Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '14

 
Kategori
Öykü
 

İçimde gittikçe büyüyen anılar yumağı....(Bölüm 1)

İçimde gittikçe büyüyen  anılar yumağı....(Bölüm 1)
 

O Sabah Ayşe uyandığında bir süre yataktan kalkmak istemedi. Geceyi çok kötü geçirmiş, doğru dürüst uyuyamamıştı. Zaten son günlerde uykuları iyice azalmıştı. Yatakta uzun uzun yatmak istiyordu bugün. Dışarsı soğuk,yataktan çıkarsam sobayı yakmam gerekecek,odunum da bitti. ne yakacağım diye düşündü.

Odasının tek penceresinden içeri sızan zayıf ışığa takıldı gözü. Gene kapalı bir hava , güneşi görmüyoruz son günlerde diye mırıldandı yattığı yerde.Hoş hava güneşli de olsa bu bodrum katındaki oda fazla ışık almıyordu.

Bu Kente geleli neredeyse bir sene olacaktı. Ailesi ile yaşadığı şehirden uzak bu ücra kentteki üniversiteyi tutturabilmişti ancak. Aslında  zeki, kızdı. Eğer iyi bir lise eğitimi alma imkanı olsaydı, bir de dışardan kurs görseydi çok daha iyi bir okulu kazanabilirdi. Demek ki kaderi bu şehirde yazılacaktı.

Bir yıl içinde başına gelenleri düşündü birden.Okula başladığı ilk günleri,ilk edindiği arkadaşlarını ve Zeki'yi anımsadı birden. Zeki'yi ve onun güzel gözlerini anımsayınca içine bir kor düştü. Elini karnına götürdü farkında olmadan.Zeki'den bir büyük anı vardı içinde. Her gün büyüyen ve günü gelince çıkmak için bekleyen bir kocaman anılar yumağı.

İlk günlerde saklamakta zorlanmadığı,ama gün geçtikçe bellli olmaya başlayan, sürekli kilo aldım ben diye arkadaşlarını kandırmasına sebep olan bir koca anı.

Sırf o karnındaki anılar yumağı  yüzünden neredeyse 7 aydır ailesini görmemişti. Karnı büyümeye başlayınca derslerini, sınavlarını bahane ederek gitmemişti memleketine. Hoş gitmemesi.yol parasından kurtulduğunu düşünen babasını mutlu etmişti ama ya anası. Arasıra telefon ettiğinde anasının acı sesini duyunca içi burkuluyordu özlemden. Biliyordu ki anası da ahizenin öbür ucunda ağlıyordu.

Ne kadar özledim anamı, kardeşimi diye düşündü. Hele şu zor günlerde ne kadar ihtiyacı vardı onlara. Ah yanında olsalardı da keşke anası onu azarlasaydı,kızsaydı .

Nereden bilebilirdi aşkın, sevdanın bu kadar zor bir sonucu olacağını. insan sevdiği için cezalandırılırmıydı.Karnında gün geçtikçe büyüyen varlığı aslında ceza gibi de düşünemiyordu. Belki toplum o canlıyı bir kötülük meyvesi olarak görebilirdi ama Ayşe onu sevdasının , aşkının bir belirtisi , geçmiş güzel günlerinin bir anılar yumağı gibi düşünüyordu.

İşte tam da bu sebepten onun içinde yaşayıp , gelişmesine izin vermişti. Hoş ne yapabilirdi kısıtlı öğrenci bütçesi ile doktora gidecek ve bu olayı sonlandıracak imkanı yoktu ki.

Zeki ile çok sevmişlerdi birbirlerini. Yoksa sadece o mu sevmişti Zeki'yi. Eğer delikanlı onu  sevseydi , hamile olduğunu söyleyince kaçar gibi gidermiydi yanından.O gün kaçmişti delikanlı ve bir daha da aramamıştı Ayşe'yi.

Bir yandan o da haklı diye düşündü. 19 yaşında Üniversite 1. sınıfta bir delikanlı nasıl bu mesuliyeti yüklenebilirdi. Onlar sadece birbirlerini sevmişler ve hormonlarının da etkisi ile sevda denizinde boğulmuşlardı. Neticede zarar görecek olan gene Ayşe idi.

Annem, babam, ailem , duysa neler düşünürler hakkımda diye mırıldandı gene. Hele okuldaki hocaları, arkadaşları ne söylerlerdi.Bugün günlük gazetelerden birinde ünlü dizi oyuncularından birinin hamile olduğunu ve evlenmeyi de düşünmediğini okumuştu. O da kadın , ben de aramızda ne fark var. Eğer maddi imkanlar ise fark bir kaç yıl sonra  ben de meslek sahibi olacağım, sadece imkanları yetersiz diye niçin insanlar farklı tepkilerle karşılaşıyorlardı.

Öykümüzün sonraki bölümünde buluşalım.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..