Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ağustos '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İki olay iki dünya

İki olay iki dünya
 

Olay bir:

Geçtiğimiz günlerde bir Filistinli çocuk elindeki tahtadan oyuncak tabancasını İsrail askerlerine doğrulttu. Oyun oynuyor, oynadığı oyun içerisinde de bilinçaltından, yaşadığı zulmün etkileri yansıyordu. Tahtadan oyuncağı gerçek sanıp ölüm kustu karşı tarafın silahları ve can verdi oyun çağındaki yavrucak orada. Ölen çocuğun babası, oğlunun organlarını bağışladı ve İsrail askerleri tarafından katledilen Filistinli çocuğun organlarıyla tam yedi İsrail vatandaşının hayatı kurtuldu.

Olay iki:

Dün; ateş, kan ve ölüm kusan İsrail helikopterlerinden en uğursuzu, ateş hattında kalan ve hem kendisinin hem de beraberindeki beş çocuğunun körpecik canlarını kurtarmak için bölgeden kaçmaya çalışan kadının ve çocuklarının peşine düştü. Hepsini öldürdü. Tek tek. Tüm dünya ajansları bu haberi verdiler.

Hayatımın hiçbir döneminde hiçbir milletin ya da kavmin bir diğerinden üstün olduğuna, seçilmiş olduğuna falan inanmadım. Ancak kendi kültürüme olan aşkım hep alev alev yandı ayrı konu. Dolayısıyla bir Arap hayranı ya da sempatizanı falan hiç değilim.

Yine hayatımın hiçbir döneminde herhangi bir millet, ırk ya da kavime düşman olmadım, buna İsrail ve Yahudiler de dahil. Çünkü sözümona medeniyetin ve medeniyetin temsil ettiği tüm değerlerin bayraktarlığını yapıp bu konuda sözü kimselere bırakmayan Avrupa, ABD ve İsrail gibi kan dökmek, kardeş ve mezhep kavgalarıyla dünyayı kana bulamak, sömürmek, iliğini emmek gibi bir terkibi ve tarihi olan bir kültürden değil; “Yaradılanı severiz Yartan’dan ötürü” diyen, “Gel, ne olursan ol yine gel” diye inleyip, “Bütün canlar bir olun” diye haykıran bir kutsal insanlık reçetesi ile hayat bulmuş mukaddes Anadolu ikliminden koptum geldim. Tıpkı tüm; barbar diye ad konulan, kapılarında bekletilip hor görülen, aşağılanan insanlarım gibi.

Yukarıda bahsettiğim iki olayı ardı ardına okuduktan sonra gelin de isyan etmeyin. Gelin de akşam, yemeğinizi yerken boğazınıza lokmalar düğümlenmesin, gelin de çocuğunuzun saçlarını içiniz sızlamadan okşayabilin dostlarım.

Bu yapılana bir isim bulmaya çalıştım yazımı yazmaya başlamadan önce uzunca bir süre. Bu bir insan işi olamaz bu olsa olsa en halis şekliyle “hayvanlık”tır dedim kendi kendime. Daha sonra bir düşündüm. Doğadaki hiçbir canlı –insan dışında- ihtiyacından fazlasına göz koymaz. Bir aslan bir ceylanı parçalayıp yiyorsa yaşamak için yer, toksa karnı dönüp bakmaz. E o zaman bu “hayvanlık” bile değildir. Daha da aşağı.

Geçmiş zamanda, iki büyük edebiyatçımız bir polemiğe tutuşmuşlar. Biri diğerine demiş ki: “Sen benim gözüm de sıfırsın.” Diğeri daha hazır cevapmış ve yapıştırmış cevabı: “Sıfırın da bir değeri ve seviyesi vardır, sen benim gözümde çukursun”.

İşte böyle dostlar. Maalesef çok acı olaylar yaşıyoruz. İnsanlık yine kara sayfalarını hızla dolduruyor beşeriyet kitabının. Üstümüzde Çeçenistan, altımızda Irak, Filistin, Lübnan, sağımızda Afganistan, solumuzda düne kadar Bosna kan-revan, uzaklarda “Sincan Özerk Uygur Bölgesi” diye isim taktıkları Doğu Türkistan.

İnsanlık tarihi hep mazlum toplumlarla, zulmedenlerin haksız ve adaletsiz savaşını yazdı. Ve yine insanlık tarihinin kayıtlarına düşmüş olan en son ve en muhteşem, mazlumların zalimlere karşı kazandığı zafer, bu topraklarda kanla geçildi kayıtlara. Maalesef her ulusun böyle bir kardeşlik reçetesi, bu reçeteyi yazan gönül erleri ve pirleri ve Mustafaları, Kemalleri, Mustafa Kemalleri yok.

Galiba bu da bizim şansımız.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..