Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '08

 
Kategori
Şiir
 

İnsan mı değişmeli yoksa dünya mı?

İnsan mı değişmeli yoksa dünya mı?
 

Resim:www.keklikoluk.org


Bir mektup aldı bir gün, bir adam
İsimsiz ve imzasız
Kendini günümüzde değil de
Sanki, başka bir dünyada hisseden ona
Belki de kendisinden yazılmış!

İçinde diyordu ki;
" Kabuğu kırılmamış sert bir cevizdim
Dışı çikolatalı sos ile kaplı
Eridi sosum, son çöl sıcaklarında
Artık kendimi yalnızca kendim kırabilirim

Haklı isyanlarımın hırçın küfürlerini
Altın sırma işlemeli, ipeksi örtüler altında
Güzel ve naif sözlere tercüme eden
İyi niyetli ve iyi halli bir çevirmendim
Oysa mevsimler boyu süren
güçlü rüzgârlar altında örtüler uçtu
Artık isyanlarım çırılçıplak ortada

Masmavi ve dingin bir yaz(ı) denizinde
Gündüzleri uzaktan gür salvolar atan
Geceleriyse pırıltılı ışıklar saçan
Bir hayâl gemisiydim
Ve battım, yan yatarak
Gerçeklik tatbikatının o zorlu,
O son manevralarında
Hepsi de şehit olan
İdeâllerim ve sözcüklerim dahil
Kimsecikler yok artık yanımda
Kendi enkazıma sadece kendim dalacağım
Onları bir daha, bir daha aradığımda

Bir küvözde, dokuz ay on gün yaşadım
Yarı hayali ve refah içerisinde
Gizlenmenin o kendine has
özel ve gizemli getirisiyle
Tümünü de sonunda
tek bir sayıya yatırdım
Gerçeklik kumarhanesinde geceler boyu
ben kazanmalıyım diye, diye
Hepsini yitirdim
Artık ekmeğimi ve kendimi
taştan çıkarmalıyım

Barış, özgürlük, dayanışma ve huzur dolu
Bahar ve yazların hüküm sürdüğü
Bir iç deniz adasına doğru
Bir yolculuğa niyetlenmiştim
Şöyle, uzun ve zevkli.
Oysa ki bavulum
Kışlık giysilerle doluydu
Hepsi de kalın ve koyu renkli

Ağır geldi ruhum ve bavulum
Acımasızca kurşuna dizilip
Törensizce gömülen
ve artık iyice hor görülen
Bir ruhun önemine atfen ve tesadüfen
68. kilometrede yoruldum.

Menzilimi yitirmeksizin
Yorulan zihnimi ve bedenimi biraz dinlendirmek
Kendimi de biraz değiştirmek isteyen
Bir ur belirdi sanki içimde
Artık oldukça acıtıyor!

Sert bir ceviz kabuğu,
Bastırılmış haklı isyanlar,
Bedavaya çalışan, uysal bir çevirmen,
Kara gövdesi beyaza boyanmış,
Işıltılı bir hayal gemisi,
Hor görülen bir ruh,
Acemi bir yolcu,
Acemi bir kumarbaz
ve yavaş bir maratoncu.
Küvözün içinde de olsa
Dik durmak isterken
Etraftan vuran güçlü ışıklar altında
Beliren siluetler gibi sanki bunlar

Altında har'lı bir ateşin yandığı
Bir kazanın içindeki bu siluetler bana,
'Eskiye veda' için
'Etrafımda yamyam dansı yapan
Çığırtkan yerlilerin işi mi yoksa bu
?'
Dedirtiyor bazen

Biliyorum, aslında zordur
Uzunca yaşanılan bir yere,
Bir işe ve uğraşa,
Ya da bir sevgiliye,
Yakın bir dosta
hele de eski kendine
'Elveda!' demek
Süre uzadıkça, durum daha da zorlaşır.
Nasıl ki, 'Ayrılıklar da sevdaya dahilse'
Vedalar da yaşama işte öylesi dahil
Diyen bir yan, içimde, başkaldırıda
Onu bastırmakta
Çoğu kez güçlük çekiyorum..."

Yoksa ona bu hissi veren
Küreselleşen dünyanın
Az ya da çok
Tüm kentlerinde hüküm süren
Ve insanın
O, paylaşan ve dayanışan özüne
Aykırı düşen
Vefasız, sert, acımasız ve ürküten
Yeni yaşam iklimi mi?

Sonunda akla gelen
O klasik sorudur,
" Adam mı değişmeli, yoksa dünya mı?"
Ya da her ikisi de birden mi?
Daha insancıl ve ılıman
Bir iklime doğru...

İ.Ersin KABAOĞLU,

27-Ağustos-2008, Ankara


Not: Bu konu ile ilintili "Adam ve arabası" başlıklı blog için bkz.:

http://blog.milliyet.com.tr/Adam_ve_arabasi___/Blog/?BlogNo=264854

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..