Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '13

 
Kategori
Anne-Babalar
 

İleri geri zekalı bir uygulama karşısında duyarsız duruşlar

İleri geri zekalı bir uygulama karşısında duyarsız duruşlar
 

Bitişik eğik yazı (el yazısı)  yaşamın hangi alanlarında kullanılıyor? Tüm kitaplar, gazeteler, broşürler, el ilanları kitap harfleri denilen harflerle basılıp, yayımlanıyor.  Bilgisayar, internet ortamı da öyle. Buna karşın ülkemizde ilk okuma yazmada inatla  bitişik el yazısı  temele konuluyor.

Yatağından kalkmakta, yuvasından ayrılmakta güçlük çeken küçücük çocuklara böyle bir zorunluluk dayatılıyor.  Kasları ve kemikleri yeterince gelişmemiş minikler aylar süren eziyetli bir çalışmayla işin üstesinden gelebiliyorlar ancak. Bu arada aileler gece gündüz ilgilenerek çocuğu okula hazırlıyorlar.

Bir yıl içinde 116 değişik harf yazmayı öğreniyor çocuk. Kitap harfleriyle okuma yazmayı öğrenmesi değil, bu 116 harfin tümünü kullanarak okuma yazmayı öğrenmesi hizalanıyor. Başarmanın bedeli çok ağır: oyun, eğlence, hafta sonu dinlencesi, çeşitli sosyal etkinlikler tümüyle bir kenara bırakılılacak; yalnızca okula odaklanılacak.

Başaramamak çok acı. Başaranlar çölü aşmışcasına yemyeşil ovalarda gülüp oynaşırken; başaramayanlar geride kalmanın ağır hüznünü yaşayacaklar. Tüm bir yaşamı etkileyebilecek bir başarısızlık batağı var önlerinde. Başaramazlarsa hep arka sıra çocuğu olarak kalacaklar. Hep itilip, kakılacaklar. Tüm okul yaşamları kendileri ve aileleri için bir dert olacak. Lise ve üniversite yollarında harcanacaklar...

Aileler de bu acımasız ve amansız başarısızlık olasılığını derinden ve içleri acıyarak anlamış durumdalar. Bu nedenle canla başla uğraşıp çocuklarını okula hazırlıyorlar. Yoksa öpmeye bile kıyamadıkları yavruları geri kalacak. Yoksa bir tanecikleri başarısızlıkla yaralanıp, yerlerde sürüklenecek. Yoksa yıllarca sürecek bir eğitim öğretim derdi yüklenecek omuzlarına. Çaresiz  yürünecek bu zor ve sıkıntılı yol.

Bu çocuklar daha yolun başında okumaktan öğrenmekten nefret ettirilecekler. Dakikası bile geçmek bilmeyen yorucu, bunaltıcı bir uğraşın içinde sönecek hevesleri. Belki okumayı öğrenecekler ama öğrenme sevinçleri yitecek...Kitaptan, kağıttan nefret ederek büyüyecekler. Az okuyan bir toplumken daha az okuyan bir toplum olacağız.

Bu derdi bu çocukların başına onları korumak ve  kollamakla görevli devletin açmakta oluşu  son derece düşündürücü... Bu çılgınca koşu ile nereye gidecek bu çocuklar? Nasıl bir gelecek bekliyor onları? İşte 2011 yılı üniversite sınavı resmi sonuçları: 2,1 milyon genç sınava girmiş. 1,8 milyonu fenden sıfır çekmiş. 877000 tanesi matematikten 1 soruyu bile doğru yapamamış. 54000'ni tüm derslerden 1 soruyu bile doğru yapamamış. Tam bir başarısızlık!...

Bu başarısızlık bilinçli olarak mı isteniyor? Gençliğin hazin, içler acısı durumu ortada. Başarısız millyonlarca genç iç çığlıklarıyla dolaşıyorlar kalabalıklar arasında. Başarısızlık içlerine yuvarlandıkları  ve asla çıkamayacakları derin , karanlık, soğuk bir kuyu gibi...

Aileden ve çocuktan  sorumlu bir bakanlık ve bir de Gençlik ve Spor Bakanlığı var bu ülkede. Çocuklar ve gençler için ne yapıyor bu kuruluşlar?

Daha önceki yazılarımda da belirttim: 27000 kayıp çocuk var... Nerede, nasıl yaşıyor bu çocuklar? Ya da yaşıyorlar mı acaba? Kim sorumlu bu çocuklardan?

Çocuğunu, gencini sevmeyen  bir toplum olduk biz. 27000 kayıp çocuk haberi  umurumuzda bile değil. Bu durumda küçücük yavruların  sıcacık yataklarından koparılıp ne olduğunu tam anlayamadıkları bir işaretler  cehennemine atılmaları kimin umurunda olabilir?.. Bu çocuklar sevgiyle, ilgiyle büyüyecekti hani?  Hep örnek verilen batıyı iyi inceleyin. Oyunla, eğlenceyle, şarkı söyleyerek okuma yazmayı öğreniyor çocuklar. Büyümek için bir aceleleri yok. Kitaptan, bilgiden nefret ettirilmiyorlar daha işin başında. Bu yüzden de yaşamlarının her döneminde okuma ve öğrenme sevinci ile yürüyorlar hayat yolunda.  Onlar mı daha başarılı yoksa biz mi daha başarılıyız?... Aslında biz hala rönesans ve reformumuzu yapamadık. Belki de tüm sorun burada.

 
Toplam blog
: 40
: 661
Kayıt tarihi
: 11.01.12
 
 

Anadolu'da yoksul bir bozkır kasabasında doğdum. Yoksul, acı, zor bir çocukluk ve gençlik yaşadım..