Hz. Mevlana anılıyor

Orta Anadolu'muzun büyük ve güzel kentlerinden biri olan Konya ili, Mevlana Haftasını hazırlanıyor." Yine gel , yine, gel, Ne olursan ol yine gel ! kafir, Meccusi, Putperest olsan da yine gel, bizim dergahımız umutsuzluk kapısı değildir, yüz bin kere tövbeni bozmuş olsan bile gelgel yine gel.. "diyen Hz.Mevlana her yıl olduğu gibi bu yılda yine Konya'da anılacaktır.Hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Bu yıl Mevlana'nın aramızdan ayrılışının 736. yılı için anma hazırlıkları yoğun bir şekilde yapılıyor. Etkinlikler 17 Aralık günü başlıyor. Şeb-i Arus ( düğün gecesi, vuslat gecesi) anlamındadır. Bu anlayış içinde Mevlana törenleri düzenleniyor.

Oteller şimdiden konuklarını yurtdışından geleccek olan turistlri ağırlamaya hazırlanıyor. Basından aldığımız haberlere göre 12, 15. ve 16 Aralık günleri tüm oteller dolmuş durumdadır. Yaklaşık bu hafta içinde 50 bin turistin Konya'ya geleceği hesaplanıyor.

Hafta içinde Selçuk Üniversitesi, Süleyman Demirel Kültür Merkezi ve yine Mevlana Kültür Merkezi hafta boyunca birçok etkinlikler, konferanslar tertip edeceklerdir. Sadece Selçuk Üniversitesi'nin hazırlayacağı sanat ve kültür bağlamında 20 serginin olduğunu basından öğreniyoruz.

Anadolu'nun Türkleşmesi ve bir İslam ülkesi haline gelmesine hazırlayan, fikir ve yaşayışı ile insanlığı aydınlatmada bu üç büyük değerli insanın emekleri, çabaları olmuştur. Konya ve çevresinde Celaleddin -i Rumi Hz. Mevlana, Eskişehir ve çevresinde Yunus Emre, Kırşehir ve çevresinde Hacı Bekttaş-ı Veli hazretleri...

Hz.Mevlana, 1207 tarihinde Belh'te doğdu. Büyük bir ilim adamı olan Babası Bahaeddin Veled ile çeşitli ülkeleri dolaşarak Anadolu'ya geldi. Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykübat'tan büyük iltifatlar gördü. Babasının ölümünden sonra yine büyük alim olan Şemseddin Muhammed Tebriz'i 'den ilham aldı. Hz, Mevlana fikir ve büyük bir hayat düşüncesini geride bırakarak 1273 yılında vefat etti. Bu büyük insan sonsuz bir ilahi aşk ile dolu idi. İnancı ve felsefesi Anadolu'dan bütün dünyaya yayıldı. Dünyaca tanındı.

Mevlana bir sanatçı ve düşünürdü. Şemsi Tebrizi'yi tanımadan önce kendini sanata ve özellikle şiire vermişti.ŞemsiTebrizi tanıdıktan sonra kalemini kırmıştı. Şöyle diyordu Mevlana: "Utarid bir deftere düşkündüm, Ediplerin, hepsinin üstünde yerim vardı, Sakin'in bir levhayı andıran yüzünü görünce çıldırdım. Kalemimi kırdım." Buradaki "kalemi kırmak" temamen mecaz anlamındadır. O yine yazdı, zira büyük fikirler ve düşünceler güzel sözlerle söylenir.Şiiri ve sanatı amaç edindi. Araştırmacı yazarlara göre Hazreti Mevlana 26 bin beyit yazdığını söylerler. Hz. Mevlana bir mutasavvıftı. mistik bir düşünce yapısına sahipti.Bütün dünyayı, evreni kucaklayan bir düşüncenin sahibi idi. Tek kelimeyle evrenseldi.

Mevlevi ayınlerinde sema vardır. Sema: ruhla beden arasındaki münasebetin ürünüdür. Daha doğrusu Allah'a yaklaşma eğlemidir. Mevlana çağının büyük birTürk düşünürü ve şairidir..Onun için ölüm yeniden bir doğuştur, kendi değimiyle ölüm bir Şeb-i arustur. Yani ölüm gecesidir, vuslata ermedir. Ölüm konusunda bir sözünde şöyle diyordu: Vefatımızdan sonra bizim türbemizi yerde aramayınız. Bizim mezarımız arif kişilerin gönlündedir" diyordu...

Evrensel bir insani görüşe sahip olan Hz. Mevlana'yı bizde vefatının 736. yılında saygıyla ve rahmetle anıyor ve sözümü yine onun güzel sözlerinden biriyle bağlamak istiyorum:

SEVGİDE GÜNEŞ GİBİ OL

DOSTLUK VE KARDEŞLİKTE

AKARSU GİBİ OL,

HATALARI ÖRTMEDE GECE GİBİ OL,

TEVAZUDA TOPRAK GİBİ OL,

HER NE OLURSAN OL,

YA OLDUĞUN GİBİ OL,

YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL.

Hz. MEVLANA.