Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ağustos '15

 
Kategori
Eğitim
 

İlahiyatlarda yine neler oluyor?

İslam dünyası bir şiddet sarmalıyla sarsılıyor. Suriye ve Irak’ta IŞID diye bir örgüt sözde İlan ettiği İslam Devleti adına büyük bir vahşet sergiliyor. Bunu da Selefi Cihatçılık denilen bir ideoloji adına yapıyor. İslam dünyasında Sünniler arasında hızla güç kazanan ana akım Selefilik bizim bildiğimiz anlamıyla Selef-i Salihin’in yolundan gitmek anlamına gelmiyor.  Selefilik Vehhabilikle birlikte ortaya çıkan Kelam ve Tasavvuf gibi ilimleri kökten reddeden mezhep karşıtı bir tecdid ve ihya hareketidir. Dinin lafızcı ve rivayet eksenli bir yorumunu esas alır. Bu yüzden IŞID ve el Kaide gibi örgütlerin ana ideolojisini de Selefilik oluşturuyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı basınla paylaştığı IŞID ile ilgili raporunda IŞID’in dayandığı ideolojiyi şöyle açıklıyor: “Selefi çizgide bir dini anlayışı benimseyen örgütün ele geçirdiği yerlerde şeriat hükümlerini uyguladığını iddia ettiği, türbeleri yıktığı, muhaliflerine karşı acımasız yöntemler kullandığı, bu yapılanmanın şiddeti amaçlarına ulaşmada araç olarak benimsemesi, katı zahiri din anlayışı, farklı anlayış ve gruplara tahammülsüzlüğü, kendisi dışındaki tüm kesimleri kesin bir şekilde dışlayıp kolayca tekfir etmesi, mürtet olarak nitelendirdiği grupların öldürülmesini bir hak olarak görmesi.”[1]Demek ki IŞID ile mücadelenin esası Sünni gelenekte özellikle Hanefi-Matüridi ve Şafi-Eş’ari geleneğin temsil ettiği Ehl-i Rey ve dirayet geleneğine bağlı bir din yorumunu gündeme getirmekten geçiyor. Aslında bu gelenek bizim Osmanlı din eğitim sisteminin de ana damarını oluşturuyor. çünkü Osmanlı eğitim Sisteminde Kelam ve Felsefe önemli bir yekûn tutuyordu. Örnek verecek olursak Fatih Sultan Mehmet Han’ın kurdurduğu Sahn-ı Seman medreselerinin ilk rektörü Ali Kuşçu hem bir matematikçi hem bir kelamcıdır. Kelam ve Felsefe ve Matematik gibi ilimlerin din ilimleriyle birlikte ele alınması da Fatih Sultan Mehmet Han’ın kurduğu Sahn-ı Seman’ın bir geleneğidir.

Türkiye’de ilahiyat fakülteleri de kuruluşundan itibaren bu geleneğe bağlı olarak yalnız rivayete bağlı ilimleri, Tefsir ve Hadis gibi, değil aynı zamanda Kelam Felsefe gibi dirayeti konu edinen ilimleri de müfredatına almıştır. Bu nedenle İlahiyat Fakülteleri 14. yüzyıldan itibaren İslam dünyasının temsil ettiği ilmi geleneği koruyan ender kurumlardan biridir. Buna karşılık selefi ideolojinin hem siyasi hem de ekonomik destekçisi ve organizatörü Suudi Arabistan’da bulunan Ummu’l-Kurrâ ve El Medine Üniversiteleri ise Kelam ve Felsefeyi yasaklayarak Selefi zihniyeti temsil etmektedir.

Şimdi gelelim asıl meseleye. İlahiyat Fakültelerinde 2003’den bu güne gelen bir müfredat tartışması yaşanıyor. YÖK ne hikmetse İlahiyat Fakültelerindeki bu kadim geleneğe cephe almış durumda. İlk önce YÖK Genel Kurulu 15.08.2013 tarihli toplantısında Türkiye'de yüksek din eğitim-öğretimi yapan bütün fakültelerde uygulanmak üzere tek bir müfredat programı belirledi. YÖK'ün değişikliğine göre, 2'inci sınıfta okutulan kelam tarihi, 3'üncü ve 4'üncü sınıf müfredatında yer alan sistematik kelam dersleriyle 3’üncü sınıfta okutulan İslam mezhepleri tarihi derslerinin saatleri azaltılarak, "kelam ve İslam mezhepleri" adıyla bir derste birleştirildi. Eski müfredatta sistematik kelam dersinin kredisi 4, kelam tarihi dersinin kredisi 2, İslam mezhepleri tarihi dersinin kredisi ise 4'tü. Yeni düzenlemeyle adı "kelam ve İslam mezhepleri" olan dersin kredisi de 6 olarak belirlendi. YÖK, 2'şer kredi olan Türk İslam sanatları ve Türk dini musikisi derslerini de birleştirerek, "İslam sanatları ve dini musiki" adlı tek ders haline getirdi. Bu dersin kredisinin de 2 olması kararlaştırıldı. Felsefe tarihi dersi müfredattan çıkarılırken, din psikolojisi, din sosyolojisi, din eğitimi ve din felsefesi derslerinin kredileri azaltıldı, hadis, tefsir ve İslam hukuku derslerinin kredileri ise arttırıldı. Bu programa göre İlahiyatlarda dirayet dersleri %60 azaltılıyor, felsefe dersleri neredeyse yok ediliyor buna karşılık rivayet dersleri çoğaltılıyordu. Dekanlar çağrılarak bu programın uygulanması istendi. Dekanların büyük çoğunluğu yönetim kurullarında programın uygulanmasını istedi ise de, Öğretim Üyeleri yönetim kurallarında direndi. Kadim geleneği kökten değiştiren ve İlahiyatlara Suud eğitim modeline göre ayar verdiği şeklinde itiraz edilen bu program büyük tepki aldı.[2]Diyanet bile tepki gösterdi.[3]YÖK programı sahiplenmedi ve geri çekti.[4]

Ama nedense YÖK’ de konuşlanmış ve İlahiyat fakülteleriyle ilgili tasarrufta bulunan beyler ilahiyatları selefileştirecek bu uygulamadan inatla bir türlü vaz geçmek istemiyor… Önce yeni açılan programların isimlerini değiştirdiler. Yeni açılan Fakültelere İlahiyat ismi değil “İslami İlimler Fakültesi”  adını verdiler. Söylenenlere göre amaç bu programı bu fakültelerde uygulatmaktı. YÖK ikinci adımı bu sene attı. Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına (ÖYP) bu sene Kelam, Mezhepler Tarihi ve Felsefe grubundan hiç asistan kadrosu açmadı. Üçüncü adımı ise yaz tatilinden faydalanarak atmış. Aldığım duyumlara göre YÖK, daha önce itiraz sesleri yükseldiği için uygulamaktan vazgeçtiği müfredat değişikliğini olduğu gibi yeniden gereği ricasıyla birlikte Fakültelere gönderdi. Öyle sanıyorum ki Ortalık toz dumanken bu değişikliği geçirmek istiyorlar?

YÖK, hükümetin kurulamadığı, seçimin gündemde olduğu, sınır dışında savaş, memlekette terör ortamının hâkim olduğu bir zaman diliminde, akademik camianın da tatilde bulunduğu bir anda, adeta sisli havada boş kaleye nasıl gol atarım dercesine, gündeme girip uzun tartışmalar sonucu geri çektiği İlahiyat Müfredat Değişikliğini 24.07.2015 tarihinde "gereği ricası ile" tekrar fakülte yönetimlerine tebliğ etti. Buna göre

"...2015-2016 eğitim öğretim yılının başından itibaren uygulanmak üzere

1) Arap dili ve belagati, tefsir, hadis ve fıkıh derslerinin en az altı yarıyıla yayılarak okutulmasına

2) Kur'an-ı Kerim okuma ve tecvid derslerinin hâlihazırda olduğu üzere her yarıyıla (8 yarıyıl) yayılarak okutulmasına Karar verilmiştir. Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.24.07.2015" denilmektedir. YÖK’ün bu tasarrufuyla Kelam, Tasavvuf ve İslam Mezhepleri Tarihi derslerini Temel İslam Bilimlerinden saymadıklarını görüyoruz.

Yine altını çizerek söylüyorum Tasavvuf ve Kelam ilminin olmadığı bir Temel İslam Bilimleri eğitimini YÖK tarafından uygulamaya koymak İlahiyatları Suud Merkezli Selefi din eğitim modeline döndürmek anlamına gelir.

O haldeYÖK Diyanetin bile kabul etmediği ve devletin IŞID ile mücadele kararı aldığı bir ortamda neden Selefi zihniyeti beslemesi muhakkak olan bir programı ilahiyat fakültelerine dayatmak istiyor?

Başka bir deyişle YÖK neden Kadim Sünni geleneği ve miras alınan Osmanlı Sistemini değiştirerek bu coğrafyada hiçbir medeni geçmişe sahip olmayan selefi mantığa dayalı bir inanç ve öğretim anlayışını müfredat programları üzerinden ikame etmeye çalışıyor?

YÖK’ de İlahiyat fakülteleriyle ilgili tasarrufta bulunan beyler aklınızı başınıza alın ne dini ne ilmi, ne de toplumsal gerçekliğe dayanmayan dini hayatı Vehhabileştirmeyi planlayan bu tarih dışı, din dışı uygulamaları dayatma anlayışından vazgeçin… Unutmayın burası Suudi Arabistan değil Türkiye…

Konuyu takip etmeye ve okuyucularıma konuyla ilgili bilgi vermeye devam edeceğim...

 
Toplam blog
: 30
: 3349
Kayıt tarihi
: 09.08.08
 
 

Çorum doğumluyum, üniversite mezunuyum... tarih, felsefe, sosyal psikoloji, soyoloji,  din. ve si..