Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Nisan '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İnternet sohbetleri...

İnternet sohbetleri...
 

Hani bazan birileri ile paylaşmak istersiniz... Yazmak istersiniz...Ve yazdıklarınızın da birçok insanın başına gelmiş olabilecek şeyler olduğunu bilirsiniz. Her ne kadar pek çok insan "Hayatımda hiiiççç yapmadım" dese de... "Magazin programlarını asla seyretmem" diyenlerden farkı yoktur bu söylemin.

İşte aynen bu ruh hali içinde ikeeenn... Aklıma blog geldi. "Neden olmasın?" dedim.

Konu bilgisayarda sohbet... Bilinen adı ile chat. Icq, msn, skype gibi. En bilineni ve eskisi de sanırım icq. Ben de arada bir de olsa girer infolara bakar(d)ım... İnsanlar kendilerini nasıl tanıtmış... Nasıl ifade etmiş diye. Çünkü iki-üç cümle ile bir insan kendin nasıl anlatabilir... Merak ederim.

Bu arada tavsiye ederim... Siz de okuyun. Çok eğlenceli.

Okurken infoları... Tabii bu arada iletiler de geliyor... Onların da infosuna bakıyorsunuz. Bazan da çok aklıbaşında gibi duran birilerine cevap yazıyorsunuz. O gün bayram olabilir, doğum gününüz olabilir... Yılbaşı, vs. olabilir... Nezaketen cevap veriyorsunuz.

Dikkatinizi çekerim. Aklıbaşında duruyorlar. Yani düzgün bir info... Yaşını başını almış, mesleği olan, kendini ifade edebilmiş biri.

İşte o andan itibaren yaşanabileceklerden seçmeler:

Örnek 1- "Nasılınız? İyi misiniz?... Aman da efendim ben de çok iyiyim" gibi beylik laflardan sonra -ki ne alaka, benim iyi olmamın ne yararı var ona- İkinci cümleye dikkat!.. Soru geliyor.. "Evli misin?" veya "Boyun ve kilon kaç?"

Sanki, siz orada öyle duruyor ve "Birileri çıksa da beni beğense" diye bekliyorsunuz... Orası "Goncagül koca arıyor" köşesi ya...

Örnek 2- Başlangıç soruları değişmiyor. Sadece giriş olarak "Merhaba" veya "Selam" Hatta bazan mrb veya slm... Bazan da artık sanırım alışkanlık yapmış... Ya da kadınlar güle dayanamaz gibi bir saplantı içinde direkt gül gönderiliyor. Sonra selamlama faslı.

Bazıları da sanırım nickimden dolayı İngilizce hitap etme telaşında. Son derece nazik bir selamlama, arkasından inanılmaz terbiyesiz bir cümle... Yazılamaz.. İnanamıyorum... Tekrar açıp infosuna bakıyorum. Adam elli küsur yaşında... Babamı düşünüyorum bir an... Onların adına utanç duyuyorum.

Örnek 3- Adam 55 yaşında.. .Mesleğine idari yazmış. Ne demekse? Kendini idare edemiyor. "Webcam var mı?" diyor... Yok. "Bende var... Açayım" diyor. "Peki" diyorsunuz..Veeee. Açıyor. O da ne!.. Adam çıplak... Hem de ayakta... İnanamıyorsunuz...

Örnek 3- Hani icq da bir bölüm vardır... Hakkında diye. Kendinizi ifade eden bir cümle yazarsınız. Ben de yaz(mış)dım. "İnsana ait tüm güzel değerlerin altına imzamı atarım" diye. Bir ileti geldi... .Ben de ....... imzamı atarım diye. Anlıyan anladı. Ben yazamıyacağım. Ne yazarsanız yazın herkes kültür seviyesi kadar anlar diye boşuna dememişler.

Örnek 4- Bir bayandan ileti geliyor... Bakıyorsunuz bayan. "Ne iyi" diyorsunuz... En azında imza (!) atmayacak. Biraz sonra itiraf geliyor... Ya kızının pc sinde yazan baba, ya lezbien, ya da bayan kılığında erkek..

Örnek 5- Yine infoya göre kitap kurdu, spor, seyahat, kültür, yabancı dil vs. yazmış da yazmış. Okul adı da var. Okulun adı da, saygın bir üniversite. Ülkenin hatta dünyanın sayılı okullarından biri. "Buradan" diyorsunuz en azından kültürel paylaşım yapabileceğiniz biri çıkar karşınıza...

Cevap yazıyorsunuz. İlk izlenimler olumlu. Hiç ipe sapa gelmez laf yok. Hakikaten kültürel bir paylaşım. Kitaplar, sosyoloji, ekonomi, sanat gibi. Icq dan msn e geçiyorsunuz (icq da iletiler ulaşım problemi yaşatıyor bazan).

O resim koymuş. Sizden de istiyor. Siz de ayıp olmasın diye koyuyorsunuz resminizi.

O adam gidiyor, yerine başka biri geliyor. Bir tuhaf iltifatlar, abartılı abartılı.

Resme bakıyorum sade bir resim. "Allah Allah!" diyorum... Bir yerde bir sorun var ama.

Diyelim o günü atlattınız..Bir süre sonra tekrar mesajlarınıza bakmak için msn e girdiğinizde, konuşma penceresi açılıyor... Direkt bir soru geliyor karşıdan. "Kalbinde bana yer var mı? Beni düşündün mü hiç?"...

"Tabii canım tabii... Hiiiçççç aklımdan çıkmadın. Ne uyku uyuyabildim, ne de yemek yiyebildim.." yazmak istiyorsunuz... Yazmıyorsunuz. Sahi sanır bu defa da... Densizliği ile dalga geçtiğinizi anlamaz.

Hep mi böyle burada sohbetler... Hiç normali yok mu?

Hani kendini olduğu gibi gösteren. Her önüne gelen insanı "potansiyel Goncagül" görmeyen... Sıradan, sade... Sadece insan olan... Olabilen...

Hiç mi yok?.. Bana mı rastlamadı?..

 
Toplam blog
: 139
: 1916
Kayıt tarihi
: 12.04.07
 
 

Bana biri kendini anlat dese, susar kalırım. Her konuda çılgın bir istekle konuşan ben, işte o anda ..