Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '13

 
Kategori
Sosyoloji
 

İnsan hayatında gerçekten yapacak bir şeyin olmadığı durumlar var mıdır?

İnsan hayatında gerçekten yapacak bir şeyin olmadığı durumlar var mıdır?
 

Bu önemli; çünkü gerçekten yapacak bir şey kalmamışsa sonuçlara katlanmak zorundayız ve sonuçlar da düşünemeyeceğimiz şekilde olabilir.

Yaşadığımız sorunlar zor olabilir ama nihayetinde çözümsüz müdür? Bu âlemde aklımızın ermeyeceği, gücümüzün yetmeyeceği işler var mıdır? Eğer öyleyse bunlar başımıza geldiğinde ağlayıp sızlamayalım, kaderimize razı olalım.

İnsanın ve insanın yarattığı bilmin, teknolojinin gücü ne kadardır? Yaşadığımız dünyada karşılaştığımız bütün sorunları çözebilir mi? Eğer böyle bizi aşan şeyler varsa çözümü Tanrı’ya bırakalım. Olursa olur olmazsa başa gelen çekilir.

Yalnız burada iki konu var: İlki gücümüzün yetmeyeceği olaylar belli değil. Bir diğeri, bunlara gücümüzün yetip yetmeyeceğini de bilmiyoruz. “Felaket” diye tanımladığımız olaylarda insanlık olarak çok büyük zayiat veriyoruz. Bunun nedeni belki felaket dediğimiz bu olayların önlenemez mahiyette oluşu değil. Yani yok böyle bir şey. Sorunun gerektirdiği çözüm noktasında eksik ve yanlışlarımız var. Kayıplar bu yüzden.

Gerek enformasyon gerekse teknik bilgi/beceri anlamında şu ana kadar dünyada yaşadığımız olaylara müdahale edebilir ve hepsini de kayıpsız atlatabilirdik. Ama maalesef bugüne kadar çok büyük kayıplarımız oldu.

Afetleri Tanrı’nın bir gazabı olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Biz gerekeni gerektiği şekilde yapmadığımız/yapamadığımız için bu afetler büyük. Yani bu gün alelade bir sel baskınında insanlar ölüyorsa oturup düşünmemiz lazım.

Kişiler tek tek çaresiz olabilirler; hepimizin başına bizi zor durumda bırakan, hatta hayatımızı elimizden alan olaylar gelebilir ve bunlara karşı koyamayabiliriz. Fakat toplumsal bilinç, toplumsal müdahale, devletin örgütsel gücü/imkânları farklı sonuçlar doğurur. Yani buradan çok şey beklemek hakkımızdır. Ben kimsenin yardımı olmadan ölüyorsam, hani ait olduğum toplum/devlet müdahale ettiği zaman yine ölüyorsam o bilime, o devlete, o topluma ne gerek var. Bu nedenle devlet müdahaleli olayların önlenememesinin açıklaması yoktur. Şu kadarını kurtardık da diyemezsiniz. Ver senin elindeki imkânları bana, bildiğimiz/gördüğümüz ölçekli hangi felaket olursa olsun ben bir kişi bile kayıp vermeyeceğim. Kusura bakma bu durumda senin yetersizliğinden, değilse ihmalinden, hatta beceriksizliğinden bahsetmek hakkım, sayın devletim!

Bu nedenle halkımın bugüne kadar insanlığın başına gelen, bildiğimiz, gördüğümüz ve adına felaket dediğimiz olayların günümüz imkânlarıyla çözülebilir şeyler olduğunu bilmesi lazım. Bunlar Allah’ın gazabı değil. Artık bugün depremlere bile müdahale edilebiliyorken Dereköy’ün deresi taşınca onlarca insanım helak olursa kusura bakmasın, ben yöneticinin yakasını tutarım. Bu olaylara sizlerin Allah’ın gazabı demeniz yöneticilere mazeret oluyor. Bence bunlar basit olaylar. Bir tek insanımızın dahi ölmemesi gerekir.  Öyle yel geldi, sel geldi der ağlarsanız Allah’ın gazabı değil Korkut’un gazabıyla karşılaşırsınız, karışmam!

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..