Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '15

 
Kategori
Siyaset
 

Hükümetin gücü halka mı parlamentoya mı dayansın?

Hükümetin gücü halka mı parlamentoya mı dayansın?
 

Osmanlı Devleti 1908’den itibaren parlamenter demokratik monarşi idi. 1925 yılından itibaren kağıt üzerinde meclis hükümeti sayılmakla beraber, fiilen Latin Amerika modelindekine benzer  ebedî/millî şeflik=başkanlık sistemi kuruldu. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk 4 yıl boyunca hem Ordu mensubu hem de Cumhurbaşkanı olarak görev yaptıktan sonra ordudan 1927’de emekli oldu.Vefatından sonra Milli Şef İsmet İnönü oldu…

50’lerde Adnan Menderes, 60’larda Süleyman Demirel, 80’lerde Turgut Özal ve hâlihazırda Recep Tayyip Erdoğan gibi karizmatik liderlerin devri, fiilen başkanlık sistemini andırır. Lider karizmasını kaybettiği zaman, meselâ 70’ler ve 90’larda, memleket kaosa sürüklenmiştir. 

Türkiye Cumhuriyeti “Kuvvetler Ayrılığı” prensibini kabul eden Parlamenter sistem ile yönetilmektedir.

Parlamenter sistemde hiçbir parti ekseriyeti elde edemezse sistem tıkanır. Koalisyon kurulur. Başbakan ile meclisin uyumlu çalışması zorlaşır. Hatta aylarca hükümet kurulamayabilir.

Parlamentolar, tarih boyunca yürütmeden bir şeyler kemirerek teşekkül etmiştir. Teknoloji, yürütmenin güçlü ve çabuk olmasını gerektirmiştir. Parlamentolar, eskiden kralların düştüğü hale düşmüştür. Birinci Cihan Harbi, parlamenter hükümet devrini kapatmış, icranın hızlı ve güçlü olduğu bir devri açmıştır.

Türkiye’nin yaşadığı tecrübeler ışığında mevcut Parlamenter sistemin dar bir elbise gibi bir yandan hızını yavaşlatan diğer yandan da aslında kabul edilen ve demokrasinin gerçekleşmesinin en önemli unsuru olan kuvvetler ayrılığını yürütme ve yasamanın fiilen tek kurum hakline dönüşmesi sebebiyle Başkanlık sitemi modelinin daha doğru karar olacağı ortaya çıkmıştır.

“Başkanlık sistemi sert kuvvetler ayrılığı sistemi olarak adlandırılmaktadır. Bu şekildeki adlandırmanın bazı sebepleri vardır. Birincisi başkanın parlamentonun içinden çıkmaması, halk tarafından seçilmesidir. İkincisi başkanın ve sekreterlerinin parlamento çalışmalarına etkin bir şekilde katılmalarının mümkün olmamasıdır. Üçüncüsü de yasama ve yürütme kuvvetlerinin kaynakları bakımından ve varlıklarını sürdürme bakımından birbirlerinden bağımsız olmasıdır. Bu yüzden başkanlık sistemi kuvvetler ayrılığı teorisini en iyi şekilde gerçekleştiren bir sistemdir. Başkanlık sistemi, sert bir kuvvetler ayrılığı sistemi olmasının yanı sıra, kuvvetlerin birbirini kontrol etmesine ve dengelemesine dayanan hükümet sistemidir.”

Türkiye’de sıkıntı Yasama ve Yürütmenin fiilen tek elde toplanmasıdır. Bu durum Parlamentoyu işlevsiz kılmaktadır.Özellikle muhalefet hiçbir biçimde etkin olamamaktadır.

Başkanlık sistemlerindeki uygulamalarda Amerikan modelinin Türkiye’ye daha uygun olacağı çoğunluk tarafından düşünülmektedir.

Bu modelle yasama ve yürütme arasındaki müdahaleler ortadan kalkar. Yani bir milletvekili eğer bakan olduysa, milletvekilliğini bırakıyor, sadece bakan oluyor. Kaldı ki, dışarıdan da rahatlıkla bakan atayabiliyorsunuz. Türkiye'deki sıkıntı buradan kaynaklanıyor

Bu sistem insan aklının bir eseri olarak ortaya konmuştur.  ABD Başkanlık sisteminde yasama ve yürütme organları kurumsal olarak birbirinden ayrı olsa da işlevsel olarak tam ayrılmamıştır. Yasama ve yürütme organları, yetkilerini belirli oranda paylaşırlar. Bu itibarla Parlamenter sistemde  sıklıkla yaşandığı tıkanıkla ıklar Başkanlık sisteminin yapısı gereğince sistemin tıkanması zordur…

Parlamenter sistemde ve yarı başkanlık sisteminde yürütme organının üyelerinin aynı zamanda yasama organı üyesi olmalarının önünde bir engel yoktur. Başkanlık sisteminde ise hem başkanın hem de sekreterlerinin eş zamanlı olarak yasama organında da görev almaları yasaktır. Bu sistemde milletvekilleri, bakan olamazlar.

Başkanlık sistemi istikrarı sağlamak, güçlü bir yönetim oluşturmak ve demokratik olmak bakımından diğer sistemlerden üstün görülmektedir.

Başkanlık sisteminde yürütmenin gücü, halka dayanır. Bu nedenle parlamenter sisteme göre çok daha demokratiktir. Dünyada demokrasinin gidişi başkanlık sistemine doğrudur.

Başkanlık sistemi tartışmasını politik malzeme olarak geçmişte olduğu gibi sırf mevcut karizmatik lider gündeme getirdi diye gerçeği saptırarak tartışmak ülkemize yarar sağlamaz.

Türkiye’de mevcut siyasi yelpazeye bakarak benimle aynı tarafta yer alan bir kişi Başkanlık seçimini kazanamaz diyerek karşı çıkışların olmasını sağlıklı bir tavır olarak görmek mümkün değildir…Menderes, Demirel, Türkeş, Özal ve Erdoğan’ın sırayla Başkanlık sistemini gündeme getirirken siyasetin sol tarafında yer alanların buna karşı çıkışı Başkan seçilememe kaygısından olduğu açıktır..

Gerçek olmayan korkularla hareket etmek yerine sağlıklı bir biçimde meseleyi ele almak daha doğru olacaktır.

Amerika modeli esas alınarak Türkiye’mizin tarihi ve siyasi tecrübesi ışığında kendine özgü sosyal şartları da göz önüne alınarak Başkanlık sitemi oluşturması yönetim aksaklıklarını en aza indirecektir.

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..