Huzur ve mutluluk üzerine

Hayatta istediğimiz bazı şeyler vardır.

Genelde isteklerimiz hem huzurlu  hem mutlu olmamız içindir.

Ama dünyada bizi bu kavramlardan uzaklaştıracak o kadar olaylar oluyor, anlatmakla bitmez.

İş de bakın bir de başımıza Omikron variantı çeıktı.

Hasta ediyor ama öldürmüyor diyorlar, ama aşı sayılarını arttırıyorlar.

Bu variantda boğaz ağrısı ön planda imiş. Hastalar genelde doktora boğaz ağrısı nedeni ile gidiyorlarmış. Daha sonra burun tıkanıklığı, kuru öksürük, vücutta ağrı oluyormuş.

Aslında bugün Huzur ve mutluluk üzerine yazmak istemiştim.

Bu iki kavramı birbiri ile karıştırırız. Oysa aynı şey değillerdir. Ama ilişkilidir. Mesela Pazar sabahı saat 9 da elinde megafonla bir şeyler satmak için mahalleye gelen satıcı önce huzurumuzu bozar, sonra da mutluluğumuzu.

Mutluluk yaşadığımız o andır aslında, bitebilir, bir süre sonra. Bunun uzun süreli olması durumunda huzurdan bahsedilebilinir.  

Munir Nurettin Şelçuk’un bir eseri vardır. Bir şarkıda geçiyor ya “bir tatlı huzur almaya geldim Kalamıştan” diye.

Şair burada mutluluk kullanmamıştır. Çünkü kastedilen büyük ihtimalle uzun süreli bir mutluluktur.

Hafta sonu sevdiğimiz insanlarla, birlikte güzel mekânlarda kahvaltı yapmak bizi mutlu eder. Bunun bir anlamı olursa, huzur oluyor.

Evde anne baba arasında sorun olması durumunda da “evde huzur yok” denilir. Aslında uzun süreden beri mutluluğun olmadığı anlamındadır.      

Size şöyle bir soru sorulabilir. Kendinizi her zaman mutlu hissediyor musunuz? diye. Ama burada mutluluk yerine huzur kelimesini koyamazsınız.  

Ama kendimize çoğu zaman sorduğumuz sorular vardır. Neden mutsuzum? Neden hep ben mutsuz oluyorum? Mutlu olmak için ne yapmalıyım? Bu sorularla insanlar mutlu olmaya çalışırlar, ama her zaman başarılı oldukları söylenemez. Mesela bir aile düşünün, çiftlerden biri mutsuz, ya da öyle hissediyor. Bu çifti istediğiniz tatile götürün, istediği her şeyi alın yine mutlu edemeyebilirsiniz. Sonra bu mutsuz çifte, diğer çift “senin için her şeyi yaptım, saçımı süpürge yaptım” der. Ama sonuç değişmez, mutsuz çift yine mutsuzdur, ve o evlilik arada çocuklar olsa da olmasa da, araya ailenin büyük girse de girmese de ayrılığa kadar gidebilir.    

Olay hala karışık gibi duruyor.

Tam berraklaşmadı gibi geliyor kafamızda.