Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Hülya neden böyle… Hülya derdini söyle…

Hülya neden böyle… Hülya derdini söyle…
 

Doğanın, dolayısı ile de evrenin dengesinin bozulmasının sonuçları hakkında kendi gözlemlerimi yazmayı düşünüyordum kaç gündür ama parmaklarım isyan ediyorlar şu an bana, ille de Hülya’yı yazmak istiyorlar, fırsat bu fırsat!..

Hülya Avşar’dan saç baş yoldurtan sohbet!

Hülya işinin dışında hangi konuda yorum yapsa, yıllardır saçını başını yolan birinin parmaklarından da başka ne beklenir ki zaten!

Şımarık tavırlarından değil salt antipatik buluşum, eni konu ben de şımarık bir kadınımdır, sevildiğimi bildiğim kişilerin yanında zaman zaman mutluluğum taşkınlığa varır, kahkahalarım yedi mahalle balkonlarını dolanır, öp öp bitiremem sevdiklerimi, öyle ki şımarıklıktan zıp zıp zıpladığım olur…

Güzellik de değildir aramızdaki problem, Hülya güzeldir hakikaten, ama sandığı kadar değildir belki de!

Hah, işte, sanıyorum O’nun her şeyi her yerde istediğince söyleme hakkını kendinde buluşunun özü buradadır, belki de...

Bir Zuhal Olcay, örneğin, hem güzeldir, hem bir çok alanda başarılıdır, söyleyecek çok da sözü vardır, eminim, akıllılıksa kadında, akıllıdır da bence ama… Ukalalığına hiç tanıklık etmedim!

Hah!... Hülya’nın biraz da problemi bu!

Eğitim diyeceğim ama orada da kendi kendimi çürütürüm, öyle insanlar tanıdım ki ne engin ancak diplomaları fakir, öyle sığ insanlar tanıdım, diplomaları zengin…

Hülya önde olmak istiyor! Normal… Mesleği gereği… Yapısı gereği… Bazı insanlar severler önde olmayı yapıları gereği, yargılamıyorum, ben de onlardan biriyim, ne yalan söyleyeyim…

Hele hele ünlü ise insan, hem kendinde hak görür, hem de manşette kalma gibi bir kaygısı vardır, irtifa kaybetmemek adına, ki… Bu kaygı ister istemez biraz da samimiyetsizlik getirir…

Hele ki… Kendisiyle ilgili bazı kaygıları varsa kişinin, örneğin, ah bir de eğitim alsaydım gibi…

Ama güzelliğim… Ama aklım yeter de artar gibi savunmalarla bu ve benzerlerini yok etmeye çalışan ünlü sendromu mudur Hülya’nın üniversitelerde başını dikleştirerek vermiş olduğu beyanatlar, ki sonucunda günlerce medyanın konusu olmuştu bir zamanlar, o dönemin üniversitelilerinin de kafalarında yolunmadık saç bırakmamıştı!

Türk bayrağı baskılı balona ayak vurmuştu! Hakkında dava da açılmıştı!

Eğri oturup doğru konuşmak gerek, asla bilinçli yaptığını düşünmedim!

Program yaparken, neyi nerede söyleyeceğim diye düşünürken, biraz da kendine ve tüm Türkiye’nin kendisini sevdiğine olan güven ile, çocukça bir şımarıklıktı bence, balona vurmak!

O’nun yerinde olsam, ben de fark etmezdim muhtemelen, balonun üstündeki baskının…

Ama… Aldatılmayı savunmasını salt kendini güçlü göstermek adına, programına davet ettiği kişileri incitmesine program sunuculuğu adına, ya da bizler adına konuşmasına…

Kimse kusura bakmasın, bunlar bana yanlış… Bunlar bana haksız… Anlamsız geliyor!...

Kişisel çırpınışların, ünlü olmanın ardına sığınarak, mubah gösterilmesinin, yandaş aranmasının da karşısındayım!

Hülya örtünebilir de, özelidir, Hülya medya önünde örtünürse, işte o zaman özeli değildir!

Hülya program yapar, istediğini de çağırır, ya da çağır denildiğinde patrona da uyar, programlarda yanlı olmak medyaya yakışmaz!

Yanlı olan medyaya “satılık” diyorsak, Hülya’ya da desek yakışık alır mı?

Kadının kadına garezidir sanılmasın, aman yanlış anlaşılmasın, güzellikse yarış… Neyse.. Devamını getirmesem de olur!..

Gülgün Karaoğlu
Mayıs,29/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..