Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

Hüsn-ü Mübarek direnirken.../ Mısır nire, Türkiye nire?.../ ''3000'e Doğru''

Hüsn-ü Mübarek direnirken.../ Mısır nire, Türkiye nire?.../ ''3000'e Doğru''
 

''Başkanın gittiği gün!...'' Böylesine başlıklı bir yazının kaleme alınmasını, Mısır halkının daha ne kadar zaman bekleyeceği şimdilik bir muamma olarak karşımızda duruyor!.. Ancak Tunus'da yaşanan devrimci durumun Mısırda'da ne ölçüde kendini gösterebileceği de belirsizliğini koruyor... 

Mısır'da başlayan ve kimi Türkiyeli aydınlarca ''demokratik devrim'' olarak tanımlanan bu halk hareketinin öncüleri henüz belli olmasa da(!), Türkiye'nin de bu hareketden oldukça etkileneceği, bir ayrı gerçek!... Yararcı açıdan AKP ve önderinin ortadoğudaki imaj kazanım durumları bir yana, bu sıcak dalganın, önümüzdeki aylarda ülkede de önemli siyasi dalgalanmalara yol açabilme ve siyasi su terazisinde dengeleri değiştirebilme olasılığı da, bir ayrı gerçek!... 

Hillary Clinton en sonunda, "Mısır'da barışçıl ve düzenli dönüşüm için, ülke muhalefetinin, sivil toplumunun ve politik gruplarının en geniş ve temsil açısından en yeterli yetkilileriyle hükümet arasında acilen ve ciddi müzakereler yapılması konusunda uyarıyorum" demişti!... 

Ve en son demeçlerinden birinde, Başkan Hüsn- ü Mübarek de, ''yeterince cumhurbaşkanlığı yaptığını ve iktidarı şimdi bırakmak istediğini, ama ülkesini kaosun sarmasından korktuğundan bunu yapamadığını'' belirtmiş ve ardından devam etmiş: ''Benden sonra Müslüman Kardeşler iktidara gelir!..."  

Yani ABD'ye sözümona bir ikaz ışığı da yakmış!...ABD'nin artık onla çalışmak istemediğini anlamamış!... Zaten bundan önceki varolan parlamentoda bildiğimiz kadarıyla zaten son otuz yıldır ciddi bir muhalefet örgütleyen bu örgütün dolaylı seçilmiş onlarca milletvekili vardı!... Bu son seçimlerde muhalefetin hepsi, katakulle içinde sistem dışında bırakıldı!... Bu da iç dinamiğin önemli sıkıntısı olarak Tahrir'de dolaylı ya da yada dolaysız bir şekilde tepkisel yerini gösterdi... 

Ve zaten, son seçimlerde de kendini gösteren, Mısır da başını ağırlıklı olarak ''Müslüman Kardeşler'' in çektiği muhalefetin derin ve sancılı bir süreci var... Ve de Türkiyedeki muhalefete hiç mi hiç benzemeyen kendine has bir niteliği, meziyeti ve marifeti var!... Ve Seyyid Kutup' un katılımıyla evrilen, geleneksel ve felsefi derinliği olan, ayakları yere basan ve biraz da bizim Fethullahçıları andıran, ama onlardan çok daha nitelikli, İslami bir muhalefet!... 

Şimdi, Tunus'dan başlayarak bu devrimci sürece de bir göz atalım: 

1987 yılında Tunus'un diktatörü Habib Burgiba' nın yerine getirilen, Amerikancı başkan, ''President Bin Ali'', 1960 lı yıllarda, Birleşik Devletler'in bir istihbarat okulu olan, ''The Senior Intellegence School at Fort Holabird' de eğitilmişti... Marifetli bir ajandı... Ülkede hızla yükseldi... Ve Burgiba zamanında Tunus'un Ulusal güvenlik Birimi'nin başındaydı!... Sonra İçişleri bakanıydı... Ve de Burgiba, iktidardan gitmeden beş hafta önce onu başbakanlığa getirmişti!. Sözümona Burgiba'yı devirip başa geçti... 

Bu yönetimsel değişikliğin ilk eylemi ülkeye bir şekilde liberalleşmeyi getirirken, ekonomide de ciddi reforların uygulanmasını beraberinde getiriyordu!... (Bizim son on yılımıza ne kadar da benziyor...) Ve Nisan 1989 daki ilk seçimlerde, Zeynel Abidin Bin Ali'nin Anayasal Demokratik İttifak adını alan partisinin kazandığı büyük bir zaferle sonuçlanıyordu. (Bu durum da, bir tesadüf olsa, ne kadar bize benziyor!...) 

Ülkesini kadife bir eldiven içinde sakladığı çelik bir yumrukla yöneten bu President- Diktatör, büyük projeler dahilinde, artık misyonu dolduğu için, halk desteğinde tasfiye edildi!... Yaptığı dünyalıkla birlikte, artık Cidde'de, bundan sonraki yaşamını ne şekilde sürdürebileceğinin planlarını yapmakta!... O da Mısır'daki kardeşi gibi siyaha boyatılmış saçlarıyla, yaşı seksene merdiven dayamış vaziyette!.. Yani sonbaharını yaşıyor... 

Bugün Tunus'da nitelikli bir muhalefetin de içinde olduğu geçici , bir ''Ulusal Birlik Hükümeti'' var. Halkın ayaklanmasını ortaya çıkaran koşullar da, sanki ülkede devrimci bir durum var izlenimini de yaratıyor!.. Ama kimin öncülüğünde?.. Hangi sınıflar bu devrimlere öncülük edecek ve ağırlıklı bir katkı sunacak?.. Bu bizce belli değil!... 

Şimdilik Tunus'lular ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmeye, kendi iç güçlerince ve güçleri yettiğince çalışıyorlar... Ve, ''Her görüşten Tunusluların sesini duyurmak için editoryal çizgiye el koyduk' diyen ve çok uzun yıllar sonra ilk kez duygularını açıklayabilen bir basınları da var!... Bakalım, ikinci dil olarak Fransızca'nın öğretildiği(!) bu ülkede, ülke elitlerinin yaşadığı Tunusun sayfiyesi Kartaca'da, yaşamsal durumlarda ne gibi değişiklikler olacak?... 

Yasemin Devrimi 'nin bölgedeki ilk yayılma belirtileri bölgenin en büyük devleti olan Mısır'da görüldü ve halkın tepkileri kısa zamanda ilk meyvesini vererek, Mısır hükümetinin isifasıyla önemli bir aşama kaydetti... 

BBC, Bu gelişmeler ışığında, Mısır'ı bekleyen üç olası senaryoyu gündeme getirip şöyle sıralıyordu: 

1- Mübarek görevi bırakır. 

2- Mübarek çekilmez, ordu ve polis zor kullanarak gösterileri bastırır. 

3- Mübarek aşama olaraklı çekilmeyi kabul eder ve muhalefet bu süreç de hükümete dahil olur... 

Washington "İktidar değişikliğinini hemen başlatılıp, demokrasiye düzenli geçiş'' den söz ederken, Hüsnü Mubarek'de, Eylül ayında yapılan seçimlerde aday olmayacağını açıklıyarak üçüncü olasılığı öne çıkarıyor, zaman kazanmaya çalışıyordu... Ancak idrak edemediği ya da anlamak istemediği tek şey, ''dönülmez akşamın ufkunda'' olduğuydu!... 

Ancak, Mısır'daki protestocular, Başkan Hüsnü Mübarek'i devirmeye inat ve ısrarla kararlı olduklarını gösteriyorlar!.... Gene bu sürecin nasıl işleyeceği, Hüsnü Mübarek kıliğinin ve rejiminin yerine neyin ikame edileceği şimdilik belirsizliğini koruyor!... Halk üzerinde büyük bir saygınlığı olan Müslüman Kardeşler Örgütü 'nün, adil ve demokratik bir seçimle ülkede nereye gelebileceği de ayrı bir inceleme konusu... ABD'nin bu konudaki yaklaşımı da... 

2009 tahminlerine göre Mısır'ın nüfusunun yalnızca %7 Kıpti ve Yunanlılardan oluşuyor!... Geri kalan nüfus Mısırlı... Ancak, 77. 42 milyon nüfusun bildiğimiz kadarıyla 10 milyonu hristiyan!... Kıpti olarak tanımlanan hristiyan halkın dinsel öncüleri, bu süreçde müslümanlarla birlikte hareket ettiklerini her şekilde göstermeye çalışıyorlar... Müslüman bir ülkede bu denli yoğun hristiyan nüfus da, her açıdan demokratik bir süreç de bir taraf olarak önemlilik arz ediyor!... 

Mübarek'in işi bize göre bitmiştir!... Ancak ülke ekonomisinde önemli bir yeri ve tabanı olan ABD yanlısı bir ordunun, eski hava generali mareşal- başkan'larının apar topar gitmesine de, anlaşılan gönülleri razı değildir!... Bir de artık ceberrut bir polis devleti haline gelmiş, sistemden yıllarca beslenen, bürokrasiyle sarmallanmış, sömürgen bir ucube aygıta dönüşmüş bir yapının ve de Mübarek'in başında olduğu bir yapının da, kansız bir şekilde iktidarı terk etmek istemesi, normal devrimci koşullarda pek de mümkün görünmemektedir!... Zaten bu halk hareketinde olayların çok daha kanlı bir şekilde tırmanmasını engelleyen tek önemli güç olan ordunun halka karşı şimdilik olumlu görünen tutumudur... Şüphesiz ''Müslüman Kardeşler'in de basiretli, deneyimli, duyarlı politik olgunluğu!... 

Tunus'a göre çok farklı ve büyük ve stratejik bir ülkede yaşayan Mısır halkının işi de kolay değildir... Dünyayı yöneten finans oligarşinin, Mısır'ı istediği gibi ama demokratik bir biçimde dizayn etmeye çalışacağı ve herhangi bir belirsizliğe terk etmeyeceği de, beklenen bir başka durumdur!... 

Bu yeni yüzyıl, örnegin; Afrika'da Kahire, Balkanlar'da İstanbul'un başkent olmaya soyundurulduğu, ulus devletlerden kademe kademe vazgeçilip, doğudan gelebilecek büyük heyulaya karşı yepyeni federatif yapıların yer alacağı bir farklı yüzyıldır... 

3. şubat. 2011/ Tarabya,  

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..