İleri demokrasi ombudsman'ından belli olur...

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 301. (Türklüğü aşağılamak)  maddeden aldığı cezada imzası bulunan hâkimlerden Mehmet Nihat Ömeroğlu Kamu Başdenetçisi (Ombudsman)  seçildi.

Milliyet Gazetesinde Hasan Cemal yazdı, Mehmet Nihat Ömeroğlu’na yönelik eleştirilerin odağında; Başbakan Erdoğan’ın oğlunun nikah şahitliğini yapacak kadar yakın olması ve Hrant’a 6 ay ceza verilmesi ki, Dink'e yönelik suçlamanın aksi yöndeki bilirkişi raporuna rağmen.

Bu arada HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) Hrant Dink’in öldürülmesinde “örgüt yok” diye karar veren mahkeme kararına, “örgüt de var, delilde” diyerek itiraz eden Savcı Hikmet Usta’nın görev yerini değiştirdi. Savcı Hikmet Usta, Zirve katliamı ile Hrant Dink cinayeti arasındaki bağlantıları araştırdığı sırada Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne getirildi.

Hrant Dink’in ‘Türklüğü aşağılamak’ iddiası ile yargılandığı davada İstanbul Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda: “Sanığın bütün yazıları birlikte incelendiğinde yazıya konu olan Türk ifadesi ile anlatılmak istenin 1915 olayları sebebiyle Ermeni kimliğinde yer alan anlayış ve bakış açısı olduğudur. 159. maddede düzenlenen suçun oluşabilmesi için fail Türk kimliğine, Türklüğe yönelik eylemlerde bulunmalıdır. Oysa dava konusu yayında bu yönde bir eylem bulunmamaktadır. Yayında geçen ‘Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan ile kuracağı asil damarında mevcuttur’  ifadeleri incelendiğinde ise ortaya çıkan sonuç sanığın Ermeni kimliğinde bir ruhsal sorun olarak ifade ettiği Türk olgusunu, yani 1915’te yaşananları Ermeni kimliğinin hayati unsuru olarak benimseyip, tüm çabaların ve birlikteliğin bu olgu üzerine kurulmasını, 1915 olaylarını soykırım olarak dünyaya kabul ettirme çabası ve inadından kurtulmak gerektiğini söylemektedir. Zehirli kan olarak ifade edilen husus, Türklük ya da Türkler değil, Ermeni kimliğinde yer alan sanığın ifadesi ile hatalı anlayıştır. Bir kere ifadeler Türkler ya da Türk kimliğine yönelik değildir. Aksine ifadeler Ermeni toplumunun oluşturduğu Türk anlayışı ve olgusuna yöneliktir. 159. Maddede düzenlenen suç tipinin tipik eylem unsurunu oluşturmadığı gibi, açıklamalar bölümünde geniş olarak ifade edilen düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındadır.” Deniliyordu.

Bilirkişi raporunu dikkate almayan mahkeme Hrant Dink’i mahkum ederek  6 ay ceza vermişti. Dink’in mahkumiyeti yönünde karar veren hakimler yükselirken, beraatı yönünde oy kullanan Yargıtay Daire Başkanı Ersan Ülker bir başka dairede üye, 8.Ceza Dairesi Hamdi yaver Aktan’ın dairesi değiştirildi, Salih Zeki İskender Yargıtay üyeliğinde kaldı, Eminağaoğlu ise Çankırı’ya hakim olarak atandı.

Dink’in mahkumiyeti yönünde oy kullanan Mehmet Nihat Ömeroğlu, Kamu Başdenetçisi (Ombudsman)  seçildi.

Hasan Cemal Mehmet Nihat Ömeroğlu’nun Kamudenetçisi (Ombudsman)  seçilmesi üzerine haklı olarak AKP’li vekillere soruyor; AİHM’nin demokrasiye aykırı bularak iptal edilmesini istediği 301. maddeye sahip çıkan ve Hrant Dink cinayeti sürecini hızlandıran Yargıtay kararında imzası olan, ayrıca Tayyip Erdoğan’ın oğlunun nikah şahidi bir yargıcı, tarafsızlık ve bağımsızlık isteyen böyle bir göreve neden seçtiniz?

AKP’li vekiller bu soruya yanıt ver(e)mez ancak sorunun yanıtı Milliyet blog sayfalarında var. 12 Eylül 2010 referandumu sürecinde az yazmadık birileri ‘evet, yetmez ama evet’ diye medya bombardımanı ile toplumun beynini dumura uğratırken...

Mehmet Nihat Ömeroğlu’nun Kamudenetçisi seçilmesine yönelik eleştirilere ve özellikle Hrant Dink’in mahkumiyeti yönünde oy kullanmasına verdiği yanıt ise adeta filmin koptuğu yer dedirtiyor insana ‘Fırat’ın Hrant olduğunu bilmiyormuş’!  Demek kararlar var olan delillere, bilirkişi raporlarına göre değil kişilere göre veriliyor...

Ombudsman’ımız demokratmış, vesayete karşıymış, Ermeni komşuları da varmış.

Son söz yerine, ileri demokrasi ombudsman’ından belli olur!

İyi seyirler...