Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '19

 
Kategori
İlişkiler
 

İlişkiler ve Atom Boşlukları

Yıllar sonra konuşacak bir şey bulamadılar çünkü ikisi de çok değişmişti. Bir çabaladı:

“Günler nasıl geçiyor? Emeklilikte neler yapıyorsun?”...

Karşı taraf çok bir şey söyleyemedi. Evde yalnız kalmamak için oradan oraya koşturup kendisine iş yarattığını nasıl olur da kendine ifade edebilirdi? Edemedi de. Kesik kesik o da sordu: “ Sen de her şey yolunda mı?”.

Cevap: “Kesinlikle”...

Bazen yıllar geçtikçe kişiler kendi yönüne giderler ya da kendileri olmaya başladıkça oldukları kişiyi terk etme cesareti gösterebilirler. Bazen de hayat onları şekillendirir, farklılaştırır. Şayet insanlarda ortak amaç kalmayınca, birbirlerine yabancı olurlar. Bazen de tam tersi ilişkisiz insanlar, gittikleri yön itibariyle bir araya gelebilirler.

Hayat süprizlerle doludur. Nefes almak ve ben olmak, süprizlerin en büyüğüdür. Belki de hiç yokken yıllar içerisinde öğrendiklerini anlayabilme yetisi gösterdikten sonra aynaya baktığında ilk defa kendini görmek. Bu çocukken kendine baktığından çok farklı; detaylara boğulmadan var olduğunu bilmenin kıvancıyla gördüğün karşındaki kişiyi sevmek, aniden hoş bir süpriz olur.

Aynalar her zaman sihirlidir. Sivilcelerinizin azalmaya başladığı bir dönemde aniden kendinizin güzelleştiğinizi görebilirsiniz. Bu fondatensiz güzellik bir anda kendinize güveninizi artırır. Hele bir de vücudunuz oturduğunda utanmaz bir gösteri merakı içine girersiniz içgüdüsel izlediğiniz güzelliğinizin karşılığında. Ya da karşı cinsten birisi size karşı olan ilgisini belirtmek için “dişleriniz çok güzel” dediğinde kocaman gülümseyip dişlerinizi gösterirsiniz. Aslında güzel olan dişleriniz değil sizsiniz ve bunun en kolay şekliyle söylenmesinden gururunuz okşanır.

Bir gün evli ve dostum olan çok güzel bir kadın bana ve gözlerime anlamlı, anlamlı bakıp “evlenseydik eğer, ne güzel olurdu hayatımız” demişti. “O zaman evlenseydik” diye içimde geçirdim. Bugün bunu konuşmanın hiçbir manası yoktu. Evlenebilir miydik? Evet! Ama onun nereye varmak istediğini çok iyi biliyordum; aslında maksadı şu ki biz evlenmedik ama ben seni halen seviyorum demek istiyordu. Yine de değişen bir şey olmazdı; benim cevabım yine aynı olacaktı: “Evlenseydik o zaman!”

Zeki kadınlar erkekleri çok kolay tuzağa düşürebileceklerini bilirler. Bir şeyin tersini soru işareti ile sordukları zaman o şeyi kastediyorlardır. Bunun güzel tarafı önerme ters oluğu için hiçbir riske girmemiş olurlar böylelikle.

Yabancı erkek arkadaşlarım bu anlamda Türk kadınını bir türlü anlayamazlar. Çünkü dudaklarından hayır kelimesi çıkarken, gözleriyle evet demeleri, o erkekleri paralize eder. Kadınlar bütün bunları yaparken kabulleri karşı erkeğin zokayı yutacağı esasına dayandığı için, kararlı ya da aptal bir adama çattıklarında, oyunları bozulduğunda, korkunç bir hayal kırıklığı yaşarlar. Erkek bu kadar zorlu bir iklimde doğru kararı verip hormonları ile yaklaştığı sürece sıkıntı yok. Ya da bir odunsa zaten karşı tarafı dinlemedikleri için yine rahatlıkla mutlu sona ulaşırlar.

Oyunlar ve oyunlar. Filmler ve filmler.

Benim yıllarca yaptığım gibi, bir şeyi ifade ederken etmiyor gözükmek aslında kadınlardan öğrendiğim bir şey olmalı. Yani tıpkı bir politikacı gibi gerçeği gizliyerek anlatmak. Ya da bu Türk toplumunda cinsiyet fark etmeksizin kendini ifade etmek için böyle bir yöntem uygulamak, galiba en iyisi. Ve üstelik risk de içermiyor; inkarı da mümkün.

Yirmili yaşlarda düzgün yetiştirilmiş aptal bir mühendis adayı iken, yani vücut kontrolümün sıfır, beyin kontrolümün yeni başladığı bir dönemde, çok tatlı popüler bir kızdan hoşlanmıştım. Aramızda tek ortak şey aynı halk dansları topluluğunda oluşumuzdu. Beynimde plan yapmaya çalıştım bu kıza nasıl yaklaşabilirim diye. Ve sonrasında aklıma en samimi kız arkadaşıyla arkadaş olma fikri geldi. Böylelikle ona yaklaşabilecektim. Ve öyle de yaptım. İyi bir plan gibi gözüküyordu fakat istediğim gibi sonuçlanmadı tabi. Nasıl becerdiysem, arkadaşını kendime aşık ettim. Ve gariptir ki kendimi mesul hissedip onunla bir ay çıkmak gibi bir sonucu oldu bu durumun.

Çalışma hayatına girip biraz paralandıktan sonra daha güvenli hareket edebileceğimi gördüm kadınlar konusunda. Ve gariptir; öyle de oldu. Ve hatta öyle bir oldu ki bu sefer karşı cins konusunda iddialı bir erkek gibi görünmeye başladım. Bakın şu ana kadar duygulardan bahsetmedim hiç. Sadece kesişen ya da kesiştirlen yolları anlatıyorum. Oysa insanın düzgün bir ilişkiye girmesi için böyle yollar izlemesine gerek var mıdır? En büyük soru şu: Hiç tanımadığın bir insana büyük duygular beslemek, gerçekten doğru mudur? Bu yazıyı yazarken bu tür sorulara cevap aramıyorum. Amacım aşkı veya ilişkileri sorgulamak değil. Hele doğru insanı bulabilir miyiz sorusuna cevap aramak, hiç değil! Neyse... Büyük bir şirketin en gözde bekar kadınını elde etmek üzere bir iddiaya girdim. Buna göre ben kazanırsam altı kişi ayrı, ayrı bana yemek ısmarlayacaklardı; aksi durumda ben onlara.

Güzelliği ve popürlerliği mühürlenmiş ve çok sayıda talep gören bir kadını elde etmek, ne kadar zor bir sınav gibi gözükse de, sandığımdan çok daha kolay istediğim yönde sonuçlandı. Bunun temel sebebi onun erkekler konusundaki şımarıklığıydı. Benim yaklaşımım ise onun böyle bir kişi olmasının bende yarattığı hiçlik hissiydi. Evet, bu anlattıklarının hepsi doğru olabilir de bu durum beni hiç ilgilendirmiyor. Bu onda tokat etkisi yarattı. Yani nasıl olur da ben onunla ilgilenmiyordum ve bu durum onun yaşadığı bir ilkti. Bunun sebebini öğrenmek için o benimle ilgilenmeye başladı bu sefer. Ve benim için harcadığı çaba, bana aşık olmasına sebep oldu.

İlişkiler, kadın-erkek ilişkileri gariptir. İçinde birçok iletişim hatası içerir. Ve çoğunca bilerek de yapılır bu hatalar. Bu dili öğrenemeyen kişiler, bu konuda çok zorlanırlar. Öğrenmeleri sorunları çözer mi? Yine cevap hayır. Çünkü sorunsal bir ilişkiye sahip olmak değildir, doğru ilişki geliştirecek kadar olgun kişiliklere sahip olmaktır ki bu durum herkes için neredeyse imkansızdır.

Bundan sonraki yazımı da böyle bir ilişki nasıl kurulur diye yazayım. Ama kelin kendisi için bir ilacı yoksa söyledikleri sadece atom boşluklarından ibarettir. Benden söylemesi...

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..