Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

İleri demokraside grev yasaktır,yetmez ama...

İleri demokraside grev yasaktır,yetmez ama...
 

Görsel kaynağı Birgün


THY’de grev yasaklandı.  Kamuoyu gündeminde olduğu için sadece THY ile ilgili gelişmeleri biliyoruz. Bugün havacılık sektöründe grevi yasaklayan kanun 1983’te yayımlanmış ve  can ve mal kurtarma işleri, cenaze ve tekfin işleri, su, elektrik, havagazı işleri, banka ve noterlik hizmetleri, itfaiye hizmetleri, şehir içi deniz, kara, demiryolu ve diğer toplu yolcu ulaştırma hizmetlerini yapanlarında grev yapması yasaklanmıştı! İktidar THY'de grev yasağını ekledi.

 

Maliye Bakanı, “Türkiye’nin turizmine, havacılık sektörüne, Türkiye ekonomisine darbe vuracak hiçbir girişime biz izin vermeyiz. Bunun için ne gerekiyorsa yaparız.” dedi. “İleri demokrasi” artık ekonomik gerekçelerle her iş kolunda grevi yasaklayabilir.

 

Demem o ki, bu memlekette görmemişin demokrasi’den yaka silkmiştik, “ileri demokrasi” yüzünden geçmişe dua eder hale geleceğiz!

 

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ‘nün Uzmanlar Komisyonu ile Sendika Özgürlükler Komitesi, grevin, tüm çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını korumak ve geliştirmek için başvurulabilecek temel hak olduğunu kabul etmiştir. ILO’ya göre sadece ulusal ve toplumsal güvenliği ilgilendiren konularda, “ordu, polis ve MİT mensupları” için grev hakkının kısıtlanması kabul edilebilir.

 

12 Eylül referandumu ile vaad edilen “ileri demokrasi” propagandalarında asıl amacın  iktidarın önünde engel olarak gördüğü yargıda istediği değişiklikleri gerçekleştirmek olduğunu yazmıştık. AKP/iktidarı referandumun amacını açıkça ifade etmişti. Daha önce yazdığım yazıda ise sandıktan her zaman demokrasi çıkmaz diyerek İran, Almanya örneklerini vererek okuru/yurttaşı düşündürmek istemiş, ancak izlediği dizideki  “kahraman” ölünce helva dağıtım mevlit okutulduğunu ifade ederek umutsuzluğumu da belirtmiştim.

 

Referandum öncesi medyada halk “evet” desin diye propaganda yapıp beyin yıkayanları adeta üzülerek izlemiş, “nikahımızda bile bu kadar istekli evet demedik” diyen yandaş sendika liderlerini, “yetmez ama evet” diyen liberal görevlilerin yarattığı kargaşada vatandaşın sağlıklı değerlendirme yapamayacağına dair kaygılarımı dile getirmiştim.

 

Bana göre referandumun asıl belirleyici olanı “boykot” tutumu alanlardı. %3lük bir bölümü “hayır” dese iktidar referandumdan murat ettiği sonucu alamayacaktı. KESK’in de “haevet”  diye algılanan tutumunu not etmekte de yarar var.

 

Referandumun sözde demokrasinin olamazsa olmaz olarak dayatılmasına, torbanın içine serpiştirilen “memura grev hakkı geliyor” propagandasına neden hayır denilmesi gerektiğini uzun uzun anlattığım yazıda, özetle “apoletsiz dayatmaya hayır” diyerek meramımı ifade etmiştim.

 

İlgilenenler yazının sonunda paylaştığım linklerden daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilir.  Referandumdan görülmemiş bir medya koşullandırması sonucunda başarı ile çıkan iktidar öncelikle istediği değişiklikleri gerçekleştirdi. İktidar HSYK ile işe koyuldu... Yargıda gerekli düzenlemeler yapıldı...

 

Yetmedi, özelleştirmelerde son sözü bakanlar kurulu söyleyecek! Yargı tamamen devreden çıkarıldı! “İleri demokrasi”, boru değil!

...

 

Türkiye bugün grevlerin yasaklandığı, uluslararası sözleşmelerle tanınan hakların yok sayıldığı, memurun %4+4 zamlara mahkum edildiği “ileri demokrasi “ ülkesi olarak; 12 Eylül anayasasının sağladığı hakların gerisinde bir fotoğraf veriyor.

 

İşler bununla kalsa iyi; yeni, özgürlükçü, bireyi esas alan anayasa vaad eden iktidarın  Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ demeci patlatıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Sapanca'da düzenlenen İl Müftüleri Semineri’nin açılışında konuşan Bozdağ özetle “Din vicdana hapsedilemez!” diyor. “Özellikle müftülerimiz, vaizlerimiz, imam hatiplerimiz ve din hizmeti sunan bütün görevlilerimizin 8-5 mesaisi mantığı içinde hareket etmeleri bu göreve, bu mesleğe en büyük saygısızlık olur.” diyen Bozdağ, “manevi rehberlik yapan hoca efendilerin de bu konuda önemli sorumlulukları bulunduğunu” ifade ediyor.

 

Laik devletin Diyanet İşleri Başkanlığı Başbakan Erdoğan’ın belirlediği gündem üzerine demeci patlatıyor;”Çocuk aileye ve topluma Allah'ın emanetidir. Her aile bakıp yetiştirebileceği sayıda çocuk yetiştirmelidir. Çocuk istenmediği durumlarda, karı kocanın ortak istekleriyle gebeliği önleyici tedbirler alınması caizdir.”(Ayrıntıya girmeyeceğim fazlası için K.Çalışkan’ın “Diyanet’in siyaseti ve istikbali” yazısını öneriyorum.)

 

...

 

Sözü uzatmak mümkün özetle “ileri demokrasi” grev yasaklıyor, hayatı dinsel normlara göre düzenlemek istiyor.  Yukarıda yazı içerisinde verdiğim linklerdeki yazılar ve sayfanın sonuna eklediğim linklerde ifade edebildiğim kadarıyla görüş ve düşüncelerimi paylaşıp gerekli uyarıları yapmıştım.  “Tarih ders almayanlar için tekerrürden ibarettir” diyerek, ağzımda bakla  yazıyı noktalıyorum.

 

http://83.66.140.25/evet-e-mecbur-olmanin-dayanilmaz-hafifligi-/Blog/?BlogNo=263628

 

http://83.66.140.25/anayasa-degisikligi--yargi-bagimsizligi-masali---/Blog/?BlogNo=261581

 

http://blog.milliyet.com.tr/nasil-dunya-lideri-olunur-/Blog/?BlogNo=330725

 

http://blog.milliyet.com.tr/ne-yazdiysak-ne-dediysek-ne-paylastiysak-/Blog/?BlogNo=326666

 

http://83.66.140.25/ileri-demokrasi-memlekete-hayirli-olsun-/Blog/?BlogNo=264139

 

http://83.66.140.25/gunesi-zapt-etmek-isteyenler-neden-hayir-diyor---/Blog/?BlogNo=261524

 

http://www.milliyetblog.com/referandum--parlementer-sistemden-makas-degisikligi---/Blog/?BlogNo=69939

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..