Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '18

 
Kategori
Deneme
 

İnsan

İnsan
 

İnsan: özel, güzel, bilinçli, sıradışı fani varlık.

İnsan....Pek çok  artıyı eksiyi  kendisinde bulunduran, 

Bir insan; gecesini gündüzüne katıp bir virüse karşı ilaç geliştirebilir.  Bir uzay gemisinin Mars'a ne kadar süre sonra varabileceğini hesaplayabilir. Hayali uğruna çok zor bir yolculuğa  çıkıp, bilinmeyen kıtaları, toprakları keşfedebilir. Yaptığı buluşla insanların yiyeceklerini aylarca bozulmadan muhafaza edecek, 15 dakikada kilolarca çamaşırı yıkayıp kurutabilecek,  ses ve görüntüyü her yere taşıyan makineler icat edebilir. Bir kimsesize sahip çıkıp hayatını kurtarabilir.  Karşıdan karşıya geçen görmeyen ya da yaşlı bir  insana yardım edebilir. Ülkesini sporda, sanatta başarıya ulaştırabilir. Kendisi kadar başkalarının iyiliği  için de çaba harcayabilir.

Bir insan, çok duygulanabilir, sabredebilir, dua edebilir.

Bir insan harika bir anne-baba, evlat, kardeş, komşu vb. .. olabilir. İnsan; ne kadar güzide, meleksi  bir varlık.

İnsan ...

İnsan atom üzerine yapılan araştırmaları ilerletip, bir atom çekirdeğinden, ölüm olup Nagasaki'ye, Hiroşima'ya yağabilir. İçinde insanların yakılmasına uygun fırınlar tasarlayabilir. Bir şehrin yanışını keyifle izleyebilir. Kölelerini birbiriyle ölümüne dövüştürebilir. Ya da hatalı gördüğü insanları aslanlara parçalattırabilir. Bir insanı sebepsiz yere ve türlü  işkencelerle katledip, bununla da yetinmeyerek cenazesine bile tarifsiz  vahşice kötülükler yapabilir. Masum insanların, güçsüzlerin acı çekmesinden, kederinden en sadistçe,  ilkel duygularla hoşlanabilir.

İnsan ne kadar kötü kalpli, fesat, zalim bir varlık....

İnsan en iyi de en kötü de olabilir. 

Bilirsiniz ki bebekler, hep büyük bir sevinç halesinin ortasında gözlerini dünyaya açıyor. Doğuşları - gayrımeşru ilişki ve tecavüz kaynaklı doğumlar hariç-  büyük bir neşe, moral kaynağı oluyor. Aileleri, akrabaları onları pamuklara sarıp sarmalıyor, imkanlarını seferber ediyorlar. Hitler'in, Stalin'in, Neron'un, Karındeşen Jack'in anneleri de onlar doğunca çok mutlu olmuşlardı elbet. Sonrasını ki nerden tahmin edebilirdi ki?

İyi ama, bir insan neden toplumda uyumlu sevgi -saygı gören, en azından zararsız birisiyken vahşi bir şeytana dönüşsün ki? 

Neden insan hayatının ilerleyen safhalarında, sonradan değişir,  hatta zalimleşir ki? Sorunun cevabı da soruda gizlidir bence çünkü konumuz, "insan".

Hiçbir insan da her zaman aynı çizgide ilerlemez ve yazık ki daha da kötü, zararlı davranış eğilimine girmek, her insan  için ihtimal dahilindedir 

Hiç kimse de ani rahatsızlıklar dışında, pat diye  kötüleşmez aslında. Bu bir süreçtir ve zaman içinde giderek artan değişiklikler ya pek farkedilmez ya da başka nedenlerle umursanmaz, sonrasında bu negatif süreç, vahim boyutlara ulaşana dek ilerleyip gider.

Hepimiz insanız işte. Yarın ne olacağımızı da hiçbirimiz  bilemeyiz. Karakterimizin sevecen, iyiniyetli yönden aksi yöne doğru değişebileceğini de düşünemeyiz ama bu değişim bir gerçekliktir. Çocukken olmayan davranış zafiyetlerine yol açan fiziksel, ya da psikolojik olarak  ortaya çıkan sebepler söz konusu olabilir.

Ben bir Tıp uzmanı değilim ama; Alzheimer hastalığı, ileri yaşla ortaya çıkan  bunama  türü rahatsızlıklar, kafatasına alınan ciddi darbeler, Tiroit hormonu dengesizlikleri, kalp ameliyatı, beyin ameliyatı hatta bazı kanserler gibi çok ağır rahatsızlık ve operasyonlar, büyük psikolojik travmalar, depresyonlar, aşırı alkol tüketimi. Manik depresif , paranoyak, şizofreni gibi rahatsızlıklar, davranışları çok keskin şekilde, önemli derecede ve  olumsuz yönde değiştirebilir diye düşünüyorum. Bunlar çoğu kez "kader"  diyebileceğimiz, elimizden de fazlaca bir şey gelemeyecek ancak tatsız da olsa gerçek olan karakter değişikliği sebepleri.

Bir de biz insanların kendi  irademizle, bilinçli olarak gerçekleşen kötü yönlü  değişimler vardır. Fıtratımızdaki güzellikleri, hasletlerimizi yitirdiğimiz, gözardı ettiğimiz değişim süreci. Bunun da bence en büyük sebebi ego ve bunun yol açtığı kibirdir.

Bir kimse; böyle egosunu en öne çıkardığı durumlarda her zaman; sadece kendisini, kendisinin ya da ailesinin çıkarlarını en önemli, diğer insanları ise adeta böcek gibi görebilir..  

Bence bir insanın kendi nefsinden daha büyük düşmanı yoktur. (Kuran-ı Kerim de de Allahın insana zulüm etmediği, onun kendisine zulüm ettiği belirtilmez mi?)

İnsan, egosunun kuyusuna düşmüşse; özellikle gençlerde, çok  zengin ve güç sahibi kişilerde sık rastlandığı gibi: "ben en güzelim, en akıllıyım, en büyüğüm, en zenginim, vs. "adeta kendisine tapınır hale gelmişse, aslında acınacak bir  haldedir. Hepsinin kaybedileceği kesin olan güzelliklere, nimetlere aşırı bağlanmanın sonu yazık ki hüsrandır. Hiçbir maddi-fiziki varlığa ebediyyen sahip olamayacağız. Çünkü malum dünya varlıklarına, nimetlere haddinden fazla değer versek te; istisnasız  hepimizin;   bir çukura gömülüp üzerimizin kapatılacağı, gerçek aleme gideceğimiz   tarih asıl gerçeğimizdir. 

Yukarda saydığım sebeplerle, diyorum ki; gönlümüzden geçen;  "herkes her zaman için  doğruya, güzele ve yararlıya doğru tekamül edecek"  diye bir düşünce hayatın şartları, gerçeklerine uygun değildir. Bir kimse; çok takdir edilen hasletlere sahipken de birden bire aylar yıllar içinde, yukarda saydığım bir yığın sebep en çok ta kendi egosu, maddi -manevi hırsı, çıkarları yüzünden yüzünden, yazık ki çok kötü nitelikli düşünce ve davranışlara yönelebilir.

Çünkü konuştuğumuz varlık " insandır". Kendisine verilen cüzi iradeyi bütün insanlığın en yararına olacak şekilde de; en zararlı olacak şekilde de  kullanabilir. Artısı yüzünden her yerde takdir edilirken, el üstünde tutulurken;  birden bire bire "başbelasına"  dönüşebilir. Tatsız ama gerçek bir durum. Özellikle de günümüzün maddeci dünyasında,  ne yazık ki kardeşe bile yüzde yüz bel bağlanılamaz, hatta  kefil olunamaz. Her insanda  biraz yanıltma ihtimali olabilir..Yazık ki insanlar da en çok güvensizlikten değil, sınırsız güvenmekten muzdariptir.

İnsan, Artısı olduğu gibi eksisi de çok olan bir varlıktır..  

Herbirimizin öbür aleme gittiğimizde yokluğu derinden hissedilen, geride kalanlar tarafından sevgi- saygı, hayırla yadedilen kişiler olmamızı, yaşarken de bu yönde çaba göstermemizi dilerim.

 

 

 
Toplam blog
: 148
: 384
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

Merhaba...  Üniversite mezunu Kamu İdaresinde  çalışan bir bayanım. Ankara'da iki oğlumla yaşıyorum..