Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '10

 
Kategori
Güncel
 

İHH vakası: “Sivil”in küreselleşen gücü

İHH vakası: “Sivil”in küreselleşen gücü
 

İsrail hükümeti, savaş suçlusudur!


Gazze, yangın yeri…

Kimin tarafında olduğu belli olsun deyu <ı>Hz. İbrahim’in atıldığı ateşe gagasında su taşıyan kuş misali, <ı>Gazze’deki yangını söndürmek için, dünyanın en gelişmiş teknolojileriyle donanmış zırhlı savaş gemilerinin saldırı tehditlerine aldırmaksızın, yıllardır abluka ve ambargo altında tutulan, egemen güçlerin ve işbirlikçilerinin kasten görmezden gelmeye çabaladığı mazlumlara sadece <ı>“insani” kaygılarla yardım taşıyan İHH sancağı altında saf tutan <ı>“gönüllülere” dini, ırkı, ulusu, cemaati, mezhebi, dünya görüşü ne olursa olsun, selam olsun…

Silahsız ve korumasız olarak dalgaların üzerinde salınan gemilerinde, bir atımlık barutları dahi olmaksızın, ulus devletlerin ve uluslararası toplumun yıllardır yapamadığını, uçakla, tankla, roketle, donanmayla, topla, tüfekle, bombayla, üniformayla, emir ve kumanda mekanizmasıyla yapılamayacak olanı yaptılar…

Kurşunlara hedef olmaktan dahi çekinmeyen <ı>“çıplak ve sivil” bedenleriyle, bütün dünyanın gözü önünde en donanımlı <ı>“militer” güçlerden birinin itibarını paramparça ettiler…

Tüm keyfi tehditlere rağmen sadece <ı>“insan” olmaktan doğan zulme karşı direnme haklarını kullanarak amaçlarına yürümeleri, hızla küreselleşen ve sivilleşen dünyada köhne alışkanlıklarını sürdürmeye çabalayan, çağdaş teknolojik, ekonomik, hukuksal ve politik gelişmeleri yadsıyan "ulus devletler"in egemenlik sınırlarını ve yetkilerini, bu kez <ı>İsrail ölçeğinde bir daha sorgulanma noktasına getirdi.

<ı>Görünürde uluslararası hukuk bağlamında bir ulus devletin, uluslararası sularda seyreden, farklı ülkelerden, dinlerden ve etnik kökenlerden sivillerle ve insani yardım malzemeleriyle yüklü silahsız bir gemiye kendi keyfî güvenlik mülahazalarıyla askeri müdahalede bulunarak insanları katledip katledemeyeceği problemi etrafında seyreden bu sorgulama, <ı>esasında, ulus devlet iktidarının bir yolla <ı>“militer” kliklerin eline geçmesinin <ı>“insanlık” açısından ne büyük bir tehdit oluşturacağını da tüm dünyaya bütün açıklığıyla bir kez daha gösterdi…

Farklı dinlerden, ırklardan ve kültürlerden<ı> “sivillerin” kıpkırmızı kanıyla boyanan <ı>Mavi Marmara’nın güvertesi, <ı>“insani” kaygıların alemşümüllüğünü, sınır tanımazlığını, küreselleşen dünyada hiçbir ulus devlet sınırının <ı>“sivil” eylemler karşısında tutunamayacağını ebediyen untulmamacasına mühürledi.

Masum sivillerin kanıyla çizilen bu eşik, sadece <ı>İsrail’in değil, <ı>militarist kliklerin kontrolündeki tüm ulus devletlerin ve bu tür kliklerin illegal karşılıkları olan silahlı terör örgütlerinin <ı>“sivil” karşısındaki güçsüzlüğünün, iflasının, tükenişinin eşiğidir… Aklın, hesabın, matematiğin, silahlı gücün, emir ve kumanda mekanizmasının, hiyerarşinin, yapay sınırların iflas ettiği noktadır… Tüm totaliter ve otoriter sistemlere, tüm <ı>militer diktalara ve tüm teröristlere karşı <ı>“sivil”in giderek küreselleşen “silahsız gücü”nün galibiyet nişanıdır…

<ı>“Sidret-ül münteha”nın küre ölçeğinde tecellisidir…

Bu sınırdan öteye; masa başında çizilen ve silah zoruyla dayatılan yapay <ı>“hudut”ların esirleri değil, özgürlüğün üstünde hiçbir değer tanımayanlar, silahın karanlığına sığınanlar değil sinesini hakkın aydınlığına açanlar, Rab dilerse ateşin yakmayacağına, kurdun – kuşun- karıncanın imdada yetişeceğine iman edenler geçebilir.

Emir almadan nefes alamayanlar, vazifeye tapınanlar, köle ruhlar, ezikler ve sinikler değil, pervaneler misali <ı>“hak ve özgürlük ateşi”nde kül olmayı göze alanlar, bütün farklılığı ve çeşitliliğiyle insana, hakka ve hakikate, yaradana ve yaratılana aşık olanlar; bir <ı>“sarı çiçek”le bir ömür hasbihal edebilecek kadar yumuşacık gönüllüler geçebilir.

Bir tek masumun canının, malının, inancının herhangi bir uluslararası denge, ulusal çıkar, siyasal dava, ideoloji ya da etnik köken adına feda edilemeyeceğine inananlar geçebilir…

"Askerler, tanklar, toplar, tüfekler, donanmalar, savaş filoları, nefret" değil, "siviller, ilaçlar, yardım malzemeleri, gıda maddeleri, barış ve muhabbet" geçebilir...

Eline geçen her fırsatta ortalığı kana bulayan terörist örgütler değil, insanlığın yaşama gücünü artırmak için çırpınan "sivil toplum örgütleri" geçebilir...

Akılcı ve hesapçı olanlar değil, <ı>“aşıklar” geçebilir.

<ı>“İyilik her kapıyı açar” diyebilenler geçebilir…

Ve bu kapı artık kapanmamacına açılmış, tüm yapay sınırların ve korkuların eşiği geri dönmemecesine geçilmiştir…

Saldırgan İsrail askerlerinin kurşunladığı "sivillerin" yaralarından akan kan, Mavi Marmara gemisinin güvertesine düşen ilk damladan itibaren saçtığı bereketiyle, sadece <ı>Gazze’de değil, tüm dünyada zulüm altında yaşayan masum ve mazlum insanlar için yepyeni bir hayat ve özgürlük kaynağı olmaya başlamıştır bile…

Velhasıl, maksat hasıl olmuştur…

Artık <ı>Gazze de dünyamız da bir daha eskisi gibi olamayacaktır...

Nitekim, bu hukukdışı ve keyfi ablukayı ve ambargoyou delecek yeni filoların hazırlandığı duyumları medyaya yansımaktadır...

İsrail vatandaşları da bu küresel sivilleşme ve özgürleşme sürecinin dışında kalmamak, Gazze'deki "devlet terörü"nün ortağı olmamak ve insanlık aleminin meşru bir üyesi kalabilmek için, elini masum sivillerin kanına bulamaktan çekinmeyen bu militer klikten tez zamanda kurtulmaya çalışmalıdır...

 
Toplam blog
: 19
: 1025
Kayıt tarihi
: 01.05.10
 
 

Mülkiye ..