Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '07

 
Kategori
Müzik
 

Hüznün Soluğu: Hümeyra

Hüznün Soluğu: Hümeyra
 

Tam olarak başlangıcını bilemesem de sanırım onu sevmeye başladığımda, fakültenin ilk senesindeydim. O, “Yaş 35; yolun yarısı eder” derken, ben daha bahsettiği yaşın yarısını henüz geçmiştim. 35 yaşında olmak nasıl bir şey bilemesem de, o yaşlara gelmekten ürktüğümü anımsıyorum.

Aynı, onun 45’liklere kapak çizen bir grafikerken, tesadüfen keşfedilmesi gibi, ben de bir arkadaşımın yönlendirmesiyle, müzik konusundaki yeteneğimi fark ettim ve gitar çalmayı öğrenmeye başladım. Aradan bir zaman geçtikten sonra Hümeyra’nın birkaç parçasını çalmaya, bir çoğunu da söylemeye başlamıştım.

Onun sesindeki hüzün, hep bana yakın geliyordu. O yaşta, neden bu kadar hüznü seviyordum; onu da tam kestiremiyorum. “Ya her şeyim, ya hiçim…Sorma dünyam ne biçim…Bir kördüğüm ki içim; çözdükçe dolanıyor” u söylerken, yaşamım henüz bir kördüğüme dönmemişti. “Sessiz bir gemiye binip de seferden dönmemek” de çok uzaktı bana… Daha “Bodrum’da” bile olamamıştım…

İlerleyen zamanla birlikte Şehir Tiyatroları’nda sahneye çıkmaya başladığında, müzik kariyerinde de oldukça ilerlemişti. Bu özelliğini , ben de tiyatro kulübüne katıldığımda öğrenmiştim. O zamanlar, “Yaşamaya dair” hiçbir fikrim yoktu. Başarılı oyunlarıyla da , sahnede de var olduğunu kanıtlamıştı Hümeyra… Onu daha sonraları sinemadaki başarılarıyla, evlilikleriyle ve son olarak da “İfo Teyze” olarak gördük. Avrupa Yakası’nda yakaladığı popülerliği “İkinci doğuşu” olarak nitelendiriyordu kendisi. Sadece belli bir yaşın üzerinde değil, genç yaşlardan da bir çok hayran edindi kendine böylelikle.

Ama gene de benim için o, gene eski Hümeyra idi. Ben, ondaki hüznü sevdim. “Hırçın , Paramparça” olduğum dönemlerde, “Beyhude” bir şekilde “Perişan” hissettiğimde, “Bu Dünyada Bir De Benim Yüreğim Var!” diye isyan ettiğimde , hatta “Debelenip dururken” ya da “Tutsana Ellerimden” diye haykırdığımda…

Saçlarımda “Mevsimsiz Çiçekler”in açmaya başladığı şu dönemlerde, onu ve şarkılarını eskisinden de fazla duyumsuyorum.

Yüzündeki çizgiler, yılların izleri mi?

Yoksa geçmiş aşkların, sitemli sözleri mi?

Yanaklarına dolan, ışıksız gölgeler mi?

İçlerinden süzülen gözyaşından seller mi?

Alnındaki satırlar, bir gün yazmak için mi?

Yoksa, boş bırakılan bir akıl defteri mi?

Saçlarındaki kırlar, yaşlandığın için mi?

Yoksa, birden boy veren , mevsimsiz çiçekler mi?

Hümeyra ile karşılıklı, onun şarkılarını söyleyebilmeyi gerçekten de çok isterdim.Hala da istiyorum. Kim bilir, belki bu hayalim de bir gün gelir gerçek olur.

Ben, o gün gelene kadar, gene “ Benim Şarkılarım” ı söylemeye devam edeceğim.

 
Toplam blog
: 78
: 1658
Kayıt tarihi
: 04.10.06
 
 

30 yıldır Antalya'da yaşıyorum. Akdeniz Üniv. Tıp Fakültesi mezunuyum. "Tıbbiyeden her şey çıkar, ar..