Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

İlişkileri besleyebilmek

İlişkileri besleyebilmek
 

Birinin sizi sevdiğini göstermedeki uslubu, sizin beklentilerinize karşılık gelmediğinde, o kişi sizi sevmiyor anlamına gelmez...

Birinin size olan duygularını paylaşmıyor olması, duyguları olmadığı anlamına gelmez...

Birinin sizi anladığını göstermemesi, sizi anlamadığı anlamına gelmez...

Birinin sizi kabul etmesinin, sizi onayladığı anlamında gelmeyebileceği gibi...

Birinin sizinle beraber yaşamasının, sizinle olmayı istediği anlamına gelmeyebileceği gibi...

Ve birinin sizi dinliyor olmasının sizi anladığı, anladıysa kabul ettiği ve kabul ettiyse dahi onayladığı anlamına gelmeyebileceği gibi...

Beraberliklerde çiftler arası farklılıklar bizleri düşünmeye ve beraberinde bu farklılıkları anlama ve kabullenme çabasına girmeye yönlendirebiliyor.

Bu ve benzeri sorularla meşgul olan zihinler, beraklaşmaya çalışırken beraberinde ilişkilerde de rutinden farklı bir süreç yaşanmaktadır. Doğru soruları sormakla başlayan ve doğru cevaplara ulaşana kadar geçilen bu süreçten; gelgitler yaşamadan, kararsızlıklar ve akıl karışıklıklarıyla bezeli dönemeçlerden geçmeden bir nihayi karar aşamasına gelinebileceğini de pek sanmıyorum.

Bence arayışında olduğumuz anlaşılmak yerine, anlamak olmaya başladığında işler biraz daha kolaylaşmaya başlıyor gibi. Zaten kişi kendi düşünce, davranmış, his ve duygularını sebep sonuç zinciri oluşturacak şekilde takip edip kavrayabilmeye tam anlamıyla muktedir olamazken, bunu bir diğerinin bizim için yapabileceğini hayalini kurmak bile abeslle iştikal olacaktır. Sizce de bu yersiz bir beklenti olmaz mıydı?

Bir diğerini anlamak; her ne kadar birilerinin bizi anlamasına eşit bir zorluğa sahipte olsa, anlaşılmayı beklemek yerine anlamaya çalışan taraf olmayı seçmek bence işleri pratikleştirebiliyor...

Çünkü ” beni anlasınlar” diye bir gayeniz, gayretiniz kalmadığında düşünce ve davranışlarınızda da alabildiğine özgürleşiyorsunuz...

Bir diğerini anlamada söz konusu olan düşüncelerse; iş daha kolay... bunun için geçilen yollarsa daha kısa olurken, duygular söz konusu olduğunda; her bir insan için görünenler kaledeskoptan çıkan farklı renkler ve şekillerden çoğu zaman farksız çeşitlilikte oluyor...

Her insan ayrı bir evren...

Her birimizin, insan olmanın geregi ortak düşünce ve duygu temelli davranışları da olsa, pirizmanın içinden geçerken tüm bu duygu ve düşünceler envayi çeşit renk ve şekilde binlerce kırılıma ayrılıyor.

Çünkü her birimizin aslında olmayı dilediği, "idealize" bir kişiliği var. Buna, "İdeal Benlik" diyelim.
Bir de, hali hazırda olduğumuz kişilik dahilinde ki durumumuz... yani "mevcut" hallerimiz var.

Örneklemek gerekirse: Belkide her birimiz; cesur, hoş görülü, güven veren, dürüst insanlar olmayı etik olarak doğru buluyoruzdur. Ancak, bu kavramların içini tam manasıyla doldurabilen, bunları hayatın her alanında aynı başarıyla uygulamaya alanarımızın sayısı hayli azdır diye düşünüyorum.

Buradaki mevcutiyetimiz de amaçlanan: İdeal benlik ile mevcutta var olan arasınındaki açıy kapatmaya çalışmakta olsa, kanımca bunun tam anlamıyla mümkün olabilmesi pekte imkaan dahilinde olamayacaktır.

Bu konuda bir gözlemimi paylaşmayı istiyorum: Eğer bizler bu aradaki farka rağmen, bireyler arası ilişkilerde kişilere o kişinin özünde gördüğümüz bu idealize edilen benliğine ait değerleri, hayata geçirmişcesine takdir eden bir tutumla yaklaşmayı başarabilirsek; onunla iletişimimizde bu tutumu benimseyerek davaranabilirlersek bu durumda o kişinin amaçladığı ve uğrunda çaba harcadığı tüm bu davranışları hayatına çok daha çabuk ve başarıyla katılabilmekte olduğunu fark ediyorum.

Bir çocuğu örnek alalım: Onun dürüstlüğüne inandığınızı söylediğinizde; olumlu bir başlangıca ilk adımı atmasına sebep oluruz. Bunun yanısıra ona değerli olduğunu gördüğünüzü, bildiğinizi büyük bir samimiyet ve içtenlikle söyleyerek, onun bu konuda kendine güvenini pekiştirmesine de destek olmuş oluruz. Bu özelliğinin onun içinde mevcut olduğunu bildiğinizden, onu dışarı çıkarabilmesi için ona güç vermiş oluruz.

Bu ve benzeri moral değerler konusunda inanç ve güvenle bir diğerinde gördüğümüz mevcutta var olan ve henüz idealize edilen benliğinde de olsa, kendine mal edebileceğine inandığınız bir özelliği takdir edebildiğinizde; bu saygı ve beğeni sebebiyle sıkı dostluklar kurulmaktadır.

Ve belkide yıllar geçse de, değişmeyen dostluklar ve/veya sevgi ilişkilerinde yaşanan ortak şey; o kişilerin birbirlerindeki ideal benliklerinde var olanı görülüp, aynı zamanda bunu takdir edebilmeyi başara bilmelerinden kaynaklanmaktadır.

Bunun için gösterilen gayret, özen ve bu yolla o kişilerin karşılıklı olarak birbirlerinde besledikleri “özel olma” hissi ilişkilerinide her daim taze tutmalarına sebep olmaktadır...

Sevgi ve ışıkla

Ayna

01.10.2006

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..