Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '16

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

İki kızımız destan yazdı

İki kızımız destan yazdı
 

Büyükakçay ve Soylu, odatv.com'dan...


Sporda tarih ve destan yazdılar.

Konu “futbol” olmadığı, futbolun dışındaki spor dalları da hemen hiç ilgi çekmediği için, muhtemelen “destan”ı benden öğreneceksiniz: İki kızımız teniste destan yazdı.

Yıllardır tenis maçlarını seyrediyorum... Hep yabancıları seyrettik. Uruguaylı, Paraguaylı, Bulgaristanlı, Hırvatistanlı Vs. tenisçiler var, Türk tenisçi yok. Arada bir Özbek asıllı Marsel İlhan’ı gördük. Nadiren gördüğümüz bu tenisçimiz de “çeyrek” finalden ötesine geçememişti.

Türkiye’de bile yılda birkaç defa “tenis turnuvası” düzenleniyor. Dünyanın her yerinden gelen tenisçileri seyrediyoruz ama kendi kortlarımızda, kendi sporcularımızı göremiyorduk.

Bu yılki “İstanbul Kupası”nda iki tenisçimiz birden kortlara çıktı ve fırtına gibi estiler:

Teklerde Çağla Büyükakçay, çiftlerde İpek Soylu (Andrea Mitu –Romanya- ile birlikte)!

İkisi de turnuva boyunca başarılı oldular… Çeyrek finali gördüler, yarı finale çıktılar ve nihayet final oynama hakkı kazanıp “şampiyon” olma başarısını gösterdiler.

Türkiye’de tenis 1910’lardan beri var. Uluslararası turnuvalarda başarı gösteren sporcularımız olmuş ama bunlar daha ziyade Balkanlar veya Ortadoğu çapında başarılar…

Dünyanın bütün oyuncularına açık turnuvalarda pek başarı gösterememişiz. Dünya çapında ilk 100’e giren tek tenisçimiz Marsel İlhan’dı. Söylediğim gibi, o da hiçbir turnuvada “çeyrek final”den ileriye geçemedi.

Geçen hafta yapılan ve 24 Nisan 2016 Pazar günü finalleri oynanan İstanbul Kupası’nda, Soylu ve Büyükakçay şampiyon oldukları gibi, Büyükakçay kadınlar dünya sıralamasında ilk 100’e girme başarısını da gösterdi.

İlk 100’e girmek dünyanın her yerindeki turnuvalara katılabilmek,

Türkiye’yi, “Wimbledon” gibi “Grand Slam” denilen büyük tenis turnuvalarında temsil edebilmek demek! Dünyanın en iyi tenisçileriyle oynayabilmek demek…

Elbette dünyanın en iyileriyle oynamak, onlara karşı başarılı olmak kolay değil ama bilhassa tekler şampiyonu Büyükakçay onlardan bir eksiği olmadığını gösterdi. Türk Tenisi’ne tarih yazarken büyük bir sorumluluk aldığının da bilincindedir, muhakkak. Şimdi, dünyanın en iyi tenisçileriyle oynayacağı için daha çok çalışacaktır.

Büyükakçay ve Soylu’nun başarısının en güzel tarafı; tenisin ülkemizde daha fazla tanınmasına vesile olmaları ve çocukların bu güzel spora ilgi duymalarını sağlamak olacaktır.

Bir spor dalında başarıyı yakalayabilmek için çok küçük yaşlarda başlamak gerekiyor. Küçük yaşta başlayabilmek için de bütün spor dallarını tanımak, kendine, yeteneğine, hevesine uygun olanını bulmak gerekiyor.

Tenis, herkese açık, 4-5 yaşında başlanıp 90-100 yaşına kadar oynanabilen bir spor. Her çocuk bireysel olarak başarı gösterebilir. Dünya şampiyonlukları kazanabilir. Hiçbir sınırlama yok.

Türk tenisine katkılarından dolayı her iki kızımızı da yürekten kutluyor; bize hafta boyunca güzel bir heyecan ve hafta sonunda çifte mutluluk yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Yolları açık olsun!

 
Toplam blog
: 1412
: 1241
Kayıt tarihi
: 04.06.10
 
 

Ücret karşılığı hiçbir yerde çalışmıyorum. Sandıklı'da doğdum. Kuleli Askerî Lisesi, Kara Harp Okul..