Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '07

 
Kategori
Felsefe
 

İnönü! Öneri!

İnönü! Öneri!
 

Ha bunu, ha bunu da bildim benden hası yok, olgunluğa erdim! Sözleriyle duraklama devri, sorumluluğu uzakta yakında kim varsa, sırtına yükleme dönemine doğru bir yolculuk başlar! Veba kadar bulaşıcı…

Aman Allah korusun da, amansız bir illet değil şükürler olsun!

Takkeyi bir kenara koyup, yemenimi yaydım önüme! Şapkamı da kullanabilirdim, Önderim önermişti fesin yerine, İnönü’ de en beyazı Sabiha Sultan’ a nasip oldu!

Melekler önermiş olmalı! Ben de o salâhiyet yok, seslenişlerini okurum!

Bilgi vardır, sevgi vardır, sağlam bir tevazu vardır dizelerinde. Bilgi diyeti yapanlar asla okumamalıdır! Müptelası olmak vardır, işin ucunda!


Yemenimi yaydım önüme, şapkamı da koyabilirdim düşünmek için.

İzmir’ de ayaklarının önüne bayraklar serilen:” Ben bir milleti temsil eden bayrağı ayaklar altına almam, çiğnemem” Dediyse… Atam!


Ben de onun izinden yürürüm, benden olmayanı hor görmem! Hangi dersi istiyorsa onu veririm!

İyi kul ve olmayan kul! Hangi ırka mensup kime ne? Fitne fesat ise mesleği… Benim olsa ne yazar neyleyim kangren olmuş bileği. Bir millet: İçinde barınmaya çalışan kötülüklerden arınmak için çırpınırsa aforoz mu edilmeli!

Tepelere çıkıp İnönü ovasını izlemedim! Bir katkım olmadı şimdiye dek bilgisizlikten, önce göklere çıkmaya hak kazanmalıyım. THK ne demek öğrenmeliyim. Çorbada tuz taneciği olmak için gayret göstermeliyim!

Bir pilot, düşünen bir pilot, vatanına kurumuna faydalı bir pilot, yazan bir pilot! MB kanalıyla THK sesini ovalardan öte çınlatan bir pilot!

O nu kıskanmak! Hayır! O nu örnek almak, O pilotu çoğaltmak görevimiz!

İyiye güzele evet diyebilme, özgüveni güçlendirme zamanı!

Fulya’ya güzel diyen çirkinleşir mi? Şimdiden geleceğin satırlarını yazıyor, dünde kalmak isteyenler olgun ruhlu bu asil genç kızı okumamalı!

Bu ne disiplin, bu ne misafirperverlik tığ gibi delikanlılar, ben onları dağlara nasıl salarım, kardeşlerim evlatlarım! Bırakın onları bana, vatanıma kalsınlar! Göğüslerinde yavuklularının yürekleri atar, kör kurşunlara siper olmasınlar!

Kardeş: Yazılarını beğenirim diyemiyorum! Dâhiyane, kalbin yazılarından da daha güzel hiç diyemiyorum! Satırlar, bazen sabırsız gibi gelir bana, işte bunu diyebiliyorum! Mizahı: Hazımlı olanlar okumalıdır bu vatanından ayrı yaşayanı da…

Herkesin damak tadı… Önermek bana düşer mi? Ben hangi bağ bahçeden bilgi topluyorum, bunu dile getirmek istiyorum. Beden iki teker üstünde gezmede, lâkin ufuklarda hız sınırına dikkat levhaları asılı! Yetişemiyorum!

Akdenizlim, çerez davasında haklı, ben satırlarında konuk idim demeye vakit yok. Yeni genç kalemlere “Hoş geldin”, Akdenizlim merhaba! Barıştan ne haber? İnönü’ye neden uğramadın?” Ben sen sormazsan, kim soracak onları!

Yemenimi yaydığımda düşündüm, beğendiklerimi kalbimin raflarında hapsederek ifşa etmekten kaçınmak, haksızlık değil mi? Ben Nasrettin Hoca değilim, mavi boncuklarım yok! İzmir mavilimden gayrı!

Neden o bağdan da, bu tarladan değil, gönül kimi severse güzel o mudur?

Hem öyledir, hem değil! Paraleller sonsuza dek birbirine dokunurlar mı?


Elini beline koymadan, fikirlerini savunuşları… Esrarengiz Hanım’a hayran olunmaz mı? Perçemini alnından kaldırmasına gerek kalmadan! Her dilde evet! Marka sevdalısı yaptı okuyanını!

Başlık imza fazlalık, kelimeler onun! Uzaktan ışıldayan!


Onun bahçesinde meyveler, hormonsuz! Yorgun kollar ne toplarsa. Mutlu oluyor sonrası!

Unuttum sanmasın Centilmen kendini, o fırtınaya borçluyum, yollarımızın kesişmesini! Kritik anlarda gösterir, insanoğlu gerçek kişiliğini!


Yemenim hâlâ önümde yayılı, düşünceler sere serpe adını anamadıklarım, bir dahaki sefere! Durun hayrola nereye bitmedi söylenmek istenenler!

Kurak tozlu mevsimde, yağmur zamanı, yolun diğer yarısına geçmek, Yıldızlı gecelerde, ince ince Serap görmek iyi gelir! Bu bahçeler dingin huzur dolu! Çamursuz patika yolları!

Ahmetli adını yörelere vermişler! Yemenimde hare hare Ahmetler!

Üstün dağlısı, bu ne enerji? Yaşam şevki utandırıyor buhranlı ruhları! Ahmet’in iri yarı genci candanı, onun ne dediğini iyi anlamalı!

Yılmayan Ahmet ile İnönü’de kısacık sohbetimizde bir kitap okudum sandım, fikirler yüze yüze geldi. Yargının önünden ön’ü kaldırmalı!


3919 Aklımdan çıkmıyor, acaba MB 3919 kere 6 tutturabilir mi?


Yüzüncü kez de ayrıntıda gezinemedim, elim değmedi gönlüm ağır aksak da olsa arayışta, gözler takılı kaldı nizamiyenin koca kapısında.


Neşem! Yağmur başka yerlere yağacak diye İnönü’de gözyaşları döktü, imrendim bu dostluğa! “Yolculuk et birlikte, o zaman daha iyi anlarsın” Sözü inanın değil boşu boşuna! Ne olacak şimdi? Yazılar yetersiz kalıyor, Neşeyi canlı kanlı yaşamak istiyor, fırsat kolluyor bu gönül!


EREN 1, AH-DIN Planörleri, göklerde süzülürken pilotları Efe ve Tijhen Hanım olursa bir gün, hiç şaşmam! İlyas Bayram, artık semalardan Efsane yemek için iner veya hava yağmurlu ise blog yazar bu arada!


Tüm bunları Ezgi Umut kayda almalı, onun resimleri, her biri başka bir öykü!

Emre! Karanlık bastığında salıncaklara binerim, kimse görmeden. Sizin bindiğiniz salıncakları ben göremedim!

Süleyman Ekim Bey! Blog yazarlığı, yazmaktan başka işlere yararmış haklısınız! İnönü’de olunca! A- Siyazarı ben bile bilirim, espri donanımlı, Sayın Tüfekçi ile tanışmak bir ayrıcalıktı!


Tamer Bey’ i ve yazılarını tanımak, sohbet etmek bir gün nasip olur inşallah!


Ne kadar az bilir, ne kadar az tanırmışım ben yurdumu ve insanını!

“ Bana bir harf öğretenin..!”


Talip Bey! Bana, bizlere lâyık gördüğünüz armağanlar paha biçilmez!

Yine de en büyük ödül size, sizlere!


Vatana minnet, Ata’ya şükran borcu nasıl ödenir? Sormuyorum artık kendime!


İnönü’m, önerim, yemenim benim!


 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..