Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Eylül '08

 
Kategori
Dünya
 

İmparatorluğun sonu yaklaşıyor mu?

İmparatorluğun sonu yaklaşıyor mu?
 

Tarihte bizlere öğretilen, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş aşamasından sonra yükselme devrine girdiği, daha sonra duraklama ve sonrada gerileme dönemine girdiğiydi.

Koskocaman İmparatorluk birinci Dünya savaşından sonra da işgal edilmiş, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türk milleti küllerinden yeniden doğarak, bu günkü Türkiye Cumhuriyetini kurulmuştu.

Yani bir yazı gibi giriş, gelişme ve sonuç bölümü gibi…

Son dönemlerde ABD’nin saldırgan tutumu da tıpkı gerileme devrindeki Osmanlı gibi…

Bunu sırf ben söylemiyorum. ABD’li bu işlerin uzmanları kocaman, kocaman Profesörler söylüyorlar…

Dünyada tarihsel bir olgu olduğu gibi, biri yükselirken, diğeri duraklar veya geriler.

Benim görebildiğim kadarı ile ABD şu anda duraklama döneminden, gerileme dönemine geçmiştir.

Tabi ABD gerileme dönemine girince, onun yerine yükselmeye başlayan yeni dünya yıldızları çıkmıştır.

Gelin bu dünya yıldızlarına birer, birer bakalım.

Dünyanın artık geri kalanların yükselişi dönemine girdiği ve Brezilya, Hindistan ve Sahra altı ülkelerinin ABD’nin hâkimiyetini hızla yiyip bitirdikleri uzmanlar tarafından söylenen gerçekler.

Bakalım, ABD’yi sollayan ve ekonomik verilerin göstergesi olan yapılara bir bakalım.

Dünyanın en yüksek binası nerde? Tabi ki Dubai’de!

Dünyanın en büyük alışveriş merkezi nerde? Tabii ki Çin’in başkenti Pekin’de!

Peki, dünyanın en büyük şirketi nerde? Sözde dünyanın en büyük ekonomilerine sahip olan Çin’de ve ABD’de değil. İngilizlerin gözbebeği HSBC şirketi!

Dünyanın geri kalanı ile ABD arasındaki fark askeri alan dışında hızla kapanıyormuş.

ABD ekonomik, finansal, endüstriyel ve kültürel hükmünü kaybediyormuş.

Ancak bu ABD’nin önemini yitirdiği anlamına gelmiyormuş.

ABD, benzeri olmayan eğitim kurumları, coğrafi avantajları ve dünyanın en iyi ve en parlaklarını bir araya toplayabilmesiyle Roma ve İngiliz imparatorluklarından çok daha uzun süre yükselmeye devam edecekmiş.

Yani bir eğitim alanında bu yükselmesine devam edecekmiş!

Dünyanın diğer ülkelerinden İngiltere ekonomik üstünlüğünü sadece 30-40 yıl sürdürebilmiş.

ABD ise 120 yıldır dünyanın en büyük ekonomisine sahipmiş.

İngiltere sadece donanmasıyla dünyaya hükmediyormuş. İngilizlerin kara orduları o kadar da güçlü değilmiş. ABD ordusu karada, denizde, havada ve hatta uzayda şu anda üstün durumdaymış.

Çin ya da Rusya’nın yakın bir zamanda bu üstünlüğü eline geçirmesi hiç de olası görünmüyormuş.

Tabi ekonomik veriler arttıkça ve ekonomik sahalar ele geçirildikçe, ABD dünya jandarmalığı yaparken, birde bakmışsınız! Diğer ülkeler ABD’yi askeri ve eğitim alanında da geçmişler. Sen işin olacağına bak!

Sanayinin bir kısmı başka ülkelere kaymasına rağmen, halen ABD teknolojik yeniliklerde hâlâ dünyanın geri kalanının önünde yer alıyormuş.

ABD özellikle nano teknolojide patlama yapabilirmiş.

Öte yandan Roma İmparatorluğu da ABD gibi yüzyıllar süren ekonomik, kültürel ve askeri hâkimiyete sahip olmasına rağmen, çöküşü orta sınıfın yoksullaşması hatta yok olması, yüksek vergiler ve artan enflasyonla ekonomiyle başlamış. Daha sonra da işgallerle son bulmuş.

Amerikan ekonomisi de buna benzer özellikler gösteriyormuş. Ancak teknolojik yenilikler, üstün eğitim ve coğrafi avantajları ABD’nin yıkılmasını bir süre daha engelleyecek gibi gösteriyormuş.

Şimdi dünyada tartışılan konu: ABD’nin hiper güç olduğu tek kutuplu yenidünya düzeninden artık post-Amerikan döneme geçildiğini tartışıyor.

Son 20 yılda ABD liderleri, dünya hâkimiyetini sağlamış bir ülkenin başına geçiyordu. Yani seçilen bir başkan, zaten var olan hâkimiyeti devam ettiriyordu!

Ancak yeni seçimi kazanacak başkanın bu şansı bulabileceği pek olası gözükmüyor.

8 Ağustos 2008 tarihindeki Pekin Olimpiyatları ile herkes Çin’in sahneye çıkışını izledi.

O gün önemli iki olay gerçekleşti. Bunlardan ilki, olimpiyat meşalesini yakan Çin’in dünya sahnesine çıkışı, diğeriyse Bush’un yanı başında otururken Gürcistan’ı işgal eden Putin’in Rusya’sı olduğu hiç kimse tarafından göz ardı edilmemeli.

Aslında bu iki olay, ekonomik huzursuzluk yaşayan ve Irak ile Afganistan’daki isyanları bastıramayan ABD’yi savunmasız yakaladığı söylenebilir. Bakın ABD’nin ekonomik verilerine; Bush, başkanlığa geldiğinde ABD ekonomisi 127 milyar dolar bütçe fazlası veriyormuş. Ekim 2008 tarihinde ise hazinenin rekor kırarak 482 milyar dolar açığa ulaşması öngörülüyormuş.

Diğer yandan Çin’in elinde bulunan ABD devlet tahvili 62 milyar dolardan 504 milyar dolara yükselmiş.

Çin, Japonya’dan sonra ABD’ye kredi veren ikinci en büyük devlet durumuna gelmiş!

Yüzde 10’luk büyüme oranıyla dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olan Çin.

ABD’nin özellikle Irak’ta izlediği güçlü olan haklıdır politikasıyla uluslararası hukuku yok sayması, rakiplerinin de aynı taktiği kullanmasını haklı çıkardığı, Rusya’nın Gürcistan’ı işgali ile ortaya çıktı.

Bakın Rusya, Gürcistan’ı işgal ederken BM ile herhangi bir diplomatik ilişki bile kurmadı.

Bunun yanında NATO’nun Rusya sınırlarına dayanması, Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne füze sistemlerinin yerleştirilmesi planları Rusya’yı rahatsız ettiği bir gerçek.

Petrolde yüzde 34, doğalgazda yüzde 40 Rusya’ya bağımlı olan AB ve ABD, Rusya’nın Polonya, Estonya ve Ukrayna’yı tehdit etmesi karşısında hiçbir şey yapamadılar.

Batı tarzı liberal demokrasinin üstün geldiğini ve insanlığın ideolojik gelişiminin bittiğini söyleyen tarihin sonu teorisini ortaya atan uzmanlar haklı mı çıkıyorlar?

Bizde bir söz var ya. Alma Mazlumun ahını, çıkar aheste, aheste.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..