmanını işaret etmişsiniz.

Siz, bu halka emperyalizmi anlatmaya çalışmışınız!..

Siz, bu ülkeyi parçalamak isteyenlerin yaratacağı tehlikeyi göstermişsiniz…

- Buyurun zindana!..

Tarih, nice yurtsever aydının zindanlara düşmek pahasına ülkelerini kahramanca savunduğu çok sayıda olaya tanıktır…

Ülkemiz de bugün, bir var olma ve yok olma mücadelesinin içinden geçmektedir. Gerçek bir iğneli fıçıdır içinden geçilen…

İğnelerin ucu, zaman zaman birilerine değecektir…

Dün ona değmiştir; bugün buna değecektir.

Özgürlüğün, hukuk devletinin ve cumhuriyetin diğer kazanımlarının bedeli ödenecektir… Bizler, sözünü ettiğimiz bu değerlere, karşılığında çok az şey ödeyerek kavuştuk. Belki de bu yüzden gerçek kıymetlerini yeteri kadar bilmiyoruz; algılamıyoruz…

Mustafa Kemal ve dava arkadaşlarının sürdürdükleri o amansız mücadelenin mirasına hiçbir şey ödemeden ortak olduk… Belki de içinde yaşanılan dönemin sancıları ve çekilen çileleri, işte bu bedelin gecikmiş ödemesi ile ilgilidir…

Ve belki de bizler, böylelikle bedelini ödediğimiz değerlerin kıymetini o zaman çok daha iyi anlayacağız… Ve hak edeceğiz!..

Demokrasi, bağımsızlık, hukuk devleti, aydınlanma düşüncesi ve laiklik…

Bütün bunları biz, yaşamımızın daha en başında, hazır bulduk ve onları maalesef biraz da hor kullandık…

Gerçek değerlerini, anlamlarını idrak edemedik.

Bu değerlerin öz ve esasını oluşturan kültür mirasının büyüklüğünü ve derinliğini yeteri ölçüde kavrayamadık.

Ve belki de bunun için yeteri kadar savunamadık onları…

Belki de onun için yenik düştük [şimdilik…]

Belki de… Bu yüzden yeteri kadar savunamadık vatanımızı…

Ve yine belki de, İstiklal Savaşımızın, bir Türk-Yunan savaşı olmayıp, bütün Dünya’nın mazlum milletlerine örnek, bir BAĞIMSIZLIK SAVAŞI olduğu gerçeğini anlayamadığımız için geliyor başımıza bütün bunlar…

Kim bilir?..