Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '09

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

İki Türk bilim insanı laboratuvarda altın üretti. Güzel de, hiç mi sakıncası yok?

İki Türk bilim insanı laboratuvarda altın üretti. Güzel de, hiç mi sakıncası yok?
 

Her zaman iyilik ve güzellik getirmedi! Şimdi ne yapacak?


Göğsümüz kabardı, müthiş etkilendik, gurur duyduk. Ancak yazıyı okuyunca, maalesef şok olduk! Neden mi? Anlatayım...

Yayınladıkları ya da yayınlayacakları bilimsel yöntemi tam olarak henüz bilmiyoruz ancak haberden okuduğum kadarıyla, proteinlerin bir parçası olan peptit moleküllerinin, altın moleküllerini tanıyarak enerjisini azaltmak (yeryüzündeki her şey eğer azaltabiliyorsa, enerjisini azaltma eğilimindedir. Bir başka deyişle düşük enerjili konum en kararlı konumdur. Örneğin, havaya bir taş atarsanız, yere düşer çünkü yerdeki enerjisi hava sahip olduğu enerjiden daha düşüktür) için o altın molekülü ile birleşmesi ve ortamdaki (ortam deniz ya da nehir suyu) altın iyonlarının birleşerek, altın parçacıkları halinde katı duruma geçip (birleşerek belirli bir boyuta erişen iyonlar artık sıvı içinde kalamaz ve sıvının dibine çökelirler) çökelmesi ilkesine dayanıyor. Buraya kadar her şey gerçekten çok güzel ve akıllıca. Peki bundan sonra ne oluyor? Bu peptit moleküllerinin nereden bulunacağı önemli. Çünkü haberden anlaşıldığı kadarıyla her peptit molekülü bu şekilde altın elementini tanımıyor yalnızca bazıları tanıyor. Bunlara da haberde “altınsever” peptitler denilmiş. İşte sorun burada başlıyor. Eğer deniz suyundan önemli miktarlarda altın üretmeyi kafanıza koymuşsanız ki bugünden itibaren dünyanın dört bir köşesinde bu konuda hummalı bir çalışmanın başladığını görür gibi oluyorum, önce bu altınsever peptitleri üretmeniz, çoğaltmanız gerekecektir. Şimdi lütfen dikkatle okuyunuz haberde ne diyor: “Daha sonra suda kalmayı tercih eden peptitler ayıklanarak altını tercih edenler toplanıyor. Ve virüslerin, bakterilerin genetikleriyle oynanarak altını tercih eden türdeki peptitler üretmeleri sağlanıyor.” Yani, kısaca endüstriyel boyutlarda altın üretimi için yine endüstriyel boyutlarda genleri değiştirilmiş bakteri ve virüslere gereksinim var diyorlar! Bu ne demektir? Bu, milyonlarca yılda oluşmuş bakteri ve virüslerin genleri bir anda laboratuvarda değiştirilecek ve tonlarca altın üretimi için bir sanayi tesisinde kullanılacak demektir. Peki şimdi soruyorum. Herşey yolunda gitti ve altını doğaya hiç zarar vermeden ürettiniz. Altın beni ilgilendirmiyor. Tüm altınlarınızı alın sizin olsun! Genetiği değiştirilmiş virüs ve bakterileri ne yapacaksınız? Bana onu anlatın lütfen! Bu bakteri ve virüslerin yeryüzüne yayılmasını nasıl önleyeceksiniz? Diyelim ki sorumluluk sahibi şirketler bu işi gerçekten çok sıkı güvenlik tedbirleriyle yaptılar. Ama bir de bir an önce zengin olmak isteyen kötü niyetli firma ve kişiler olmayacak mı? Bunlar bu tür mikroorganizmaların doğaya salınmaması için önlem alacaklar mı? Hayır, çünkü bu kişileri tek ilgilendirne şey Altın olacaktır! Tüm üretimi son derece izole edilmiş bir ortamda yapsanız bile, bunun adı bakteri veya virüs; bir yerden kirlenme neticesi doğaya yayılırsa, suya karışırsa, dünyada diğer bakterilerle nasıl bir etkileşime gireceğini, bunun sonuçlarının ne olacağını biliyor musunuz? Bu etkileşim sonucu yeni virüslerin ortaya çıkmayacağını ve bu yeni virüslerin ya kendilerini ya da kuş gribi, domuz gribi gibi virüslerle etkileşimi sonucunda değişikliğe uğrayacak başka virüslerin insanlığın sonunu getirmeyeceğini garanti edebilir misiniz? Araştırmacıların altını seven moleküllerden yararlanırken, doğal evrim sürecini kullanmaları çok güzel ancak altın üretimi için bakteri ve vürslerin genleriyle oynanması kabul edilemez! Başka sözüm yok!

 
Toplam blog
: 18
: 4051
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

Tarım, hayvancılık ve çevre alanlarında araştırmalar yapmaktayım. Türkiye'de bu alanlarda daha ya..