Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '10

 
Kategori
Deneme
 

İntiharın Anatomisi

İntiharın Anatomisi
 

İntihar Üzerine Birkaç Söz


Bir yandan herhangi bir sebepten depresyona (ruhî çöküntü) giren insan aklın uç noktalarında gezer, diğer yandan son noktayı koymak için büyük bir “kararlılık” gösterir. Aslında bu durum bir paradokstur. İntihar, genellikle insanın başa çıkamadığı ağır hissi acılar sonucu ortaya çıkar. Bu acının sebebi farklı temel özellikler gösterse de sonuçta depresyona giren kişi çâresizdir ve hissettiği “acı”yı ortadan kaldırabilecek bir “çözüm” bulamadığından kendini yok eder.

İntihar Eden Edebiyatçılardan

Edebiyat dünyasında da intihar eden yazar ve şairler uzun bir liste oluşturur. Meselâ sosyalist Mayakovski “üçlü aşk ilişkisi” ne (Osip – Liliya – Mayakovski) dayanamaz, 14 Nisan 1930’da kendini tabancayla vurarak öldürür. O ilişkinin kahramanlarından Liliya Yurevna Brik de 78 yaşında intihar eder. Edebiyatçılarından intihar eden ikisinin intiharı karamsarlık boyutu ve insanın doyumsuzluğu açısından bana çok düşündürücü gelir.

Bunlardan biri Avusturyalı Stefan Zweig. İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Hitler’in yükselişi karşısında karamsarlığa düşer Zweig. Hitler’in idare ettiği bir dünyada yaşayamayacağını düşünür ve karısını da yanına alarak mutfağa geçer, hava gazını açarak karısıyla birlikte intihar eder.(23 Şubat 1942)

Bir diğeri ise Amerikalı ünlü yazar Ernest Miller Hemingway. Dünya Edebiyatı’na onlarca cilt eser bırakan Hemingway (Silahlara Veda, Çanlar Kimin için Çalıyor, Yaşlı Adam ve Deniz) kendi iç dünyasındaki fırtınaları bir türlü dindirememiştir. 1917’de Amerikan’ın da Birinci Dünya Savaşı’na girmesinden sonra Hemingway orduya katılmak için başvurur. Ama gözündeki bozukluktan dolayı alınmaz. Ama cepheye gitme düşüncesinden vazgeçmez. Kızılhaç’ın gönüllü aradığını duyunca hemen başvurur. Ambulans şoförü olarak görev alır. 1918’de çok yakınında patlayan bir top yüzünden ağır şekilde yararlanır. Sonrası savaş biter. Hemingway sanatının doruğuna ulaşır özellikle “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” eseriyle. Ama ruhunda esen fırtına bir türlü dinmez. İkinci Dünya Savaşı patlar 1939’da. 1942’de Hemingway Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne girer. 1944’te Fransa Çıkartması’na katılır. 1950 başlarında şaheseri Yaşlı Adam ve Deniz’i yazar. Aslında bu eserde daha sonra yaşayacaklarına dair ipuçları var gibidir. Eserde bir yandan hayata nasıl bağlanılması gerektiğini vurgularken diğer yandan hayatın “boş” olduğunu işler. Bu eserle 1953’te Pulitzer Ödülü’nü alır. Bu da tatmin edemez onu. 1954’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü alır. Bu da dindiremez içindeki sonsuz fırtınayı. Kararını verir ve 2 Temmuz 1961’de kendini av tüfeğiyle vurur.

Güzellik ve Şöhret De Yetmiyor Yaşamaya Bazen

İntihar üzerine elbette birçok araştırma yapılmıştır. Yapılıyor da. Psikolojiyle ilgilenmekle birlikte “mektepli” değilim bu sahada. Ama ünlü müntehir yazar Hemingway’in torunu oyuncu, model Louise Margaux Hemingway’in 42 yaşında dedesinin intiharının yıldönümünden 1 gün önce ( 1 Temmuz 1996) yüksek dozda uyku hapı alarak intihar etmesi, “İntihar ırsî mıdır?” sorusunu sormama sebep olmuştur kendi kendime. Torun güzeldir çünkü. İşinin zirvesindedir. Milyon dolarlar kazanmaktadır. Amma disleksi (bir öğrenme bozukluğu) bir kayak kazası, biten evlilikler, alkol bağımlılığı güzel toruna bu sonu hazırlamıştır.

Robert Enke'nin İntiharı

Bir zamanlar Fenerbahçe’de de file bekçiliği (bir maç, 13 gün) yapan Hannover 96 takımının kalecisi Enke, kendini, geçen hafta bir trenin önüne atarak intihar etti. Enke’nin bir maçlık Fenerbahçe file bekçiliği 2003’e dayanır. Fenerbahçe’nin İstanbulspor’la oynadığı maçta, Enke yediği gollerden sonra sözleşmesi karşılıklı olarak feshedilir. Almanya’ya döner. Başarısızlık Enke’nin beynine giren ilk “kıymık”tır belki de. 2006’da doğuştan gelen bir kalp rahatsızlığından dolayı 2 yaşındaki kızı Lara’nın ölümü Enke’yi tam anlamıyla alt üst etmiştir. Sonrasında evlatlık alınan kız çocuğu da Lara’nın boşluğunu dolduramamıştır. 2007’de Enke millî olur ve 11 maçta 6 defa Alman Milli takımı’nı korur. 2010’da yapılacak Dünya Futbol Şampiyonası kadrosu için favori adaydır ama bağırsaklarındaki bir enfeksiyondan dolayı millî takıma çağrılmaz. Psikolojik tedavi görse de bu çâre olmaz beynindeki “kıymık”lara. Acı son: 160 kilometre hızla giden trenin önüne atar kendini ve ölür.

Bir Karakartalın İntiharı (Sabri Dino)

Kaleci Enke’nin intiharı, bana Beşiktaş’ın unutulmaz kalecisi Sabri Dino’yu hatırlattı nedense. Her ne kadar o zamanlar İstanbulspor hayranı olsam da (Kasapoğlu’nu nasıl unuturum!) Sabri Dino, benim ilk gençlik yıllarımda hayranı olduğum futbolculardan biriydi. Kalede bir dev gibiydi. Üstelik de yakışıklı mı yakışıklı, efendi mi efendi bir insandı. 1967’den 1975’e kadar Beşiktaş’ta 200’e yakın maçta oynadı. 12 kere milli formayı giydi. 1970’lerin ikinci yarısında futbolu bıraktıktan sonra tekstil sektörüne girdi. Erkek gömlekleri üretti. Kendi adını marka olarak kullandı. Zaman içinde erkek gömleğinde bir “isim” haline gelmişken ekonomik sıkıntılar sonucu bunalıma girdi (alacaklarını tahsil edememekten dolayı borçlarını ödeyememe) ve 14 Ocak 1990’da dağ gibi bedenini Boğaz Köprüsü’nden Marmara’nın derin sularına bırakarak intihar etti. Bir bakıma Sabri Dino’nun intiharı bir “onur intiharı”dır. Ama ne garip tecillidir ki Sabri Dino’nun ölümünden sonra eşi, işlerin başına geçmiş ve kısa bir sürede durumu Bir düzeltmiş ve ekonomik darboğazı aşmıştır….

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..