Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

İnsanın kötüsü- zalimi var da, hayvanın zalimi yok mu?

İnsanın kötüsü- zalimi var da, hayvanın zalimi yok mu?
 

Bu köşeyi bilenler bilir benim bir köpeğim var (dı)!; PUMA

Bizim eve geldiğinde daha minicik yavruydu. Onu yıkıyor, saç kurutma makinesiyle kuruluyor, biberonla besliyor, oyunlar oynaya oynaya büyütüyorduk.

Yaklaşık 10 yaşında var hemen hemen.

Aileden biri gibiydi. Nazlıydı, şımarıktı…

Tamam nazlı derken erkekti, erkeğin nazlısı…

Taze ekmek yer, çiğ et ve balık yemez, mümkünse pişirilirsindi.

Bizde pişiriyorduk mecbur.

****

Çocuklarla oynar, köye gitmeyi arayı uzattık mı bizimle kavga eder. Daha arabadan inmeden ekmeğini verirdik. Yoksa taa boynumuza atlar, yüzümüzü yalar…

Azıcık yüksek sesle “Puma” diye bağırsak darılır, epey bir zaman yerinden kalkmaz, biz çağırdıkça yüzünü ön ayakları arasına alır, sadece kuyruğunu sallardı. Taa ki, hırsı kırgınlığı geçene kadar. Bir gün köyün yolunda gördüm ona bağırdım hadi eve git çabuk diye… Beni en az iki hafta karşılamadı. Babamla Camii’ye kadar 5 km yürür onu bırakır geri gelirdi. Bizimle bahçeye gider, işimiz bitinceye kadar bize göz kulak olur.

İneğimiz ve kuzumuz varken gider onlarla bahçede dolaşır ve onlar eve girmemiş yanlarından ayrılmazdı. Poz vermeyi sevmez, makineyi şöyle bir kaldırsanız fellik fellik kaçardı.

Bizim sevmediğimiz ya da hani negatif elektrik veren birilerini emin olun o da sezer ve onlara hiç iyi davranmazdı.

Diyelim ki annem bir hafta köye gitmedi ( o zamanlar komşular bakıyordu) annemin sırtına pat, pat ayaklarını vurur, hırsını alırdı. Niye gelmedin diye…

Neyse, anlatılamaz yaşanır cinsinden iyi bir köpekti.

Geçen hafta sabah kahvaltıdayken telefon geldi köyden. Puma gece köpeklerle dalaşmış, geceden beridir evde yoktu. Dalaştığı yer kan doluydu...Bize küstüğü zaman gittiği komşuda yoktu. Bahçede yoktu, dere kenarında yoktu. Bağda yoktu…

"Galiba öldü, üzülme ama, bu kez hala eve dönmedi” dedi komşu. O an yağmur gibi aktı gözyaşlarım. O an arabaya atladık abimle köye gittik. Ama ne ağlama, hiç durmaksızın köye kadar ağladım. Arayacak, bulacak, yaralıysa veterinere getirecektik.

Ben salya sümük arabadan indim bir baktım arabanın arkasından puma geliyor. Bir an köye niye geldiğimi unuttum.

Annem-babam, komşular, komşunun oğulları puma’yı arıyorlardı. Çok sonra döndüler ve herkeste bir sevinç, bir gözyaşı…

Meğer arkadaş, komşunun evinin üzerinde (inşaat halinde) bir çuvalın içinde saklanmış. Ki, ne kadar çağırırsa çağırsınlar ses verip gelmemiş. Benim arabanın sesini duyunca meydana çıktı. Sanırım darıldı millete, gece bana sahip çıkmadınız diye.

Geldi bu, mıyıl, mıyıl bir şeyler söyledi ( ne zaman bir derdi olsa sanki konuşuyor gibi derdini anlatır, bitirene kadar dinleriz) biz bunu sevdik yarası var mı diye baktık. Az yaralanmıştı sol kalçanın üzerinden, yara merhemi sürdük. Oynadık.

Büyük bir sevinçle, mutlulukla geri döndük. Sandık ki koyun köpeği ile dalaştı. Sahibine telefon açtık, tembih ettik.

Ve, ne yazık ki puma’yı en fazla bir hafta yaşatabildik.


Meğer köyümüze bırakılan 2-3 adet Köpekle perşembe akşam tekrar kavga etmiş…

Cumartesi sabah, babam ölüsünü bulmuş bahçede.

Babam için puma bir dosttu, yarendi, çocuğuydu… Bizim için ise, öyle zor ki onu tanımlamak… Yurtdışında yaşayanlar bile artık onun müptelası olmuştu.

Zavallı adam ağlaya ağlaya gömmüş… Kocaman bir boşluk yaratacağını hiç düşünemezdik.

Alışamadık. Adını ansak… Gözlerimizden yaşlar fora ediyor.

Hatta Pazar sabah marketin et reyonundan kemik isterken buldum kendimi…

Sonra geri iade ettim.

“Affedersiniz, benim köpeğim öldüydü dün”
diye…
 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..