Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '11

 
Kategori
Öykü
 

İnsan hırsızı (Birinci Bölüm)

İnsan hırsızı (Birinci Bölüm)
 

Meyhaneden az önce çıkmıştı. Adam akıllı içtim ha diye düşünüyordu. Adam akıllı ki ne adam akıllı. Eşek yüküyle. Ama olsun kırk yılın başı, oh be amma rahatladım. Kelebek gibi hissediyorum kendimi, kelebek.

O sırada karşıdan gelen bir adam sinsice yanına yaklaştı.

“Vay siz siniz ha!”

Cevap vermesine fırsat vermeden kartını uzattı. Polis…

Alkolün verdiği coşkuyla kendinden geçmişti.

“Adil olun efendim, adil” diye başladı söze.

Kafası karışmış dili peltekleşmişti. Şimdi birileri adil olacaktı ya niye adil olacaktı. İşte o kısmına akıl erdiremiyordu. Karşısındakinin güldüğünü görünce birdenbire alınıverdi.

 “Bana mı gülüyorsunuz diye diklendi. Gülün bakalım, gülün siz. Adalet Tanrıçasına şikâyet etmez miyim ?”

Hay Allah Adalet tanrıçası da nereden çıkmıştı şimdi. Aslında öyle demek istememişti de bir anlık ağzından öyle çıkıvermişti işte. Tam toparlanmaya çalışıyordu ki bu kez de herkesin adalete ihtiyacı olduğunu söyledi. Öteki

 “Hayır dedi, benim adalete ihtiyacım yok paraya ihtiyacım var anladınız mı? Yerim sizin adaletinizi.”

 Berikinin gözü korkmuştu korkmasına ya. Yine de korktuğunu belli etmemeliydi.

“Tamam dedi hatırladım sizi. Geçen gün de bana polis kimliği göstermiştiniz değil mi? Besbelli deli beller gibi bellediniz beni. Ama öyle yağma yok. Size zırnık koklatacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu yaptığınız bir değil iki değil bir gün polis olarak çıkıyorsunuz karşıma, bir gün Mit’çi. Tabii saf gönüllü gördünüz beni açık kalpli, samimi.”

“Ama işte şuraya yazıyorum, yok anam babam yok, kesseniz size verecek kör kuruşum yok

İşte bakın bakın ceplerimi göstereyim size.”

Pantolonunun ceplerini iki yana açarak gösterdi.

“Kelebek gibiyim, kelebek. Gördünüz ya yalan söylemiyorum.”

Büsbütün duygulanmış bir halde.

“Sevmem, yalanı sevmem diye devam etti. Hiç hoş bir şey değildir yalan. Anladınız mı?” Alkolün verdiği kör cesaretle ötekinin gözlerinin içine bakarak bu kez.

“Sizin yaptığınızda yenilir yutulur şey değil. İnsan hırsızısınız siz! İnsan hırsızı…”

 Ama bu hali de çok uzun sürmedi. Tekrar duygulu hassas bir sesle. Kibarca.

“Ne demek istediğimi anladınız mı” diye sordu.

Öteki soruya cevap vereceği yerde şaşkın şaşkın bakınmakla yetindi. Bunun üzerine kendine güvenen insanlara has duygu haliyle karşısındakine tepeden bakarak.

“Kartvizitleri toplayıp toplayıp şuna buna ben oyum ben buyum diye gösteriyorsunuz” dedi.

Sonra “Zavallı masum insanları kandırıyorsunuz, Şimdi de karşıma geçmiş bir marifet yapmış gibi gülücükler dağıtıyorsunuz” Karşısındaki gerçekten de gülmeye başlamıştı. Ama bu gülüş arsız olmaktan uzak pek sevimli keyifli bir gülüştü. Bu da berikinin içini acıtmaya yetmişti.

Oldukça kızgın bir sesle ahlak dersi verir gibi

“Hiç utanma sıkılma yok mu sizde “

Bu sözleri söylerken karşısındakine değilde uzaklarda bir yere bakıyordu. Gözlerinde oldukça ürkek bir bakış vardı. Kendine güveni olmayan insanlara özgü o iç sıkkınlığıyla.

” Ama ben kime söylüyorum, adam olsanız zaten bu işe kalkışmazdınız” Dedi. Böyle söyler söylemez bir müddet sustu. Karşısındakinin hali tavrında birazcık eziklik görmüş olsa pek mutlu olacaktı kuşkusuz. Ama ötekinin daha çok dalgın şaşkın bir hali vardı. Hani bundan biraz para söğüşlesek iyi olacaktı ama üç kuruş için bu kadar lafa ne gerek var tavrındaydı. Beriki “Adam olmaz sizden adam olmaz” diye devam etti. “Şimdi çekin arabanızı buradan, daha önce de söyledim size verecek beş kuruşum yok” Öteki neredeyse çekip gidecekti, bir an için kararsız kaldı. Karşısındakinin ses etmediğini görünce, “Hem ne diye verecekmişim canım” diye duygulandı. “Anam mısınız babam mı? Giderim… Evet giderim… O parayla…

 
Toplam blog
: 261
: 335
Kayıt tarihi
: 30.08.10
 
 

Anadolu Üniversitesi İşletme fakültesi mezunuyum. Çeşitli kuruluşlarda muhasebe ve dış ticaret or..