Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '22

 
Kategori
Genel Sağlık
 

İçimizdeki şifa, homeopati

Kadının iyileştirici gücüne inanan, mesleğini aşkla yapan Nişantaşı Rumeli 70 Eczanesi'nin sahibi eczacı, homeopat, aromaterapist Ezgi Nevçehan, homeopati mucizesini bizlerle paylaştı.

- Bitkilerle olan deneyiminizi anlatır mısınız?

Çocukluğumda çok şehir dolayısıyla çok okul değiştirmiş ve bu sayede çeşitli coğrafyalara dair renkli bir insan kültürüyle büyümüş biriyim.Belki de bu sayede insanlarla hızlı iletişim kurabilme, olayları hızlı analiz edebilme yetisi kazanabildim.Çocukluğumdan beri ilaç içmeyi sevmem. Babama, ‘ilaçsız iyileşmenin bir yolu olmalı’ diyordum ve ilaç içmemek için her yolu deniyordum. Kaçtığınız her neyse yaşam sizi hep onunla kavuşturur ki aslında kaçmayı bırakın diye… Misal ben kendimi Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde buluverdim.

Tam 22 yıldır serbest eczacılık yapıyorum.Geçen bu sürede mesleki yaklaşımım, mesleğimin ilk gününden bu güne ilaçsız iyi olma, kaliteli ve sağlıklı yaşamın doğadan gelen ve kadim bilgilerle harmanlanmış sırlarını danışmanlarımla paylaşmaktı. Bu uğurda hastalıkların kök nedenleri üzerine, geniş bir yelpazede çeşitli eğitimler aldım ve almaya da devam ediyorum.

- Homeopati ile yolunuz nasıl kesişti?

Niyet ve emek güçlü olunca yaşamda arkanıza güzel esintiler veriyor ki, gitmek istediğiniz yere kolaylıkla varabilesiniz. Hocam onkolog ve bütünsel tıp uzmanlığının Türkiye’deki en büyük savunucu ve eğitmeni Murat Baş, beni homeopati ile tanıştırıp bu konuda eğitimler almam için destekledi. Sürecin sonunda kendimi Hindistan’ın kadim topraklarında ve Londra’daki eğitim sıralarında buluverdim. Şimdi anlıyorum ki ,çocukluğun saf ve içsel biliş haliyle ilaçsız iyileşmek mümkün diye tutturmamın altında aslında doğanın bilgeliğine olan inancım yatmaktaymış.Ben eczacıyım ama evimde bir ecza dolabım yoktur, ağrı kesici de yoktur. Tatillerde yanıma homeopatik kitimden başka hiçbir şey almam buna gerek de duymam.

- Homeopati nedir, kimlere uygulanabilir? 

‘Benzer, benzeri iyileştirir' ilkesine dayanan homeopati yöntemi yaklaşık 200 yıl önce geliştirilmiş ve bugüne kadar uygulanmaya devam tamamlayıcı bir tedavi yöntemi. Günümüzde de birçok ülkede başarı bir şekilde uygulanıyor. Homeopati özünde bir enerji tedavisi. Bedene ihtiyacı olduğu türde enerji yükleyerek onun iyileşme kapasitesini arttırır ve genişletir, kişi sahip olduğu bütün hastalıkları iyileştirecek güce kavuşur. Çok düşük dozda verilen homeopatik ilaçlar yani remediler ile hastaya herhangi bir zarar vermeden onu tamamen doğal yollar ile iyileştirmek bir homeopatın edindiği amaç Bu yüzden lütfen bu tedavi yöntemini tercih edecekseniz, homeopatınızın uzman olmasına dikkat edin. 

'Hasta vardır, hastalık yoktur' düşüncesi ile uygulanan homeopati tedavisinde hastaya verilen remedi tek dozdur ve kişinin karakterine, yapısına uygun olmalı. Öyle ki, hastaya remedinin doğru bir şekilde verilebilmesi içinde homeopatın hastaya dair her bilgiyi en ayrıntısına kadar bilmesi gerekiyor. Çünkü remedi seçimi hastalığın patolojisine göre değil, hastanın kişisel bulgularına, semptomlarına, hayata bakışına, verdiği tepkilere, içinde bulunduğu duruma göre yani hastayı yaşadığı ortamla ve benliğiyle bir bütün olarak ele alıp tedaviye giden yolda yepyeni bir pencere açmakla başlıyor. Çünkü homeopati hastalığa değil, hastaya odaklanır. Ve işin en güzel yanı bu tedavi şeklinden herkes faydalanabilir. 

Homeopati bulguları bütüncül ele aldığı için anne karnından itibaren her yaş ve dönemde kullanılabilir. Yeter ki, hasta içinde iyileşme inancını taşısın. Çünkü iyileşmeyi istemek, iyileşmenin yarısı. Size daha güzel bir şey söyleyeyim, homeopatinin yaygınlaşması ile kullanım alanlarının kesinleşmesi ve artması da doğru orantılı olarak gelişmektedir. Yan etkilerinin yok denebilecek kadar az oluşu, özellikle kısıtlamanın olduğu gebelik, yeni doğan, yaşlılık, organ yetmezliği gibi durum yaşayan, bedeni daha hassas kişiler bile homeopatiyi güvenli bir şekilde kullanabilir, uzman bir homeopattan destek alabilir.

- Homeopati, hangi hastalıkların tedavisi için kullanılıyor?

Aynı homeopatik ilacın farklı sistemler üzerinde etkin olabilme özelliğinden yararlanılarak yapılan duyarlı ve doğru bir seçim, hastayı hem bir kaç ilacı birden kullanarak ilaç etkileşimi ve yan etki yaşamak, hem de maddi olarak gereksiz yük altına girmekten kurtarabilir. Özellikle dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, kronik astım, solunum sistemi ve gastrointestinal sistemde yaygın olarak görülen gastrit, reflü; gebelik, doğum ve doğum sonrasında görülen şikayetlerde, çocuklarda, bebeklerde, idrar kaçırma, parmak emme gibi sorunlarda kullanılan bir tedavi yöntemi olmuştur.

Aynı zamanda günlük hayatta bir ağrı kesici bir kas gevşetici ilaç kullanıp, sorunun temelini çözmeden anlık rahatlama sağladığımız karın, sırt ağrıları, kas spazmları, baş dönmesi, çok sık idrara çıkmak, hipertansiyon, hemoroid, uyku sorunları, cinsel problemler, varisler, vajinal kanamalar ve akıntıların tedavisinde de güvenilir bir şekilde kullanılmaktadır. Bilirsiniz, bizim için bebekler pamuklara sarıp sarmaladığımız kıymetlilerimiz, onlara hiçbir şekilde zarar gelsin istemeyiz. Homeopati bebeklerde çok sık görülen; kolik ağrısı, diyare, uyku sorunları, diş çıkarma ataklarının tedavisinde de güvenli bir şekilde kullanılmaktadır.

Daha burada bahsetsem sayfalar dolusu yazmamız gerekecek birçok hastalığın tedavisini homeopati ile yapabilmekteyiz. Toparlayacak olursak; homeopati şu an modern tıbbın tedavi ettiği tüm hastalıkların tedavisinde güvenle kullanılabilir. Modern tıp hastalık tablosundaki belirtilerin tümüne hastalık adını koyarken, homeoapti bu belirtileri bir bütünde ele alır, ve her bireyi kendi yaşam gücü çerçevesinden değerlendirir. Hastalığın başka bir boyutta olduğunu savunur. Akut ve kronik olarak teşhis almış tüm hastalıkların tedavisinde gönül rahatlığı homeopatiden destek alabilirsiniz.

- Homeopati sırasında kullanılan remedi nedir, remedi kullanımı sırasında görülen rüyalar neden çok önemlidir?

Homeopatide kullanılan ‘ilaçlara’ remedi adı verilmektedir.  Remediler yüksek oranda seyreltilmiş bitkiler (arnica, papatya, sarı kantaron), hayvanlar (arı, yılan zehri, tarantula..), mineraller (arsenik, civa, altın, platin), insan dokuları (karaciğer hücresi, anne sütü) kullanılarak elde edilir. O kadar çok seyreltme ve çalkalama işlemine tabii tutulur ki en nihayetinde etken maddenin aslında bir yansıması, enerjisi ve ruhu kalır. Seyreltme işlemi ne kadar fazla olursa enerji o kadar yüksek yani doz o kadar yüksek olacaktır. Tedavi boyunca takip edilen protokollere göre en düşük dozdan en yüksek doza kadar çıkarak hastanın yaşam enerjisi yükselmekte, canlılığı artmakta ve bedenin kendisini iyileştirme süreci başlamaktadır. İyileşme sürecinin başladığını, doğru remediyi verdiğimizi ve bir sonraki remedi seçiminde bize yol gösteren en önemli şeylerin başında rüyalar gelmektedir. Rüyalar bilim dünyası için hala gizemini korumaktadır.

Bilim dünyası gerekli olan çalışmaları yapmaya devam etse de rüyalar homeopat için mükemmel bir yol göstericidir. Hepimiz yaşamı boyunca öğrencilik dönemlerini geçmiş olduğu halde sınava geç kaldığını, sınavı kaçırdığını, sınıfta kaldığını ve bunun benzeri gibi durumları mutlaka rüyasında görmüştür ama uyanınca pek bir anlam ifade etmediğini düşünmüştür. Aslında belki de gördüğümüz bu rüya o an yaptığımız iş için hazırlıksız olduğumuzu ya da yeterince çalışmadığımızı bize gösteriyor olabilir. Remedi sonrasında görülen rüyalar, bastırılmış arzuları ve duyguları ortaya çıkarır ve biz homeopatlar için repertorizasyon için yeni rubrikler için fikir verir. Dediğim gibi bir homeopat hastanın her halini inceler onu bir bütün olarak ele alır. Bu yüzden homeopat hastasından ayrıntılı bir özgeçmiş aldığında sıklıkla gördüğü, tekrara düştüğü rüyalarının var olup olmadığını mutlaka sormalı ve bunları bir avcının iz sürmesi gibi adım adım takip etmelidir. Carl Gustav Jung’un dediği gibi “Anlaşılmayan bir rüya sadece bir olay olarak kalır; anlaşıldığında, yaşayan bir deneyim haline gelir.”  

- Tüm bu anlattıklarınızdan yola çıkarsak, ilaçsız bir yaşam mümkün müdür?

Tabii ki mümkün. Düşünsenize insanoğlu dünya var olduğundan bu yana on binlerce yıl ilaçsız bir şekilde yaşadı. Birçok devlet kuruldu, medeniyetler gelip geçti hepsi doğanın bilge gücünü kullandı ve ilaçsız bir yaşam inşa etti. Doğayı, hayvanları, iklimi gözlemledi. Ve ırklar bugüne varlığını taşıdı, soylar devam etti. Ve tüm bunlar olurken insanoğlu bitkileri, hayvanları tedavi etmek için kullandı bunlardan karışımlar hazırlayarak hastalarını iyileştirdi. İlaçsız yaşam mümkündür bu düşünce on binlerce yıldır uygulanmış ve ispatlanmıştır.

100 yıldır var olan ilaç tarihi bize her ne kadar bunun aksini dayatsa da örnekleri tarihin sayfalarından, kadim bilgilerden bizlere aktarılmıştır. Ben bir eczacıyım ama inanın uzun zamandır eczanemde bir ağrı kesiciyi hastalarıma ne zaman önerdim hatırlamıyorum bile. Ben ilaçsız bir yaşamın var olduğuna inanıyorum, insan bedeni bir bütündür. Sağlığın tanımında bile her türlü iyilik hali diye bahsederiz.

İnsan bedeninin yaşam gücü arttığında hastalıklardan korunabilme ve hasta olduğunda ise kendi kendinini iyileştirebilme yeteneğinin artacağını, böyle bir gücesahip olduğunu biliyorum. Kızım Azra, bu yıl tıp okumak üzere yola çıktı. Ben inanıyorum ki o da kendi deneyimleriyle doğanın bilgeliği olan homeopatiyi kullanan hekimlerden biri olacak. Gerçek yaşam ilaçsız bir yaşam ile ve ilaçsız bir yaşam ise homeopati ile mümkün. 

 

 
Toplam blog
: 248
: 438
Kayıt tarihi
: 27.04.16
 
 

Almanya'da doğdu. Oradaki öğreniminin ardından üniversite eğitimi için Türkiye'ye döndü. Gazeteci..