Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mart '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İleri yaş sinyalleri

İleri yaş sinyalleri
 

Aynı nesilden olduğum arkadaşlarla yavaş yavaş yaşımızın ilerlediğine dair ortak sinyaller alıyoruz. Bin şükür kırışık, sarkma, göbek, şişmanlık gibi problemlerimiz henüz yok. Konu ile ilgili sinyaller çok daha sevimsiz.

Halen genç hissetmemize rağmen eskiden yapıp da artık yapamadığımız, yaşımızın ilerliyor olduğunu işaret eden haller gelişim göstermiş durumda.

Ortak paylaşımlar üzerine kendimi örnekleyeyim. Mesela yirmi ile otuz yaş arasında olduğu gibi artık her hafta sonu çılgınlar gibi gece dışarılara çıkıp, geceyi sigara isi pisi içinde dans ederek geçirip, sabaha karşı dışarıda kahvaltı edip eve giremiyorum. Girersem, ertesi günü kafam zonklayarak yatakta geçirmek zorunda kalıyorum. Bunun yerine akşamları geç saate kadar devam etse de ev sohbetlerini, dışarıda yemek yemeyi, daha dingin programları tercih ediyorum.

Eskisi gibi yabancı müzik kanallarında çıkan her şarkıyı kim söylüyor ezbere bilmiyorum. Yirmili yaşlarda hatırlıyorum annem babam dinlediğim müziği anlamayıp, kim bunlar diye sorduğunda çok bozulurdum şimdi de aynı şeyi ben yapıyorum. Rezil olmayayım diye beğendiğim bir parçayı ya beni kınamayacak birilerine soruyorum ya da kim söylüyormuş diye internetten arıyorum.

Gençlerin aralarında kullandığı bazı kelimeleri ancak aralarına sızarak, restoranda, cafe’de yakın oturarak öğreniyor, espri anlayışımı ancak bu şekilde güncellemek zorunda kalıyorum. Böylece yaş ortalamasının daha genç olduğu ortamlarda bön bön bakmaktan kurtuluyorum.

Kıyafet tarzım bile değişti. “Teenage” diye adlandırdığımız on beş yirmi yaş arasındaki grubun tercih ettiği, onlara da çok yakışan renkli kıyafetleri kendime yakıştıramıyorum. Özenmiş de giymiş gibi ayna da kendime komik geliyorum. Alışverişte elim illa da yüksek ökçelere, döpiyes takımlara, pantolon ceketlere ve işçiliği olan aksesuarlara gidiyor.

İlerleyen yaşın gereği farklı sorumluluklar üstlendiğim için olsa gerek, sakinleştirici enjekte edilmiş gibi üstüme gereksiz bir ağırlık geldi. Çok yakın arkadaşlar hariç başkalarının anlayış göstermeyeceğini inandığım için, herkesin yanında şımaramıyorum. Hala çocuk gördüklerinden emin olduğum için bu hakkımı annemin babamın yanında kullanıyorum.

İş yerinde birlikte çalıştığımız gençlerden ahbap çavuş muamelesinden çok, saygılı yaklaşımlar görüyorum. Daha genç birileri akıl danıştıkça yaşımdan mütevellit tecrübelerimden faydalanılmak üzere konuya bilirkişi olarak atandığımı anlıyorum.

İşten eve, evden işe gitmekten, akşamları evde dinlenmekten, en fazla haftanın bir iki gününü arkadaşlara ayırmaktan, düzenli yaşamaktan sıkılmıyorum. Sürekli bir şeyler yapayım diye kanım kaynamıyor. Gereksiz asabiyetimi kaybettim, olaylara ısrarcı bir olgun yaklaşım edindim. Kızmak istiyorum, kızamıyorum. Çocuklara, yaşlılara karşı bir hassasiyet duygusu gelişti. Hal böyle olunca farkına varıyorum ki bir şeyler değişiyor.

Artık siz bu duruma olgunluk deyin, ben ileri yaş sinyalleri-velhasıl ikisi birbirine endekslidir-ortada zamanla birlikte artan bir sayı ve de hissetmeden edinilen bir hal-i tavır var.

“Aman ne güzel ben böyle hissetmiyorum” deyip sinyalleri almamak için anteni kapatanlar boşuna sevinmesin, en fazla beş sene sonra vericiler size de kilitlenir aynı sözleri sizden de dinleriz. Unutmayın! Yaşam sıralı bir döngü; bunun daha ileri seviyesini hep beraber göreceğiz.

 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..