Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '20

 
Kategori
Güncel
 

İngiliz Papaz Malthus

2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ilk kez ortaya çıkan corona virüsü salgını tüm dünyaya yayılmaya devam ederken Üniversiteyken hakkında bilgi edindiğim ilk nüfus planlamacısı İngiliz asıllı bir papaz olan Malthus aklıma geldi. 18. ve 19. Yüzyıllarında yaşamış Thomas Robert Malthus (1766-1834), nüfus kontrolü üzerine teorileri ile ünlü aynı zamanda “Demonist”. Yani “Cinci”, cin çıkarma uzmanı idi. Doğum kontrolünü savunuyordu ama 3 çocuğu vardı. Malthus, nüfusu kontrol etmek için sadece doğum kontrolü önermiyordu. Nüfus teorisinde: doğal kaynakların aritmetik bir dizide, nüfusun ise geometrik bir dizide arttığını iddia etmekteydi. Bunun sonucu olarak nüfus artışının kıtlık ve ölümler tarafından sınırlanacağını iddia ediyordu. Nüfusun dengelenmesi için doğa kendi dengesini devreye sokar ve salgın hastalık, veba, kıtlık, savaş gibi olayların kaçınılmaz olduğunu söyler.

Malthus ayrıca “yoksullara yardım” politikalarına da şiddetle karşı çıkar. Ona göre bu yardımlar yoksulluğu ortadan kaldırmak yerine, tembelliği özendirip yoksulluğun yaygınlaşmasına yol açar. İşçiler, mülk sahiplerinin sahip olduğu erdeme sahip değildir. yardımsever zenginlerin yardım çabalarına rağmen işçiler, ellerine geçen fazla parayı çarçur edecek, kısa süreli refahın etkisiyle daha çok çocuk yapacak ve sonunda ilk durumlarından daha kötü hale geleceklerdir. Devamında; gereken düzeyin ötesinde doğan bütün çocuklar yetişkinlerin ölüleriyle onlara yer açılmadığı sürece, yok olmaya mahkumdurlar. tutarlı davranmak adına, doğanın bu ölümlülük üreten faaliyetini aptalca ve boş yere engellemeye çalışmak yerine kolaylaştırmalıyız ve kıtlığın iğrenç yüzünün çok sık görünmesinden korkarsak, doğayı, kullanmaya zorladığımız diğer yok etme yöntemleri için gayretle teşvik etmeliyiz. Yoksullara temizlik tavsiye etmek yerine aykırı alışkanlıkları tavsiye etmeliyiz. en önemlisi, hastalıkları yok etmek için özel çareleri ve yardımsever ancak belli düzensizliklerin kökünü toptan kazımak için planlar tasarlayarak insanlığa hizmet ettiğini düşünen oldukça yanlış fikirli kişileri de hoş görmemeliyiz, diyordu.

19. yüzyılın ilk yarısında Avrupa’da kapitalist yönetici sınıfın üyeleri, yeni keşfedilen “nüfus artışı sorununu” tartışmak ve fakirlerin ölüm oranlarını artırmak için, Malthus’un fikirlerini uygulamanın yöntemlerini planlamak üzere bir araya gelirler.

Vardıkları sonuç özetle; “Fakirlere temizliği tavsiye etmek yerine tam tersi alışkanlıklara teşvik etmeliyiz. Şehirlerimizdeki sokakları daha dar yapmalıyız, daha fazla insanı evlere doldurmalıyız ve vebayı getirmeye çalışmalıyız. Ülkemizde köylerimizi durgun sulara yakın yapmalıyız, bataklıklarda yaşamayı teşvik etmeliyiz.” şeklindeydi.

İngiltere’de 19. yüzyılda uygulanan “fakirleri ezme” programı ile yaşam mücadelesinde güçlü olanlar zayıf olanları ezmiş ve bu şekilde hızla artan nüfus da dengelenmiş olacaktı. Malthus’un teorik olarak gerekli bulduğu “yaşam mücadelesi”, İngiltere’de milyonlarca fakir insanın sıkıntı dolu bir hayat sürmelerine neden olmuştu.

Bu ifadeler şaka değil, gerçeğin ta kendisi! Avrupalı elitleri bir araya getiren Thomas Malthus’un nüfus ve yiyecek artışı konusunda ortaya attığı fikirlerdi. Dünyada nüfusunun geometrik olarak artması buna karşın yiyecek miktarının aritmetik olarak artması, yani nüfusun yiyecekten daha hızlı arttığı için toplumun alt tabakası olan fakirler sistematik olarak daha “fakir” hale getirilirse ölümleri kolaylaşır, böylece nüfus artışının önüne geçmek mümkün olabilirdi. Tüm kapitalistlere göre “ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar ise sınırlıdır.” Böylece yiyecek ve diğer kaynaklar onları gerçekte hak eden ve ihtirasları sınırsız olan soylu ve zengin elitler arasında paylaşılmalıdır.

Malthus’a göre devlet; bu doktrini desteklemeli, fakirlere yardım yapılmamalı, nüfus artışı desteklenmemelidir. Zira Ona göre insanlar eşit değildir. Dolayısıyla aynı haklara sahip değillerdir. Bazılarının mutlu ve refah içinde olması, diğerlerinin sefalet ve ölümle yüzleşmesi bir doğa kanunudur. Olması gereken de budur.

Bu çarpık anlayış kabul edilmelidir ki, kapitalistler, dünyayı daha kolay sömürgeleştirebilsin. Bu ifadeler zamanda kapitalizmin ruhudur, özüdür.

Jean Paul Sartre’nin “Ezilenler arasında din adamı yoktur. Din adamları ezen sınıf ya da ırkların asalağıdır.” sözü ile din adamı Papaz Malthus arasında bir korelasyon kuruyorum.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..