Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '11

 
Kategori
Tarih
 

Hürrem Sultan; nikah

Hürrem Sultan; nikah
 

KANUNİ VE HÜRREM


“Hürrem Sultan Katil Üvey Anne” bloğumun reytingi, Muhteşem Yüzyıl dizisi sayesinde son bir ayda arttı. Arada ilginç yorumlarda çoğaldı. Bazıları hakikaten eksik, yanlış ve basma kalıp bilgilerin dışına çıkmak istemeyen yorumlardı. Cahil kelimesini kullanmak istemiyorum. Bazılarını bu yüzden yayınlamadım. 

Üzüldüğüm konu tarihimize uzak olduğumuzu bir dizi sayesinde anladık. Okumadığımız, cahilliğimiz bir yana bilinen konularda bile bilgisizliğimizin ısrarını sürdürdük. Bloglarımdaki bilgiler kesinlikle zaten var olan, mevcut bilgilerdir. Birkaç kitap karıştıran bulur benim yazdıklarımı. Okumadığımız biliyoruz tamam da hiç değilse okuyup da kısa şekilde derleyene saygı da gösterilmeyince böyle bir giriş yapmak zorunda kaldım. 

Bu bloğu, bloğum da genelindeki konunun dışında , yazıda bahsedilmeyen ama bahsetmişim gibi acımasızca eleştiren bir arkadaşın yorumu sonucu yazmaya karar verdim. Sağolsun sayesinde günümüzün reyting konularından biri olan Hürrem Sultan ile ilgili bir yazı daha çıktı. 

“Hürrem Sultan; Katil Üvey Anne” bloğumu 2007 yılında yazmışım. Devamı niteliğinde olan “Hürrem Sultan; Oğullarının Sonu” bloğum pek fark edilmedi. Bunda Google’ın etkisi büyük tabi. “Hürrem Sultan” araması yapıldığında ilki çıkıyor. 

Yazının genelinde anlatılan konuya bakmayıp, bir iki kelimeye takılıp kalanlar vardı. Mesela; Hürrem’e “Katil” dememe kızmış bazıları. “Kimi öldürmüş ki! Nasıl Katil dermişim!” Osmanlı Padişahlarına olmadık yakıştırmaları yapan zihniyet, Damat İbrahim Paşa’yı, Şehzade Mustafa’yı kendi çıkarları için öldürten, öyle veya böyle bu işte başrol oynayan birine “katilliği” yakıştıramadı. Belki de dizide ki o masummuş, madurmuş gibi gösterilen haline kanmışlardır!! 

Kanuni’den sonra Osmanlı tahtına çıkan Hürrem’in oğullarından II. Selim’in ne kadar fetihçi(!) bir Padişah olduğunu anlatmaya çalışan bir yorumcu, yazımda geçen “Osmanlıyı duraklamaya soktu” yorumumdan , “II. Selim’in yükselme dönemi Padişahı olduğunu, babasından aldığı 14 küsür milyon sınırları, 15 milyon küsür kilometreye çıkardığını, herhalde bundan benim haberim olmadığını, bilgilerimi tekrar kontrol etmemi” söylemiş, sağolsun. 

Basma kalıp dediğim bu işte. Haksızlık etmeyelim tabi. Bir yönü ile doğru söylüyor. II. Selim, sarayda kadınlarla alemlere akarken, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Osmanlının o zamana kadar normalde Padişahların yapması gereken işleri üstlenmiş, sınırları genişletmiştir. 

Yükselme döneminde isimleri geçen II. Selim ve III. Murat, Osmanlıda duraklamanın temellerinin atıldığı dönemdir. Daha çok özel yaşamları ile öne çıkan Padişahlardır. Devlet işlerini bırakmışlar. O yüzden tarih kitaplarında onların dönemlerine Sokullu Mehmet Paşa’nın adı verilmiştir. Yükselme dönemi, Sokullu’nun ölümüyle bitirilir. Bazı tarihçiler duraklamanın temellerinin Kanuni döneminde atıldığını söyler ki, bazı alanlardaki belirtiler bu durumu onaylar. 

Gelelim bloğun asıl konusuna. Nikah meselesine. “Hürrem Sultan; Katil Üvey Anne” yazımda olmamasına rağmen bir yorumcu nikah ile ilgili bir konudan dolayı beni eleştirmiş. Yorumu okuyunca bu ne ya, ne alaka deyip tekrar yazıya baktım, böyle bir şey hiçbir yerde geçmiyor. Şaşırdım. Yazıda “Kanuni’nin birinci eşi, ikinci eşi” gibi bilgilerden, “Kanuni’nin tek nikahlı eşi olduğu, onunda Hürrem Sultan olduğu, diğerlerinin eşi olamadığı, nasıl yanlış bilgi verirmişim” şeklinde yorumda afalladım. Yuh dedim. Bu tam bir bilgisizlik, cahillik. 

Doğru, Kanuni’ni tek nikahlı eşi vardı. O da Hürrem Sultan idi. Ama Kanuni’nin nikahsız olup, Mahidevran, Gülfem ve adını şimdi hatırlamadığım birkaç eşi daha vardı. Onlarda eşleridir. EŞLERİ. Yatıp kalktığı, karı koca hayatı yaşadığı, bazılarından çocuk edindiği, hem de İslami koşullarda caiz olan çok eşli bir hayattan bahsediyoruz. Kanuni, Hürrem’e aşık olmasa, teamüllerin dışına çıkıp nikah yapmazdı. O zaman eşi demicek miydik yani! 

Osmanlı Padişahları Fatih Sultan Mehmet’e kadar hür kadınlar ile genelde nikah yaparak evlenmişler, Fatih’ten sonra nikah ile evlenme terk edilmiş, Saraydan Evlenme Geleneği (cariyeler ile) başlatılmıştır. Bu gelenekte nikah yapılmıyor idi. İstisnalar hariç. 

Fatih’in amacı kısaca merkeziyetçiliği, devletin ve Osmanlı Sülalesinin bekasını korumaktı. Padişahlar bu dönemden sonra Kadın Efendi-İkbal-Gözde-Peyk denilen cariyeler ile yaşamayı tercih ettiler. Arada nikah yapan bazı Padişahlarımız olmuştur. Mesela; 

-Fatih’in oğlu II. Bayezid, Karamanoğlu Nasuh Bey’in kızı Hüsnüşah ile, -Kanuni, cariye Hürrem sultan ile (kaynaklarda nikah kıyılan tek cariye diye geçer. Bazı yorumcular Osmanlı da tek nikah yapılan Hürrem’dir diye yanlış bir bilgiye sahipler ) -Genç Osman, Şeyhülislam Esad Efendi’nin kızı Akile Hanım ile, -Sultan İbrahim, Hümaşah İle (kesin olmamakla beraber cariye olabileceği söyleniyor), - Sultan Abdülmecid, Bezmiara Hanım ile nikah yapmışlardır. 

Benim de çoğu zaman anlamadığım, Padişahlarımızın bu kadar çok eşi olmasıdır. Hem de çoğunluğu nikahsız. Bu nasıl oluyor İslam buna izin veriyor mu? 

Evet, izin veriyor. Küçük bir araştırma ile bunun İslamda caiz olduğunu görüyoruz. Zaten böyle olmasa “İslam Halifesi” ünvanı taşıyan Osmanlı Padişahlarının bu işe gireceklerini sanmıyorum. İslamda normalde evlenmenin hür bir kadın ile olması gerekir. Hür kadınlar ile evlenmede nikah zorunludur. Bu şekilde evlenme de 4’e kadar izin verilmiş. En fazla 4 hür kadına nikah yapılabilir. Anladığım kadarı ile bu şekil evlenmede cariyelere izin yoktur. Tabi ki dinimiz tek eşliliği öneriyor. 4 kadınla evlenmenin şartları bir erkek için çok zor gözüküyor. 

Dinimiz aynı zamanda cariyeler ile evlenmeye müsamaha göstermiş. Hem de nikahsız. Çünkü cariyeler köledir. İslam da köle kadınlara nikah kıyılmıyor. Kıyılacaksa mutlaka azad edilmesi gerekli. Hürrem Sultan’ın bu statüde olduğu düşünülüyor. 

Cariyeler ile nikahsız evlenmede sayı sınırlaması da yok. İstenildiği kadar cariye eş yapılabiliyor. İslam hukukunda cariyeler ile yani köle kadınlar ile yukarda ki şekilde nikah yapılabildiği gibi, nikah yapmadan İSTİFRAŞ hakkını kullanarak, karı koca hayatı yaşamak mümkün görülüyor. Bu konuda İslam hukukunda, anladığım kadarı ile tam bir birlik yok sanki. 

Osmanlı Padişahları İSTİFRAŞ hakkını kullanarak, sayı olarak hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan istediği kadar cariyeyi eş olarak almışlardır. İstifraş hakkı; yardıma muhtaç köle kadınlar ile evlenme.Onlara her anlamda sahip çıkma diyebiliriz. 

İstifraş hakkı Kuranda Nisa (kadın) suresine dayandırılmış. Kuran mealine bakmanızı öneririm. Konu ile ilgili anlaşılmayan karanlık noktalar var. Bir bilene sormak lazım. Ben tam tatmin olmadım. 

Sürçü lisan ettiysek affola. 

 
Toplam blog
: 152
: 10713
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

TARİH ÖĞRETMENİ MEB DENİZLİ  AĞRI AFYON  ..